Ruhumuz kanser mi? Gelin bu sorunun cevabını birlikte verelim. Hastalığı tanıyalım.

Obsesif Kompulsif Bozukluk (OKB), obsesif ve kompulsiyonlardan oluşan ruhsal bir hastalıktır. Halk arasında takıntı hastalığı olarak da bilinir. Obsesif kavramı takıntılı düşüncelere, kompulsif kavramı ise takıntılı davranışların ismidir. Kendiliğinden bilinçaltına gelen istemsiz, dürtüsüsel, yineleyici düşüncelere engel olmak için yineleyici davranışlara başvurulur. Kişi kurtulmak isterken her defasında yeniden teslim olur. Bu durumlar karşımıza son zamanlarda Tv ekranlarından hayatlarına konuk olduğumuz dizilerde gözlemlediğimiz; sık sık el yıkama, temizlik yapma, kirlenme duygusuyla dışarı çıkamama, başkasına zarar verme düşüncesi, sürekli bir duayı okuma, aşırı kontrollü davranış, sürekli sayma, mikroplardan korkma ve sayamadığımız daha çok davranış olarak karşımıza çıkmaktadır.

Kişi davranışlarının kendine zarar verdiğinin kimi zaman farkındadır ama bunu yüksek sesle bile kendine itiraf edemez. Bu farklılık onları diğer hastalardan ayıran önemli bir özelliktir. Kişi, her defasında düşüncelere maruz kalmamak ve kurtulmak için sürekli bir döngü içerisine girer. Zamanının çoğu bu düşünceler ve davranışlara maruz kalmakla geçer. Davranışın tekrarlanması, o an için rahatlama sağlasa da, uzun vadede davranışın yine yapılmasını sağlar.

Kişi, kendi ile birlikte etrafındaki herkesi de bu duruma maruz bırakır, adeta sürükler. Yaşam kalitesi düşer. Manevi olarak hem yaşadığı alanı hem de çevresini zehirler. Stres hali daha çok düşünmesine sebebiyet verir. Daha çok daha çok derken bir an da başlayan az sıkıntılı durum, telafisi zorlaşan bir duruma doğru bir kartopu gibi büyümeye başlar. Hayattan zevk alamadığı gibi manevi bir ıstırap içerisinde bulur kendini. İnsan hep ararken kaybeder kendini. Oysa bir bulsa insan kendisini…

Bu manevi ıstırap, ruhu kanser etmeye dönüşür. Ve tedavi edilmezse bu şekilde yaşamaya maruz bırakır.

Yapılan araştırmalar OKB’yi günümüzde en çok görülen 4 hastalık içerisine sokar. Peki ama OKB nasıl oluşur?

Genetik Faktör: Araştırma sonuçlarına göre; aile bireylerinden birinde olması OKB oluşmasında etkilidir. Kişi OKB hastasıyla yaşadığında, onun gibi davranışlar gösterme, onun gibi düşünme eğilimi gösterir.

Nörotransmitter: Beyinde bulunan hormonlardan OKB oluşumunda serotonin disregulasyonunun etkisi oldukça büyüktür.

Psikodinamik Etkenler: İnsanların bilinçaltında olumsuz duyguların bastırılmasıyla oluşan takıntılı düşünce ve davranışlardan oluşmaktadır.

Çevresel Faktörler: Taciz, yaşam durumundaki değişiklikler, çok yakın ölümü, hastalıklar, ilişki kaygıları.

Haydi gelin şimdi tedavisi hakkında konuşalım, ruhunuzu kanserden iyileştirmeye var mısınız?

OKB hastalığı için en uygun terapi ekolü, davranışsal terapilerdir. Davranışsal terapiler, düşünceyi değiştirerek, duygu ve davranışı değiştirmeyi hedefler. Bilişsel Davranışçı Terapi bu hastalık tedavisi için oldukça başarılıdır. Terapinin yanı sıra ilaç tedavisine de başvurulabilir. Kendiliğinden iyileşmesi oldukça zor bir hastalıktır. Bu haseple uzman yardımı almak, tedavi süresini oldukça kolaylaştırır. Tedaviye başlamaya karar vermek en önemli adımdır. Hem kendiniz için hem de çevreniz için başarabilirsiniz. Sağlıkla kalın…

  1. Bölüm

“Ocağın altını kapattım mı? Kapıyı kitlemiş miydim? Ya kontrolümü kaybedip çocuğuma zarar verirsem?! Ya eve mikrop bulaşırsa!” gibi düşünceler kimi zaman çoğumuzun aklından geçmiştir. Ancak bu düşünceler artık aşırı boyutlara ulaşarak günlük hayatımızı etkiliyor, zamanımızı fazlasıyla alıyor ve bizde rahatsızlık uyandırıyorsa anormal bir durumdan söz ediyoruz demektir. Halk arasında sıklıkla “takıntı hastalığı” olarak bilinen “obsesif-kompulsif bozukluk” obsesyonların, kompulsiyonların veya her ikisinin varlığı ile karakterize bir bozukluktur. Türkçeye takıntı veya saplantı olarak çevrilen obsesyonlar, çoğu zaman istenmeden ortaya çıkarak bireyde kaygı ve sıkıntıya yol açan, tekrarlayan ve bireyi oldukça rahatsız eden düşünceler, dürtüler veya imgelerdir. Türkçeye zorlantı olarak çevrilen kompulsiyonlar ise bireyin bu düşüncelere, dürtülere veya imgelere tepki olarak geliştirdiği, katı bir biçimde uyulması gereken kurallara göre yapması gerektiğini düşündüğü tekrarlayıcı davranışlar veya zihinsel eylemlerdir.

Peki, sıklıkla görülen obsesyonlar ve kompulsiyonlar nelerdir? Obsesif kompulsif bozuklukta sıklıkla görülen obsesyonlara kirlenme (kir, mikrop gibi şeyler ile meşgul olma), kuşku (Ocağın altını kapattım mı?), saldırganlık (başkalarına zarar vermekten korkma, şiddet içeren görüntüler görme…), biriktirme ve koleksiyon (hiçbir şey atamama), simetri/düzen, cinsel veya dinsel içerikli düşünceler; sıklıkla görülen kompulsiyonlara ise yıkama ve temizleme, kontrol etme, tekrar etme, düzenleme ve toplama davranışları örnek olarak verilebilir.

Obsesif kompulsif bozukluğun belirtileri çoğunlukla 25 yaşından önce görülmektedir. Genellikle depresyon ve diğer anksiyete bozuklukları ile birlikte görülmektedir. Nedeni kesin olarak bilinmemekte ancak bu konuda farklı teoriler bulunmaktadır. Bazı çalışmalar obsesif kompulsif bozukluğun ailesel geçiş özelliğine odaklanmaktadır. Bunlara göre, bu bozukluğa sahip bireylerin birinci derece akrabalarında da benzer belirtiler görülmektedir.

Obsesif kompulsif bozukluğun tedavisinde farmakolojik tedavinin ve bunun yanında bilişsel davranışçı terapilerin etkili olduğu bilinmektedir. Obsesif kompulsif bozukluğu bulunan bireyin özelliğine ve rahatsızlığın şiddetine göre tedavi uzmanlar tarafından belirlenmektedir. Bu nedenle kendisinde yukarıdaki belirtilerin bulunduğunu düşünen bireylerin bu alanda bir uzmana danışarak uygun tedaviyi almaları gerekmektedir.

  1. Bölüm

*Uyarı: Aşağıdaki kısım Masumlar Apartmanı dizisinin 1. bölümünden spoiler içermektedir.

TRT ekranlarında yayınlanmaya başlayan, “Masumlar Apartmanı” giderek seyircilerin ilgisini çekmeye başladı. Dr. Gülseren Budayıcıoğlu’nun “Madalyonun İçi” adlı romanından uyarlanan dizinin aynı zamanda gerçek hayat hikayelerine dayandığı belirtilmiş. Bu durum aslında dizinin daha da etkileyici olmasını sağlıyor. Dizide konu edinilen dört kardeşin belirli psikolojik bozukluklara ilişkin belirtilere sahip olduğu görülmekte ve aslında her karakter ayrıntılı bir analiz yapılmasını gerektirmektedir. Bu nedenle bu yazıda sadece obsesif kompulsif bozukluğa sahip olan Safiye karakterinden örnek verilecektir.

Masumlar Apartmanı dizisinin ilk sahnelerinde Safiye’nin kız kardeşine oldukça kızgın olduğunu görürüz. Çünkü kız kardeşi gece yatağına işemiştir. Safiye kız kardeşini her yere mikrop saçmakla suçlamaktadır. Kirlenen çarşaf, mikropların çamaşır makinesini mahvedeceği gerekçesiyle asla makinede yıkanmaz, her seferinde yeni bir çarşaf alınır. Kirlenen çarşafı ise atmak amacıyla Safiye’nin önlük, eldiven giydiği, maske taktığı ve ancak bu şekilde çarşafa dokunabildiği görülmektedir. Dizinin diğer sahnelerinde Safiye’nin mutfağa bir kız kardeşinden başka kimseyi sokmadığı, mutfağa girerken de her seferinde terliklerini değiştirdiği görülmektedir. Hasta babası için her akşam yemek yapmaya hazırlanan Safiye, her sebzeyi dört kere yıkama takıntısından dolayı yemeği yetiştirememekte veya çok geç tamamlayabilmektedir. Dört sayısına olan takıntısı bir başka sahnede daha karşımıza çıkmaktadır. Duşa girdiğinde her yerini dört kez yıkamaktadır. Bunun sonucunda cildi tahriş olmaktadır. Bunlara ek olarak, biriktirme ile ilişkili obsesyonları olduğu da görülmektedir. Evden çıkan her çöpü apartmanın başka bir dairesinde biriktirmektedir.

