Maalesef kendimizi hiç beklemediğimiz bir anda sonunu tahmin edemeyeceğimiz bir süreç içerisinde bulduk. Her yönden zorlu ve ne zaman biteceğini bilemediğimiz için de endişeli bir süreç.
Evde kaldığımız bu dönemde, istenmeyen kilo alımları da kaçınılmaz oldu. Bunun aslında birçok sebebi var ama ben en çok rastlanılan durumlardan biraz bahsedip, bunların nasıl önüne geçebileceğimiz konusunda birtakım öneriler vermek istiyorum. Öncelikle bu sürecin gelip geçici bir süreç olduğunu ve normal hayatımıza döndüğümüzde; başta bu aldığımız kiloların önüne geçmediğimiz için kendimize kızmamak ve pişman olmamak ya da üzerimize olmayan kıyafetlerimizi görüp üzülmemek için hemen şu an bir adım atmanın önemi oldukça büyük.
Öncelikle sağlıklı beslenmenin göz ardı edilemeyecek bir kısmının da egzersiz olduğunu unutmamalıyız. Ve yaşam tarzı haline getirdiğimiz beslenme düzenine egzersizi de eklemekle ilk adımı atabiliriz. Birçoğumuz egzersiz denildiğinde direk aklımıza spor salonlarını getirdiğimiz için bu durumu gözümüzde büyütüyoruz ve hareketsiz yaşamdan vazgeçemiyoruz. Halbuki unutuyoruz ki önemli olan ilk adımı atmak. Hafif tempolu yürüyüşler, ip atlamalar veya sevdiğimiz bir müziği açıp kendimize uygun, bizi motive eden bir spor videosu ile evin içinde yapılabilecek bir sürü alternatif mevcut. Önemli olan ilk adımı atıp, harekete geçmek.
Bir diğer konu da ihmal edilen su tüketimi. Maalesef havaların da soğumasıyla birlikte su tüketimimizde de bir miktar azalma mevcut oluyor. Ve de daha çok çay, kahve tüketiyoruz. Maalesef su dışında içtiğimiz bu içeceklerin hiçbiri su yerine geçmiyor ve de farkında olmadan daha fazla kalori almamıza sebep olabiliyor. Aksine bu tür içecekler diüretik olduğundan dolayı aslında günlük içmemiz gereken hareket miktarını arttırmamız gerekiyor. Biz de bu yeterli suyu vücudumuza sağlayamadığımızda, gün sonunda susuzlukla açlık hissini birbirinden ayıramayıp yemeklere, tatlılara yönelebiliyoruz.
Ve de uyku! Bozulan düzensiz uyku düzeni tabi ki hormonlarımızı da etkiliyor. Gece uyku da olmamız gereken sürede ayakta olmamız da bizi gece yemelerine sürükleyebiliyor ve bunun sonucunda da kilo alımı kaçınılmaz oluyor.
Azalan su tüketimi, bozulan uyku düzeni, hareketsiz yaşam derken unutmamız gereken bir konu daha var. Evde kaldığımız süre boyunca uzayan mutfakta kalma süreleri. Her gün yeni tarifler denemek ve bu tarifleri her gün yemek de gerçekten bu süreçteki kilo alımında büyük bir etken olarak karşımıza çıkmakta. Peki hiç mi tarif denemeyelim, hiç mi yemeyeyim? Tabi ki hayır, demek istediğimiz şey bu değil. Önemli olan bu tarifleri deneme sıklığımız, tariflerin içeriği, yediğimiz porsiyon miktarı ve de yediğimizi dengelemek.
O zaman özetle neler yapalım da bu dönemi avantaja çevirelim. Öncelikle uykumuzu düzene sokmakla başlayabiliriz. Daha sonra kendimize uygun ana ve ara öğün vakitleri ile sağlıklı bir beslenme planı. Sebze ve meyve tüketimini ihmal etmeden, mümkün oldukça hazır paketli gıdalardan uzak ve hayatımız boyunca sürdürülebilirliği olan bir beslenme düzeni. Günde en az bir 30 dakikamızı fiziksel aktiviteye ayıralım. Aslında kendimize yeni hobiler bulup kendimizi keşfetmek adına da bir adım atabiliriz. Sosyal medyanın gündeminden uzak kalmamıza da gerek yok. Deneyelim yeni tarifler tabi ki ama her gün olmamak koşulu ile temiz içeriklerle dengeli bir şekilde.
Bunların hiçbiri aslında zor değil. Önemli olan karar vermek, kendimize inanmak ve amacımıza ulaşmak için bir adım atmak. Yaptığımız ufak değişimlerin, kendi hayatımıza kattığı olumlu etkileri gördüğümüzde kendimize teşekkür edeceğiz bunun farkına vardığımızda başlamadığımız her günün aslında bir kayıp olduğunu anlayacağız.
Özge Hanımı tebrik ediyorum. Bilgiler için teşekkürler.