Ruh Kanseri

1
597
ruh kanseri

Ruhumuz kanser mi? Gelin bu sorunun cevabını birlikte verelim. Hastalığı tanıyalım.

Obsesif Kompulsif Bozukluk (OKB), obsesif ve kompulsiyonlardan oluşan ruhsal bir hastalıktır. Halk arasında takıntı hastalığı olarak da bilinir. Obsesif kavramı takıntılı düşüncelere, kompulsif kavramı ise takıntılı davranışların ismidir. Kendiliğinden bilinçaltına gelen istemsiz, dürtüsüsel, yineleyici düşüncelere engel olmak için yineleyici davranışlara başvurulur. Kişi kurtulmak isterken her defasında yeniden teslim olur. Bu durumlar karşımıza son zamanlarda Tv ekranlarından hayatlarına konuk olduğumuz dizilerde gözlemlediğimiz; sık sık el yıkama, temizlik yapma, kirlenme duygusuyla dışarı çıkamama, başkasına zarar verme düşüncesi, sürekli bir duayı okuma, aşırı kontrollü davranış, sürekli sayma, mikroplardan korkma ve sayamadığımız daha çok davranış olarak karşımıza çıkmaktadır.

Kişi davranışlarının kendine zarar verdiğinin kimi zaman farkındadır ama bunu yüksek sesle bile kendine itiraf edemez. Bu farklılık onları diğer hastalardan ayıran önemli bir özelliktir. Kişi, her defasında düşüncelere maruz kalmamak ve kurtulmak için sürekli bir döngü içerisine girer. Zamanının çoğu bu düşünceler ve davranışlara maruz kalmakla geçer. Davranışın tekrarlanması, o an için rahatlama sağlasa da, uzun vadede davranışın yine yapılmasını sağlar.

Kişi, kendi ile birlikte etrafındaki herkesi de bu duruma maruz bırakır, adeta sürükler. Yaşam kalitesi düşer. Manevi olarak hem yaşadığı alanı hem de çevresini zehirler. Stres hali daha çok düşünmesine sebebiyet verir. Daha çok daha çok derken bir an da başlayan az sıkıntılı durum, telafisi zorlaşan bir duruma doğru bir kartopu gibi büyümeye başlar. Hayattan zevk alamadığı gibi manevi bir ıstırap içerisinde bulur kendini. İnsan hep ararken kaybeder kendini. Oysa bir bulsa insan kendisini…

Bu manevi ıstırap, ruhu kanser etmeye dönüşür. Ve tedavi edilmezse bu şekilde yaşamaya maruz bırakır.

Yapılan araştırmalar OKB’yi günümüzde en çok görülen 4 hastalık içerisine sokar. Peki ama OKB nasıl oluşur?

Genetik Faktör: Araştırma sonuçlarına göre; aile bireylerinden birinde olması OKB oluşmasında etkilidir. Kişi OKB hastasıyla yaşadığında, onun gibi davranışlar gösterme, onun gibi düşünme eğilimi gösterir.

Nörotransmitter: Beyinde bulunan hormonlardan OKB oluşumunda serotonin disregulasyonunun etkisi oldukça büyüktür.

Psikodinamik Etkenler: İnsanların bilinçaltında olumsuz duyguların bastırılmasıyla oluşan takıntılı düşünce ve davranışlardan oluşmaktadır.

Çevresel Faktörler: Taciz, yaşam durumundaki değişiklikler, çok yakın ölümü, hastalıklar, ilişki kaygıları.

Haydi gelin şimdi tedavisi hakkında konuşalım, ruhunuzu kanserden iyileştirmeye var mısınız?

OKB hastalığı için en uygun terapi ekolü, davranışsal terapilerdir. Davranışsal terapiler, düşünceyi değiştirerek, duygu ve davranışı değiştirmeyi hedefler. Bilişsel Davranışçı Terapi bu hastalık tedavisi için oldukça başarılıdır. Terapinin yanı sıra ilaç tedavisine de başvurulabilir. Kendiliğinden iyileşmesi oldukça zor bir hastalıktır. Bu haseple uzman yardımı almak, tedavi süresini oldukça kolaylaştırır. Tedaviye başlamaya karar vermek en önemli adımdır. Hem kendiniz için hem de çevreniz için başarabilirsiniz. Sağlıkla kalın…

Önceki İçerikNetflix’in Umut Aşılayan Drama Dizileri
Sonraki İçerikKorkularımıza Temas Etmek
Geçmiş medeniyetlerine başkentlik yapan Çorum Merkez doğumludur. Ortaöğretim ve lise öğretimini burada tamamlamıştır. Lise hayatı boyunca birçok gönüllülük faaliyetlerinde liderlik yapmıştır. Kısa bir süre Çorum Gazetesi'nde köşe yazarlığı yapmıştır. 2014 yılında İstanbul Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Psikoloji bölümünü kazanmıştır. Üniversite hayatı boyunca birçok alanda Sivil Toplum Kuruluşlarında gönüllülük yapmıştır. Mülteciler, liseli öğrencilerle spesifik ilgilenmiştir. İslami İlimler ve Sosyal Bilimler akademi programı mezunudur. TİKA -Tecrübe Paylaşım Programı ile yurt dışı projesinde yer almıştır. Çeşitli sivil toplum kuruluşlarında yurt başkanlıkları, fakülte temsilcilikleri yapmıştır. Eğitim psikolojisini daha iyi anlamak adına Fatih Sultan Mehmet Üniversitesi'nden Pedogojik Formasyon eğitimi almıştır. Üniversiteyi bitirdiği yıl, İstanbul Gelişim Üniversitesi Klinik Psikoloji (Tezli) programına kabul almıştır. Yüksek Lisans ders dönemini onur öğrencisi olarak bitiren Kınıklı’nın, tez konusu sosyal medya bağımlığının siber zorbalık, aile tutumu ve yaşam doyumu ile ilişkisini karşılaştırmaktır. EMDR, Aile Terapisi, BDT, Çocuk Zeka Testleri Uygulayıcılığı, Çocuk Testleri , Cinsel İstismar, Psikolojik İlk Yardım, ve Travma konularında eğitimlerini tamamlamıştır. Şu anda Gençlik ve Spor Bakanlığının Gençlik Liderliği Projesinde ve İçişleri Bakanlığının Çünkü Ben Çocuğum projelerinde aktif rol almaktadır. Edebiyatla ve şiirle özel ilgilenir. Her zaman insanların içindeki iyiliği yakalamayı düstur edinmektedir. Dünyaya İstanbul ve ara sırada Çorumdan bakmakta olup, pandemi hasebiyle online seanslar almaktadır.

1 YORUM

  1. Çok güzel ve verimli bir yazı olmuş. Başlık olarak ayrıca ilgimi çeken bir konuydu. Yazılarınızın devamını bekliyoruz.

CEVAP VER

Yorumunuzu yazınız
Adınızı yazınız