Kayıp ve Yas Psikolojisi

0
168
kayıp ve yas psikolojisi

Kayıp ve yas denilince ilk olarak aklımıza ölüm gelmektedir. Kayıp yalnızca birinin ölümüne şahit olmak değildir. Peki, nelere kayıp diyoruz? Ölüm, büyümek, taşınmak, eşya/statü ve sağlık kaybıdır. Her canlı gibi doğmak, büyümek ve ölmek yaşamın evreleridir. Var olmak, hayatı idame etmek bu evrenin birer parçasıdır. İnsanoğlunun doğumu aslında acıların başlangıcıdır. Bizler hayatımız boyunca birçok kayıplar yaşamaktayız. Bu kayıpları kabullenip, acılarla yüzleşerek yolumuza devam etmemiz gerekmektedir. Her birimiz acılarla ve kayıplarla hayatımızın bazı alanlarında karşılaşmış olabiliriz. Kayıp sonrasında doğal bir süreç var ve bu sürece yas dönemi denilmektedir.

İnsanlar çocukluktan ya da daha sonraları geliştirdikleri sevgiye ve güvene dayalı bazı ilişkileri vardır.  Mutlu veya mutsuz olduğumuz zamanlarda bizlere destek çıkmaları için ilk müracaat ettiğimiz yer bu kişiler olabiliyor. Ancak bu sevilen kişilerin kaybı da mümkündür. Kaybedilen kişi sonrasında kaygı, keder ve üzüntü olarak duygular yaşanmaktadır. Yas sürecinde kişi kendini yalnız ve boşlukta hissedebilir. Kişi bu kaybı protesto edebilir ve bu dönem içinde bazı işlevler de aksamalar olabilir. Normal yaşama dönmesi için; yasını tutup ve yas sürecini tamamlaması gerekmektedir. Yas tutmak kaybedilen kişiyi unutmak ya da artık sevmemek anlamına gelmez. Kaybı kabullenip, onunla başa çıkabilmeyi öğrenmek anlamına gelir. Yas tutmak doğal ve normal olsa da zor bir süreçtir. Zamana, desteğe ve cesarete gereksinim duyulur.

Yas tepkilerini belirleyen bazı faktörler vardır. Bunlardan en önemlisi; kaybedilen kişinin kim olduğudur. Sevilen birinin kaybı sadece fiziksel değil, hatta daha çok ruhsal kayıpları içerir. Eşini kaybeden birini yalnızca hayat arkadaşını değil, ev arkadaşını, yardımcısını, annesini veya babasını kaybetmiş hissini yaratabilir. Kaybedilen kişiyle olan ilişkinin niteliği de yas sürecini belirler. Diyelim ki; birini kaybettiniz ve bu kişiyle çözümlenmemiş sorunlarınız vardı. Bu faktör yasın zor ve uzun olmasını etkiler. Kaybedilen kişini nasıl öldüğü de bizleri etkileyebilir. Annesi veya babası intihar etmiş birinin suçluluk, öfke ve utanç duygularıyla yaşamı sorgulayıcı bir yas süreci geçirebilir. Bu süreçte kişiler çeşitli yas tepkileriyle uğraşabilirler.

Duygusal, fiziksel, düşünsel ve davranışsal olarak dört ayrı kategori de ele alınmaktadır. Duygusal olarak; şok, üzüntü, öfke, suçluluk vb. duygular olabilmektedir. Fiziksel olarak midede boşluk duygusu, kalpte ve boğaz da sıkışma en yayın olarak görülen sorunlar arasındadır. Düşünsel ise; inanmama, halüsinasyonlar, unutkanlık gibi durumlar söz konusudur. Son olarak; davranışsal yas tepkileri; uyku ve yeme de sorunları, alkol veya madde kullanımı, kaybedilen kişiyi anımsatan durumlardan kaçınmadır. Bunlar aslında yas ile mücadele etme mekanizmalarıdır. Yas süreci ilk olarak; şok ve uyuşmayla başlar ve beraberinde inanmama, inkar, geri dönmesini arzu etme ve çaresizlik olarak devam eder. Bu süreçlerden sonra kabullenme ve hayatı düzenleme faaliyetleri gelir. Yas sürecini daha sağlıklı atlatabilmek için bazı kolaylaştırıcı yollar mevcuttur. Güvendiğiniz birilerine yaşadıklarınızı anlatmak kişiye yardımcı olabilmektedir. Fiziksel ihtiyaçlara özen göstermemiz gerekmektedir. Uyku, yemek ve sağlığımıza dikkat etmeliyiz. Yas tepkileri ne olursa olsun bunların normal ve doğal olduğunu unutmayalım.

Ayrıca yaşadığımız toplumun kültürü gereği bazı ritüellere sahibiz. Sene-i devriye, doğum günleri, bayramlar gibi özel günler kişileri zorlayabilir. Böyle zamanlar da sevdiğiniz ve güvendiğiniz yakınlarınızla birlikte olmak zorluğu azaltabilir. Normal yaşantınızın seyrini devam ettirebilmek için de yavaş yavaş yapabildiğiniz kadarıyla okul, iş ve sosyal aktivitelerinize geri dönmeye çalışın. Özlem duygunuzun yoğun olacağı bu dönem de kabristan ziyareti yapmayı da ihmal etmeyin. Kaybın ve yas sürecin normal ve doğal olduğunu tekrardan hatırlayalım. Son olarak, yas sürecinde olan kişilerin yanında olup ihtiyaçlarını gidermek o kişi için çok kıymetli ve etkileyicidir. Aslında bu durum bizim kültürümüzde de vardır. Bir tas yemeği taziye evine götürmek, orada bulunmak, yasta olan kişiyi teselli etmek iyileştirici etkenlerdir. Bir atasözü ile bitirmek istiyorum, “Düğün el ile Harman yel ile olur.’’ Aslında burada her durumun üstesinden gelebilmek için yardıma ve yardımlara ihtiyaç vardır.

CEVAP VER

Yorumunuzu yazınız
Adınızı yazınız