Kilo Takıntısından Yeme Bozukluğuna

0
251
kilo takıntısından yeme bozukluğuna

Her insan zaman zaman kilosunu beğenmemekte, daha azına ya da daha fazlasına sahip olmayı dileyebilmektedir. İçinde bulunduğumuz dönemde dış görünüşümüzün birçoğumuz için önemli olduğu su götürmez bir gerçektir. Bunun bir problem olabilmesi; kişinin kilosunu ne kadar sıklıkla düşündüğüne, odağını bedenine ne kadar döndürdüğüne, düşünce ve odağının günlük hayattaki işlevlerini ne ölçüde etkilediğine bağlıdır. Eğer bu durum kişinin benlik algısının en üst basamağında ise tehlikeli bir durum söz konusu olabilmektedir.

Kilo verme düşüncesi kimi zaman kişilerin daha iyi görünmek istemesinden kaynaklanabileceği gibi bazen de kişileri büyük sıkıntı ve zorluklara itebilen yeme bozukluklarının habercisi olabilmektedir. Yeme bozuklukları da kalpte, sindirim sisteminde, kemiklerde, ağız ve dişlerde oluşan ciddi sağlık sorunlarını beraberinde getirebilmektedir. Bunların yanında depresyon, obsesif kompulsif bozukluk, sosyal fobi, anksiyete bozuklukları gibi birçok psikolojik rahatsızlıklarla birlikte seyir edebilmektedir.

Yeme Bozukluğu Türleri

  • Anoreksiya Nervoza

Potansiyel olarak ölüm riski taşıyan, çok düşük vücut ağırlığı ile karakterize bir yeme bozukluğu türüdür. Bu rahatsızlığa sahip kişiler güzelliklerini vücut ağırlıklarına bağlamaktadırlar ve bundan dolayı kilo almaktan yoğun derecede korkmaktadırlar. Vücut ağırlıklarını istedikleri seviyelere indirebilmek ya da sabit tutabilmek adına yiyeceklere karşı kaçınma davranışları sergileyerek kendilerini aç bırakmaya kadar giden davranış örüntülerine sahip olabilmektedirler. Vücutlarına girebilecek her türlü besin için kalori hesabı yaparak aşırı kısıtlayıcı olabilmektedirler veya yemek yedikten sonra aşırı spor yapma, laksatif kullanma (ishal yapıcı maddeler), kendini kusturma gibi telafi edici davranışlar sergileyebilmektedirler.

  • Bulumia Nervoza

Tıkınırcasına yeme ataklarının eşlik ettiği bir yeme bozukluğu türüdür. Ataklar sırasında kontrolden çıkmışçasına yemek yeme davranışı gözlenebilmektedir. Bu nedenle sıklıkla yemek yerken yalnız olmayı tercih edebilmektedirler. Bu rahatsızlığa sahip kişiler yeme atakları sırasında yedikleri besinleri vücutlarından atabilmek için kendini kusturma, uzun süre yemek yememe, laksatif kullanma, aşırı egzersiz yapma gibi çeşitli yollara başvurabilmektedirler.

  • Tıkınırcasına Yeme Bozukluğu

Tıkınırcasına yeme bozukluğu aşırı kilolu olan ya da obezite rahatsızlığına sahip bireylerde rastlanabilen bir yeme bozukluğu türüdür. Telafi edici davranışlar olmaksızın tekrarlı yemek yeme davranışlarıyla karakterize bir rahatsızlıktır. Bu rahatsızlığa sahip kişiler yemek yeme davranışlarının ardından sıklıkla suçluluk ve utanç gibi duygular hissettikleri için yalnız yemek yemeği tercih ederler. Bu kişilerde kontrol kaybı gözlenmektedir.

  • Ruminasyon Bozukluğu

Geri çıkarma bozukluğu olarak da bilinmektedir. Kusma veya mide bulantısına bağlı olmaksızın yenilen, yutulan yiyeceğin tekrar ağıza getirilmesi ve geviş getirircesine yeniden çiğnenmesi olarak tanımlanabilmektedir. Her yaş grubunda görülebilmekle birlikte çoğunlukla çocukluk çağında gözlenebilen bir yeme bozukluğu türüdür.

Riskli Davranışlar

Sosyal medyada oldukça sık maruz kaldığımız “mükemmel beden” algısı kilo verme düşüncelerini büyük oranda tetikleyebilmektedir. Kendi bedenimizi sosyal medyada ya da günlük hayatta karşılaştığımız insanların bedenleriyle kıyaslamak, vaktimizin çoğunu kalori hesabı yaparak geçirmek, sık sık ayna karşısına geçip bedenimizde kusur aramak riski arttıran davranışlar arasında yer almaktadır. Ayrıca, kısıtlayıcı diyetler de yeme davranışımızı tetikleyebilmektedir. Örneğin; aklınız dolapta duran bir paket çikolatada kaldıysa ve onu yememek için zihninizde savaş veriyorsanız çikolatayı zihninizden atmak mümkün olmayacaktır ve önünde sonunda kendinizi o çikolatayı yerken bulmanız kaçınılmaz olacaktır. Bu davranış ise kendinizi suçlamak, aşağılamak, kendinize olan inancınızı kaybetmek, başarısızlık düşüncesi gibi birçok olumsuz faktörü beraberinde getirmekle birlikte sizi yemek yeme alışkanlığınızı olduğu gibi sürdürmeye itecektir.

Bu takıntıya sahip kişilerin yaptıkları en büyük hatalardan bazıları; daha zayıf insanların görsellerine bakıp kendi kusurlarını aramak, bedenlerini denetleme davranışları geliştirmeleri, kendilerine ait algılarını kilo ile kısıtlı tutmaları ve yaşadıkları olumsuz deneyimlerin birçoğunu fazla olduğunu düşündükleri kilolarına bağlamalarıdır. Bu düşünceler zaman geçtikçe zihinde çığ gibi büyüyebilmektedir ve bazen yalnız başımıza bu düşünce ve davranış örüntüleriyle mücadele edebilmemiz mümkün olamayabilmektedir. Böyle durumlarda mutlaka bir uzman yardımı almak gerekmektedir.

Önceki İçerikRamazan’da Beslenme
Sonraki İçerikSakin Ol Her Şey Yolunda
İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Psikoloji bölümünden mezun olmuştur. Lisans eğitimi boyunca çeşitli kurumlarda gönüllü olarak staj yaparak deneyim kazanmıştır. Hem lisans eğitimi süresince hem de sonrasında birçok eğitim alarak mesleki gelişimini ilerletmeye devam etmektedir; Nilüfer Devecigil ve Byron Norton’dan Deneyimsel Oyun Terapisi Eğitimi ve Ebru Şalcıoğlu’ndan Bilişsel ve Davranışçı Terapi Eğitimi almıştır, Aile Danışmanlığı Eğitimi’ne devam etmektedir. Bunlarla birlikte Çocuk Değerlendirme Testleri, Projektif Çizim Testleri, MMPI gibi birçok test eğitimini tamamlamıştır. Türk Psikologlar Derneği, Çocuk İstismarı ve Mücadele Derneği, Türk Eğitim Gönülleri Vakfı ve benzeri kurumlarda gönüllülük çalışmalarını sürdürmektedir. Bir danışmanlık merkezinde danışan görmekte ve danışanlarına hem online hem de yüz yüze hizmet vermektedir.

CEVAP VER

Yorumunuzu yazınız
Adınızı yazınız