Tabi ki Safiye’nin davranışları sadece kendisine zarar vermek ile kalmayıp aile bireylerini de rahatsız etmektedir. Temizlik sırasında çok fazla çamaşır suyu kullanmakta ve eve mikrop gireceği gerekçesiyle pencereleri açtırmamaktadır. Evdeki küçük kız kardeşi astım hastası olmasına rağmen pencereleri açtırmaz. Yine kız kardeşi duşa girmek istediğinde “Bugün duş günün değil, mikrop saçacaksın oraya!” diyerek duşa girmesine izin vermez. Bunlara ek olarak, tüm çöpleri atmak yerine başka bir dairede biriktirdiği için tüm komşular apartmandaki kökü kokudan şikayet etmektedirler.

Yukarıda belirtildiği gibi, OKB’nin nasıl ve neden oluştuğu kesin olarak bilinmemekle birlikte ailesel geçiş olabileceği belirtilmektedir. Safiye’nin annesi ile olan anılarında annesinin de temizlik ile ilişkili takıntıları olduğu ve oldukça otoriter biri olduğu görülmektedir. Safiye’nin obsesyonlarının gelişmesinde bu durumun katkısı olduğu düşünülmektedir. Annesi ile olan anılarıyla ilişkili olarak Safiye’nin aynı zamanda depresif bir ruh hali içerisinde olduğu anlaşılmaktadır. Bu da OKB’nin depresyon ile sıklıkla birlikte görüldüğü bilgisiyle paralellik göstermektedir.

Görüldüğü gibi, televizyonda son zamanlarda yayınlanan dizilerde çoğunlukla psikolojik rahatsızlıklar yer alıyor. Türk toplumunda psikolojik rahatsızlıklara ilişkin merak oldukça yüksek olduğundan bu diziler kısa sürede büyük ilgi görüyor. Yayınlanan bu diziler, psikolojik sorunları gerçekten ayrıntılı bir şekilde gözler önüne sermekteler. Ve kimi zaman izleyenlerin farkındalık kazanmasını sağlayabilir, kendisinde bu tip belirtileri gözlemleyen bireyler tedavi olmak için bir adım atabilirler. Ancak ilk başta da belirttiğim gibi, şüpheci, saldırgan ve benzeri düşüncelere veya temizlik ve düzene önem verme gibi özelliklere normal insanlarda da sıklıkla rastlarız. Bu durumun, izleyenlere “Acaba bende de bu hastalıktan mı var?” diye düşündürmesi çok olasıdır. Önemli olan, bu düşünce ve davranışların ne kadar aşırı olduğu, günlük işlevselliğimizi, insanlar ile olan ilişkimizi ne düzeyde etkilediğidir. Bu nedenle kendi kendimize tanı koymadan, telaş yapmadan, eğer böyle bir durumun varlığından şüpheleniyorsak bir uzmana danışmak çok önemlidir.

Referanslar

  • Amerikan Psikiyatri Birliği. (2013). Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve Sayımsal Elkitabı, Beşinci Baskı (DSM-5), Tanı Ölçütleri Başvuru Elkitabı. (E. Köroğlu, çev.) Hekimler Yayın Birliği, Ankara.
  • Bayar, R.& Yavuz, M. (2008, Mart). Obsesif kompulsif bozukluk. Türkiye’de sık karşılaşılan psikiyatrik hastalıklar. İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Sürekli Tıp Eğitimi Etkinlikleri, İstanbul.
  • Demet, M.M., Deveci, A., Deniz, F., Taşkın, E.O., Şimşek, E., & Yurtsever, F. (2005). Obsesif kompulsif bozuklukta sosyodemografik özellikler ve fenomenoloji. Anadolu Psikiyatri Dergisi, 6, 133-144.
  • Lensi, P., Cassano, G.B., Correddu, G., Ravagli, S., Kunovac, J.L., &Akiskal, H.S. (1996). Obsessive-compulsivedisorderfamilialdevelopmentalhistory, symptomatology, comorbidityandcoursewithspecialreferencetogender-relateddifferences. British Journal ofPsychiatry, 169, 101-107.