İletişim, kendimizle kurduğumuz diyalog ile başlar, tüm dünyaya yayılır. Amacımız etki etmek ve sonuç almaktır.

İnsanın, kendisine karşı nasıl hissettiği, hayatı nasıl algıladığı, insanlara, hayata ve hayatın akışına ne tür duygular taşıdığı, yani kendisiyle olan sorunları, başkalarıyla olan iletişiminin beşiğidir.

Bu yüzden öncelikli olarak kendimizle olan iletişimimizi daha güçlü ve daha sağlıklı kılmaya özen ve çaba göstermeliyiz.

Hayatın temeli, İletişim’dir.

İstediğimiz, hayalini kurduğumuz, yapılacaklar listemize doğru hareket planımızın aracı, iletişimdir.

Bir güne başlarken dahi, ne istediğimizi bilmemiz gerektiğini söyleyenlerimiz çoktur. Evet, doğru. Fakat, hayatın bize küçük, büyük, iyi, kötü sürprizleri de oldukça fazla.

Gabriel Garcia Marquez’in hayata dair çok güzel bir sözü vardır: “İnsanlar plan yapar ve Tanrı onlara güler.”

Hayatın bu yüksek dinamikli akışında kendimize yer edinmeye ve edindiğimiz yerleri tutundurmaya çalışırken elimizde ki güç, vakıf olabilmektir. Yani, kendimize vakıf olmak, kendimizi bilmektir. Kendimizi öğrenmek ve sonrasında istediklerimizi vakfedebilmek, elde etmektir.

Bunu, yaşadığımız ve yaşayamadığımız her olaydan tecrübe alarak, herhangi bir olay karşısında kendimizin büyüklüğü ile tanışarak, gerektiğinde nefsimizi terbiye ederek yapabiliriz. Ve işte bunu yaparken de, gerek yalnız kalarak, gerek çevremiz ile yaşarken kendimizle yeniden tanışıyoruz. Kendimizle tanışabilmek için ise, kendimizi dinlemeli ve kendi yolculuğumuzda, kendimize açık iletişimde olmayı öğrenmeyi öğrenmemizden geçmektedir.

Yaşamımızın daha kaliteli olması için, kendimiz ile iyi bir iletişim kurabilmemize bağlıdır. Gün içerisinde neler neler konuşur, psikolojimize göre ne şarkılar söyleriz ve ne suskunluklar yaşarız. Tüm davranış ve düşüncelerimizin kaynağı, iç iletişimin bir türüdür. Mutluluklarımızdan öfkemize… Herhangi bir olay karşısında hissettiklerimiz, yaşantımızdaki olayların sonucu olmaktan öte, bizim o olayları nasıl açıklayabildiğimizle ilgilidir.

Kendimizle iletişim, kendimize vakıf olmaktan ve onunla aynı dili konuşabilmekten geçer.

Kendimizi dinleyelim, kendimize zaman, şans, hak verelim. İçimizdeki en gerçek Ben’e ulaşalım ve onun en sessiz halini de duyabilelim.

Aristo’nun da dediği gibi “İnsanın içinde işleyen her şey, dışında ifadesini bulur.”

Günümüz kitle iletişim araçları da dahil olmak üzere kendimizi ne kadar doğru ve etkili ifade edebilirsek, ailemiz, akrabalarımız ve sosyal çevremiz dahil her varlık ile iletişimlerimizde, sesimizi istediğimiz gibi duyurabileceğimiz huzurlu ve sağlıklı iletişimler dilerim.

Önce kendimize vakıf olursak, istediğimiz her şeye hakim olabiliriz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir