Duygusal açlık aslında kişinin fiziksel bir açlığı olmaması gereken bir durumda özellikle olumsuz bir ruh halinde olduğu, olumsuz duygular içerisine girdiği bir anda negatif duyguların tetiklenmesinin getirdiği hormonal değişimler ile kendini aç hissetmesidir.

Kişi yemeğini yeni yemiştir ancak üzüntülü veya stresli bir olay yaşamıştır. Bunun sonucunda kendini aç hisseder. Kişi duygusal açlık hissettiği zaman genelde yağlı, şekerli ve yüksek kalorili yiyecekleri tercih etme eğiliminde olur. Normalde bir kişinin gün içerisinde yediyi öğün ve aldığı kalori miktarı hemen hemen bellidir. Ancak duygusal açlık hisseden kişi bu kalori miktarının üzerine çıkmış olur. Çok sinirlidir yemek yer, çok öfkelidir yemek yer, çok üzgündür bir olaya çok canı sıkılmıştır ve yemek yer. Kısacası kişi aslında karnını değil duygularını beslemiş olur.

Peki bunu neden yapıyoruz?

Aslında bunu yapma sebeplerimizden en önemlisi kendimizi kötü hissettiğimizde bizi mutlu edecek, rahatlatacak, öfkemizi veya kaygımızı dindirecek tek şeyin yemek yemek olduğunu düşünmemizdir. Kısaca yaşadığımız olumsuz olayla ve olumsuz duygularla yemek yiyerek baş etmeye çalışırız. Bu aslında kendimizi korumaya yönelik bir davranıştır ama elbette olumsuz sonuçları vardır. Özellikle yüksek kalorili, şekerli veya yağlı yiyecekleri tercih etmemiz vücudumuza kilo olarak geri döner. Bu da hem psikolojik hem de fiziksel durumumuzu olumsuz etkileyen bir sonuçtur. Bu nedenle duygusal yemeği durdurabilmemiz gerekmektedir.

Peki duygusal açlıkla nasıl baş edeceğiz?

Burada yapılabilecek en önemli şey aslında kişinin bir şey yemeden önce “Şu anda bunu yemeye gerçekten fiziksel olarak ihtiyacım var mı?” diye düşünüyor olmasıdır. Bunun farkındalığında olan kişi duygusal açlığıyla savaşabilir. “Aç olan gerçekten ben miyim yoksa duygularım mı?” Elbette bunu her zaman düşünmemiz gerekmiyor. Örneğin gece boyunca aç kalan vücut sabah uyandığında yemek yeme ihtiyacı duyar. Bu çok normaldir. Burada duygusal açlık mı yaşıyorum diye düşünmek doğru olmaz. Ancak kahvaltımızı yapmışızdır, aradan bir-iki saat geçmiştir ve olumsuz bir haber almışızdır. Bu haber bizi çok üzmüştür, çok stresli bir duruma sokmuştur veya çok sinirlendirmiştir. Bunun sonucunda farkında olmadan birden kendimizi buzdolabının önünde buluruz. İşte burada durup “Şu anda gerçekten bir şeyler yemeye ihtiyacım var mı?” diye düşünmek buzdolabının kapağını kapatmamıza yardımcı olacaktır. “Duygularımı yemek yiyerek değil de başka ne şekilde besleyebilirim?”, “Şu anda beni yemek yemek değil de başka neler mutlu edebilir?”, “Başka neler stresimi veya öfkemi dindirebilir?”. İşte burada kişisel faktörler biraz da devreye giriyor. Kişinin hobilerine yönelmesi, o anda meşgul olduğu işe yönelmesi veyahut bir bitki çay içmesi bile bu duygusal açlıkla savaşmakta yardımcıdır. Bunların haricinde kişinin yaşadığı stresi, öfkeyi veya üzüntüyü biriyle paylaşması da rahatlamasını sağlayacaktır. Sevgi ve mutluluk paylaştıkça çoğalırken; üzüntü, öfke ve kaygı gibi olumsuz duygular da paylaştıkça azalır. Tüm bunların yanında kendimizi daha iyi gözlemleyebilmemiz adına bir duygu ve yeme günü tutabiliriz. Bu da çok yararlı olan bir yöntemdir çünkü bazı şeyleri somut olarak gördüğümüzde gerçekten farkındalığımız artmaktadır. Ama kişi hala duygusal açlığıyla baş edemiyorsa, elinden geleni yaptığını düşünüyorsa ve hala istediği sonucu alamıyorsa işte o zaman bir uzmandan destek alınması en doğru karardır.

Ek olarak; elbette kişi olumsuz bir duygu veya durum yaşamadığı halde bile sürekli kendini aç hissediyor olabilir. İştahının açık olduğundan yakınıyor olabilir. Burada da iştah açıklığının altında yatan fiziksel durumlar olabilir mi diye bakmak gerekiyor. Çünkü her zaman sadece psikolojik durumlar iştahımızı açmaz. Kişi duygusal açlık yaşamadığını düşünüyorsa ve iştahının çok açık olduğundan yakınıyorsa kesinlikle bir uzmana görünmeli ve gerekli tahlilleri yaptırmalıdır. Çünkü bilindiği üzere tiroid hormonları ile ilgili bir problem veya insülin direnci ile ilgili problemler de iştah açan nedenler arasındadır.

Sağlıklı günlerimize…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir