Gazeteci, Sunucu ve Yazar Pelin Çini İle Röportaj

0
707
pelin çini

Merhaba Pelin Hanım, Kadinja.com olarak sizinle tekrardan buluşmak bizim için büyük bir onur.

“Yaşadıklarımı aşk sandım”

Gazeteci, Sunucu ve Yazar Pelin Çini yeni çıkan ve hayatını anlattığı kitabı “benpelincini” ile kadınlara sesleniyor:  “Benim yaptığım gibi susmayın. Hakkınızı arayın çünkü şiddet bir insanlık suçu. “Beni seviyor o yüzden yaptı ya da bu son” diye kendinizi kandırmayın!”

  1. “benpelincini” isimli kitabınız çıkalı çok kısa bir süre geçmiş olmasına rağmen adından çok sık bahsedilir hale geldi. Bunu bekliyor muydunuz?

Açıkçası yazarken “çok okunsun” diye hareket etmedim. İnsan yaptığı şeyin birçok kişiye ulaşmasını ister tabii ama önceliğim bu değildi. Ben iyileşmek için yazmaya başladım. Çok yara aldığım, hayata ve kendime inancımın kalmadığı bir dönemden yazarak kurtulmak, arınmak istiyordum. Ancak şuna inanıyorum siz niyetinizi temiz tutarsanız yani gerçekten içinizden geldiği gibi davranırsanız ortaya çıkan da ulaşması gerekenlere ulaşıyor, kolaylıkla.

ben pelin çini

  1. Kitabı yazarken zorlandığınız yerler oldu mu?

Bu kitap bir kendiyle yüzleşme kitabı” diyorum her yerde.  Gerçekten de onu en iyi özetleyen cümle bu. Ben kendimle yüzleşmeye, kendime, insanlara ve hayata yalan söylememeye niyet ettiğim anda akmaya başladı her şey. Uzun zamandır üzerini örttüğüm her şeyi fark ettim. Kendimi aslında hiç sevmediğimi, kendimi sevilmeye değer bulmadığımı, hayatımda ters giden hemen hemen her şeyde aslında kendi katkımın da olduğunu. Yani canımı yakanın da aslında ben olduğumu anladım. Bu, kabul etmesi çok zor bir şey, zaman zaman durmak istediğim, kaçmak istediğim oldu ama neyse ki inatçıyım bu defa pes etmedim.

  1. Kitapta satır altlarında dikkat çeken bir detay var. Çok gündemde olan bir konu, kanayan bir yara: kadına şiddet. Siz susan, hakkını aramayan kadınlardanmışsınız. Buna şaşırdık. Tepki almaktan korkmadınız mı?

Korkudan bacaklarım titredi. Hala da ara ara titriyor. Bunu anlatmak, anlatmayı bırak bunu kendine itiraf etmek ne kadar zor bir bilseniz. Kitabın sadece “şiddet mağduru kadın” kitabı olarak algılanması beni çok rahatsız edecekti o yüzden çok kısa yer verdim yaşananlara. Birkaç bölümü de baskıya girmeden önce çıkarttım. Ama yine de o “satır altı” çok önemli bir meseleyi anlatıyor evet. Artık susulmaması gereken, artık “yok sayılmaması” gereken bir meseleyi. Bu işin kadını ya da erkeği yok. Bu bir insanlık suçu, o yüzden de her fırsatta dile getiriyorum ve getireceğim: “Hiçbir insan bir diğeri tarafından fiziki ya da psikolojik olarak şiddete maruz kalamaz”.

yazar pelin çini

  1. Sizin gibi “susan” kadınlara ne önerirsiniz? Siz neden sustunuz?

Ben yaşadıklarımı “aşk” sandım. Daha doğrusu sanmak istedim. Kendini kandırma konusunda çok iyiyimdir. Aslında hepimiz kendimizi kandırma konusunda tahmin ettiğimizde çok başarılıyız inanın. Ama şimdi biliyorum ki söz konusu aşk ise onun içinde şiddet olmaz, olamaz. O yüzden lütfen “Beni sevdiği için bunu yapıyor” ya da “Bir daha olmayacak” ya da “Ben de hak etmiş olmalıyım” demesinler. Ben uzun süre “hak ettiğimi” düşündüm, karşımdakini delirttiğimi, onu anlamadığım için bana kendini bu şekilde anlatmaya çalıştığını sandım. Sanmak istedim. Ama şimdi biliyorum ki yaşananların hiçbir tutar tarafı yani mazereti olamaz. Üstelik tüm bunların sonunda “Ben seni dövmedim ki 3-5 tokat attım” gibi bir açıklamayı da kulaklarımla duydum.  Sanırım tüm olan biten içinde en çok canımı yakan ama beni en çok ayağa kalkmaya, konuşmaya iten de bu oldu. Şimdi dönüp baktığımda keşke rapor alsaydım, hakkımı arasaydım. Susmasaydım da diyorum tabii.

  1. Peki ya bundan sonra? Bu yaşananlar hayata bakış açışınızı çok değiştirmiş olmalı…

Bundan sonra Pelin’e sahip çıkarım, onu severim ve onun ne olursa olsun, ne yaparsa yapsın değerli olduğunu asla unutmam diyebilirim. Bundan sonra hayatıma giren insanlara da Pelin’i olduğu gibi anlatmaya, onun defolarını utanılacak şeylermiş gibi saklamak yerine ortaya dökmeye yani “olduğum gibi” durmaya gayret ederim de diyebilirim. Çünkü anladım ki kimse mükemmel değil ve olmak zorunda da değil ve biri hayatınıza giriyorsa sizi kabul edebilmeli. Olduğunuz gibi tüm eksileriniz, hatalarınız, zaaflarınız hatta günahlarınızla.

  1. Bir daha evlenir misiniz?

Ben aşka inanıyorum ve evlilik kurumuna saygı duyuyorum. Yani kötü deneyimlerim oldu diye bunlara küsmedim. Üstelik bu noktadan sonra yani ben Pelin ile tamamen barıştıktan, kendimi olduğum gibi kabul etmeye ve sevmeye niyet ettikten sonra karşıma çıkacak insanın da bana hak ettiğim değeri vereceğine inancım sonsuz. Yani cevap: neden olmasın.

pelin çini röportaj

  1. Magazin sunmaya devam ediyorsunuz. An itibariyle Ucankuş TV’de Esra Balamir ile Canlı Masa’yı sunuyorsunuz. Başka TV projeleriniz var mı?

Televizyonda olmayı çok seviyorum. Kamera önünde olmak benim için nefes almak demek. O yüzden dileğim hayatım boyunca işimi yapabilmek. Uçankuş’ta Esra ile programımız oldukça keyifli gidiyor. Her sabah 10-12 arasında magazin olaylarını konuşuyoruz. Bazen de dünyadan, sosyal medyadan ses getiren hadiseleri yorumluyoruz. Onla yayın yapmak keyifli. Ekran dışında da anlaşabildiğim biri. O yüzden halimden memnunum. Ama birlikte hayal kuralım derseniz bir gün özellikle kadınların kendilerine dair ipuçları bulabilecekleri, hayatlarını kolaylaştıracak en önemlisi onlara kendilerini keşfetme olanağı sağlayacak bir program sunmak çok isterim. Mutlaka konuklu olmalı, ben aklıma gelenleri ve insanları sormak istediklerini sorabilmeliyim.

  1. Peki ya 2’inci kitap?

Sorma biraz çabuk oldu ama yazmaya başladım bile. Roman değil yine kendi hayatımı yazmaya devam ediyorum aslında. Fakat bu defa birkaç farklı hayattan da kesitler var. İnsanlar benimle konuşurken artık “Aman Pelin bunu da yazarsın sen şimdi” diyorlar, gülüyoruz ve evet, yazıyorum. Yazmaya devam da edeceğim.

  1. Son olarak söylemek istediğiniz bir şey?

Bu harika söyleşi için teşekkür ederim. Yine başa dönüyor olacağız belki ama benpelincini sadece şiddet meselesinden ibaret bir kitap değil, bunun altını çizmek isterim. İnsanın kendini nasıl sabote ettiğini, kaybetme korkusuyla kendini nasıl hiçe saydığını ve hayatına ona değer vermeyen insanları, onu değersiz hissettirecek deneyimleri çektiğini anlatan bir “ibret” kitabı aslında.  Okumak isteyenler meseleye bu açıdan bakarlarsa sevinirim. Lütfen kendinizi olduğunuz gibi kabul edin ve sevin. Bunun için asla geç kalmış değilsiniz, unutmayın. Ha bir de “hayat 40’ınd başlar” çok doğruymuş, benden söylemesi.

Gazeteci, Sunucu ve Yazar Pelin Çini İletişim Bilgileri:

 

CEVAP VER

Yorumunuzu yazınız
Adınızı yazınız