Zorlu olaylara karşı nasıl dayanırsınız? Dirençli biri misiniz? Duygusal olarak sizi zorlayan konular olduğunda uyguladığınız bir yönteminiz var mı? Bu yazımda, güçlükler ile baş etmenin 9 yönteminden söz edeceğim.
- Değiştiremeyeceğin konuları kabul et: Bir zamanlar değişmeyen tek şey “Değişim” diye bir reklam filmi vardı. Hayatınızda her şeyin değiştiğini yenilendiğini ya da yok olup gittiğini gözlemlemişsinizdir. Her şeyi kontrol etmek mümkün değildir, bir konunun gerçekleşmesini istersiniz bunun için elinizden geleni yaparsınız ama bakarsınız ki sizin istediğiniz gibi gelişmiyor ve üstelik size zarar vermeye başlar. İşte bu durumda, olduğu gibi konuyu bırakıp, eskilerin söylediği gibi “Zararın neresinden dönersem kardır” deyip, durumu kabul edip, başka yöne ve işe koyulmanın vakti gelmiştir demek gerekir. Vaktinizin her şeyden kıymetli olduğunu bilin.
- Kontrol edebileceğin konulara yoğunlaş: Elinden gelenin en iyisini yap ve çaba göster. Göreceksin ki emek verdiğin ve uğraşınla geliştirdiğin neyse buna değecektir. Örneğin, uzun zamandır bir yabancı lisan öğrenmek istiyordun, hemen kendine uygun bir internet üzerinden eğitim bulup başlayabilirsin. Bunu yapmak senin elinde ve kontrolünde fakat biri benim için şunu yapsın dediğinde, bir başkasının insiyatifi altında kontrol edemeyeceğin bir durum içindesin demektir. Böyle bir durumda beklemekten başka bir çaren yoktur. Yine de yapılacak ne varsa eğer yaptıysan ve beklediğin neyse bir başkasının onayı ile gerçekleşecek bile olsa “B planın” olmak zorunda “Ya başkası tarafından gelecek beklentiniz gerçekleşmez ise” diye.
- Olumlu düşün: Hayatın inişleri çıkışları ile mücadele etmek için olumlu düşünmek şarttır. Olumlu düşünmek her olumsuz gelişen olaylara rağmen, insanın umutlu bir geleceğe baktığını ve kendine inandığını bunun yanı sıra özgüvenli bir insan olduğunu da gösterir. Olumsuz veya olumlu olaylar ömür boyu sürmez, sürekli bir değişken halinde devam eder. O sebeple “Bir gün içinde bulunduğunuz kötü durum geçecek” bilgisini mutlaka hatırlayın ve her sabah uyandığınızda bugün mutluluğumu kimse bozamaz diye kendinize söz vererek yataktan kalkın. Çünkü bu yaşadığımız dünyada her günümüz bir hediye.
- Kendine iyi bak: Sağlığına dikkat et, senden başka bir tane daha yok, bunu biliyorsun. Günlük, haftalık ve aylık planlama yap ve kendine aşabileceğin hedefler koy. Yediğin neyse sen de osun diye bir söz var, o yüzden yiyeceklerinin besin değeri yüksek olanlarından seç. İyi uyu. Mutlaka hareket et. Nefes egzersizleri ile beraber meditasyon yap. İnternetten sizi yönlendirecek uzmanları bulmanız mümkün. Günün sonunda duygularını düşüncelerini yaz ve bir ile on sayısı arasında bir puan ver, puanlar memnuniyet derecesi olarak en düşükten en yükseğe doğru olmalı. Misal, en sevdiğim arkadaşımla telefonda yarım saat konuştuk on puan veriyorum ya da ütü yaptım bir puan veriyorum gibi düşünebilirsiniz.
- Çözüm odaklı ol: Dünyanın tüm dertleri, sorunları başına gelmiş gibi bir tutum içinde olma. Her insanın kendine göre dertleri vardır, esasında bilirsin dertsiz insan da yoktur. Sadece durumlara çözüm odaklı bakan insan vardır. Eğer soruna “Kurban” rolüne bürünerek yaklaşırsanız, kendinizi edilgen duruma getirmiş, etken bir çözüm bulmanız zor olacaktır. Bazen zorlukları anında çözmek mümkün olmayabilir fakat bir sürece yayarak sabırla farklı bakış açılarıyla konuya bakarak yaratıcı bir özüm bulmak zor olmayacaktır.
- Hata değil tecrübe: Yaşadığımız bu hayatta kaybetmek diye bir şey yoktur tecrübe vardır. İnsan hatalarından öğrenen ve kendisini bu yolla geliştiren canlıdır. Negatif deneyimleri beyin daha kolay hafızasında tutar. Bunun hayatta kalma mücadelemizle doğrudan ilgisi vardır. Korkulacak, bizi tehdit eden, üzen ne varsa onlardan uzak durmak ve olayın bize zarar verdiğini bilmek, kendimizi korumamızı sağlar.
- Değişiklikten korkma: Şems-i Tebrizi’nin sevdiğim bir söylemi var “Düzenim bozulur, hayatımın altı üstüne gelir diye endişe etme, nereden biliyorsun hayatın altının üstünden daha iyi olmayacağını?” içinde bulunduğu ortamdan mutlu olmasa dahi birçok kişi cesaret edip alışık olduğu durumdan çıkmak istemez. Sebebine gelince içinde bulunduğu durumun kötülüğün derecesini bilir ve savunmasını otomatikleştirmiştir, kişiyi bildiği durum değil bilinmezlik korkutur. İşte bu yüzden cesaret gösterip değişikliğe gidemez ve içinde bulunduğu durumu kaderi olarak kabul eder. Bu anlayışta olan insanlar bilmelidirler ki eski yollardan yeni kapılara çıkılmaz veya diyebiliriz ki yeni deneyimleri tatamazlar.
- Kendini takdir et: Şimdiye kadar başaramadıklarına değil başardıklarına odaklan. Çünkü başaramadıkların sana öğretti, başardıkların yapabileceğini ispatladı. Sahip olduklarının değerini bilmek büyük bir erdemdir. Sürekli olmayana odaklanmak, olumsuz bir duygu durumunda sürekli kalmanızı sağlayacaktır.
- Affet: Size kötülük yapanı gidin alnından öpün demek değil bu bölümde anlatmaya çalıştığım. Düşünün ki çok canınızı acıtan, sizi değersiz hissettiren bir insan oldu o kişiyi “Affetmek” demek gidip “Neyi ettin” deyip barışmaktan bahsetmiyorum, sadece bilin ki size kötülük yapan biri varsa siz o kişiye izin vermişsiniz demektir. Bu durumda konunun nasıl o hale geldiğini ve neden size öyle hissettirdiğini, ki mutlaka derinde yatan başka bir sebebi de olacaktır. Güçlükler bize her zaman çok önemli hayat deneyimi getirir. Fakat bana kötülük yapanı affetmem, kinlenirim, intikamımı alırım derseniz. Şöyle düşünün, ağzımın içinde cam kırıkları tutuyorum (Bunu kötü sözler olarak da düşünebilirsiniz) beni inciten insana doğru ağzımdan fırlatacağım ve karşımdaki insana o cam kırıklarının saplanmasını sağlayarak o kişiyi kanatacağım, ama önce ne olur? O cam kırıkları ağzımdan çıkarken önce benim dudaklarım kesilir öyle değil m? O nedenle böyle bir kişinin sana bir şey öğrettiğini bilip, bir daha bu insan dan ve bu tarz insanlardan uzak durmanı sağladığı için sevinmelisin.
Konu ile ilgili sorularınız ya da paylaşacaklarınız varsa bana, zeynepeylemsenkal@fransizlape.com adresinden ulaşabilirsiniz.
