• Çocuğa emzik verilmez!
  • Üstünü giydir, üşümüştür o.
  • Aaa emmiyor mu?
  • Ek gıda için daha çok erken değil mi?

Eğer çocuk sahibiyseniz mutlaka yukarıdaki cümlelerin benzerlerine hatta belki de daha fazlasına şahit olmuşsunuzdur. Geçen gün bir yerde “Bir çocuk doğduğunda bir değil, birden fazla annesi olur.” diye bir söz duydum. Daha sonra danışanlarımdan duyduklarım ve gözlemlediğim kadarıyla bu sözün ne kadar doğru olduğunu düşündüm.

Hamilelik döneminde salgılanan Östrojen, Progesteron gibi hormonların doğumla birlikte hemen düşüşe geçmesi, ilk kez anne olmanın getirdiği panik ve çevreden sürekli olarak verilen tavsiyeler özellikle ilk kez anne olan bireylerin kaygı seviyelerini arttırmakta ve anneler kendilerini hep bir çaresizlik ve yetersizlik duygusu içinde bulmaktalar. “Acaba sütüm gelmezse, çocuğum yeteri kadar beslenemezse, mama verdiğim için iyi bir anne olamazsam…” gibi düşüncelerle birlikte başka annelerle kendini kıyaslama, annenin davranışlarının eleştirilmesi veya tavsiye verir gibi görünen sözlerle anneye tecrübesiz gözüyle bakılması annelerin bu süreci çok zorlu geçirmelerine neden olmaktadır. Aslında Adler’in de belirttiği gibi “İnsanın varoluşunda yetersizlik duygusu hep vardır ve bu onu güdüleyen, onun ilerlemesini sağlayan itici bir güçtür.” Annelerin yaşadıkları yetersizlik duygusu bu nedenle ilk zamanlarda son derece normaldir, bu sürecin iyi bir şekilde yönetilmesiyle birlikte anne ile bebek arasında güçlü bir güven bağının oluşması beklenir. Fakat çevrenin olumsuz tutumları veya annenin beklentilerinin (sütün gelmemesi vb.) gerçekleşmemesiyle bu durum tam tersi bir şekilde seyreder. Annenin kendine dair güven eksikliği yaşayarak, çocuğuyla arasında güvensiz bağlanma oluşması mümkündür.

O zaman biraz da bu konu hakkında yapılmış araştırmalardan bahsedelim. 1971 yılında Harry Harlow maymunlarla bir deney yapmış. Bu deneyin yapılmasındaki itici güç, o döneme kadar var olan gelişim psikologlarının da savunduğu bir düşünce olan bebeğin beslenme ihtiyacını gideren kişiye karşı -genellikle anne- bir bağ geliştirdiği, bebeklerin sadece beslenme ihtiyacından dolayı bu kişilere ihtiyaç duyduklarına inanılmasıdır. Harlow buradan yola çıkarak anne ile bebek arasındaki bağın hangi nedenlerle şekillendiğinin temelini araştırmak için yeni doğmuş ve doğduğu anda annelerinden alınmış maymunları kullanarak bir deney oluşturmuş. Bu maymunlara tamamen telden yapılmış fakat süt veren bir anne ve sıcak, yumuşak bir kumaştan oluşan fakat süt vermeyen bir anne olmak üzere iki farklı anne verilmiş. Aslında burada bebek maymunların kendisini besleyen anneyi mi yoksa sıcak bir anneyi mi tercih edecekleri gözlemlenmek istenmiş. İlginç bir şekilde, bebek maymunların sadece acıktıkları zaman süt veren tel anneye gittikleri, daha sonra hemen kumaş kaplı sıcak anneye gittikleri gözlemlenmiş. Yine bu maymunları hiç tanımadıkları bir ortama koyarak tepkileri gözlemlenmiş, aynı sonucun alınıp alınmayacağı araştırılmış. Yavru maymunların tanımadıkları bu ortamı gördüklerinde korktukları ve korkunca sadece bezden yapılmış sıcak anneye sığındıkları, bezden yapılmış anneyi göremediklerinde ise korkuyla parmaklarını emmeye başladıkları görülmüş. Deneyi biraz daha değiştirerek bu sefer de sadece telden anne veya bezden anne ile büyütülen yavrular incelenmiş. Yine şaşırtıcı bir şekilde, her iki grupta yer alan yavruların eşit kilolara eriştikleri fakat telden anne ile büyüyen ve süt ile beslenen yavruların sindirim sistemlerinde sorun oldukları, sıklıkla ishal oldukları ileri sürülmüş. Harlow bu deneyden yola çıkarak dokunma konforunun olmadığı durumda kalan yavruların psikolojik açıdan sorun yaşayarak hep stresli olduklarını ve bu stresin de sindirim problemlerine yol açtığını ileri sürmüştür. Sonuç olarak bebekler annelerine sadece kendilerine sundukları besin için değil, yumuşak ve sıcak bedenleri için bağlanıyorlardı. Yumuşak bedenlere sahip olan anneler ve yavru maymunlar arasında güvenli bağlanma oluştuğu ve yavru maymunların psikolojik açıdan diğerlerine göre daha iyi oldukları açık bir şekilde bulunmuştur.

Bu ilginç deney ile birlikte aslında çıkaracağımız sonuç hepimiz için aynıdır diye düşünüyorum. Çocuğun gelişiminde annenin rolü sadece süt veren, besleyen, altını değiştiren olmaktan daha ötedir. Annenin şefkati, sıcaklığı ve ilgisi çocuk için temel ihtiyaçlardır. Sütü gelmediği için bebeğine kötü bir anne olacağını düşünen annelerin akıllarının bir köşesinde hep yavru maymunlar olsun. Telden oluşan ama süt veren anneyle günlerini geçirebilecek ve istemeyecekleri kadar süte doyabileceklerken, her zaman sıcaklığı hissettikleri ve onları koruduklarını düşündükleri süt veremeyen kumaş anneyi tercih ettiler. Dışarıdan alınan besinlerle çocuklarımızın her türlü takviyeyi alabileceğini fakat anne sevgisini ve sıcaklığını sadece annelerinden alabileceklerini hiç ama hiç unutmayalım. Etrafta size çocuğunun ne kadar emmiş olduğunu söyleyen ve bunun için övünen kişilere şu karşılığı verin: Benim çocuğumun en güzel besini benim sevgim.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir