Bilinçaltımızın yönlendirmesiyle her gün yaptığımız düşünsel hatalarımız vardır. Fakat bunları fark edip önlemek mümkündür. Zihnimizin oyunlarını yedi ana maddeyle açıklamak gerekirse:

  1. Batık maliyet yanılgısı: Geçmiş kayıplar mevcut düşüncelerimizi işgal eder. Bu nedenle zihinsel olarak, savunma mekanizmanız emeğinizi, vaktinizi korumak amaçlı mantıklı bir çerçeveye oturtarak yararı olmayan bir duruma devam etmemizi sağlar. Şöyle ki; düşünün ki çok açsınız ve yiyeceğinizden daha fazla yemek sipariş ettiniz. Sırf ödediğiniz paraya değsin diye doyduğunuz halde yemeğe devam edersiniz. Bir başka örnek daha vermek gerekirse, hasta halde evde yatıyorsunuz, biraz üşütmüşsünüz ve dinlenmeniz gerekiyor fakat tam da o gün gitmeniz gereken bir konser var. Üstelik çok pahalı bir fiyat ödeyerek bu bileti önceden almışsınız. Gidecek haliniz olmadığı halde kendinizi zorla yataktan çıkarıp sırf ödediğiniz paraya değsin diye konsere gitme durumuna batık maliyet yanılgısı denir. Oysa doyduğunuzu hissettiğiniz zaman yemeği bırakmalı ve hastaysanız da dinlenmelisiniz, hiçbir şey sizin sağlığınızdan daha önemli değildir.

 

  1. Kumarbaz yanılgısı: Hatalı iddia stratejisi her gün günlük hayatımızda uyguladığımız yanılgılardandır. Misal, yazı tura atışında birkaç yazı gelmişse artık tura geleceğinden emin halde tahminimizi tura yönünde kullanırız. Oysa her demir parayı atışta %50 şans ile yazı ya da tura gelmektedir yani bir önce yapılan atışın bir sonra yapılacak olanla ilgisi yoktur. İçgüdüsel olarak tahminlerde bulanabilirsiniz ama bilinçli bir şekilde mantığa oturtulacak bir düşünce tarzı değildir. Değerlendirmeyi yaparken karşılaştırma yapmak yerine durumun gerçek haline göre yapmalısınız.

 

  1. Kavramsal yanılgı: Yanlış alınmış kararların mantık ile açıklanmaya çalışılması da diyebiliriz. Çünkü beynimiz ne yapıyorsak kesin doğru olarak kabul ederek uygular ve hayatımıza geçirmemizi sağlar. Misal, kültür olarak ırkçı olarak yetiştirildiyseniz muhtemelen sizden farklı görünen ve farklı gelenekleri, inanışları olan insanlara karşı tepkili olabilir veya onlar hakkında olmayacak fikirlere sahip olabilirsiziniz ve bununla beraber onlar ile ilgili uydurma her hikayeyi gerçek sayabilirsiniz. Ancak o farklı olduğu için aşağılayıp, kötü gördüğünüz kişiler ile bir yakınlaşma sırasında aslında normal kendiniz gibi insanlar olduğunu anladığınızda “Kavramsal” bir kaosa düşebilirsiniz. Yıllarca ateşli savunucusu olduğunuz bir durumun bir anda büyük bir hata olduğunu keşfedebilirsiniz. Bu nedenle ateşli savunucusu olduğunuz her konuyu tekrar gözden geçirip daha fazla araştırma okuyup, bilgi edinip aynı zamanda konu ile ilgili sizinle aynı fikirde olmayanları da dinleyip, yazdıklarını okuduktan sonra fikrinizi oluşturmalısınız.

 

  1. Taraflı onaylama yanılgısı: İnsan kendi savunduğu bilgilere inanmayı tercih eder ve algıda seçiciliği de bu yöndedir. Örneğin bir arkadaşınıza kızılcık suyunun çok yararlı olduğunu anlatırsınız ve bu düşüncenizi onaylatma çabası ile bir internet arama motoruna “Kızılcık suyu ne kadar yararlıdır?” diye yazdırtan durumdur. Esasında tarafsız şekilde “Kızılcık suyunun faydaları veya zararları nelerdir?” diye aramak daha akılcı ve açık fikirli olmamızı sağlayacaktır. Olayları değerlendirirken zıt tarafının neler olabileceğine de bakmak şarttır.

 

  1. Sadece istemek yeterli yanılgısı: Bugün bir çok kişisel gelişim uzmanı kişinin düşüncesi değiştiğinde her şeyin de değişeceğini insanları inandırma çabasındadır. Bu bir ölçü de doğru bir adımdır fakat yeterli değildir. Düşünce ile beraber yapılan davranışların da o doğrultuda değişip eyleme geçmek gerekir. Sadece istemek yeterli değildir. Örneğin, bir şarkı yarışmasında bir kişi bir milyon lira kazanarak birinci oldu. Milyonlarca kişi o kişi gibi olabileceğini, kazanacağını düşündüğü için o yarışmaya girip kaybetmiştir. Fakat kimse kaybedenleri konuşmaz ve o kadar çok insanın başarısız olduğunu hesaplanamaz. Bir başarının gelebilmesi için, istek, çaba, motivasyon, disiplin, fedakarlık ve sabırla mücadele etmek gerekir. Düşünce veya sadece istemek kişileri amaçlarına ulaştırmaz.

 

  1. Karşılaştırma yanılgısı: Özellikle reklamcıların uyguladığı, karşılaştırma etkisi; insan psikolojisinin zafiyetinden yararlanılan bir yöntemdir. Mağazalarda bir ürünün üzerinde gördüğümüz rakamın çizilip daha indirimli hale gelmesi ile sanki o mağazayı gafil avlamışız hissiyatı içinde ihtiyacımız olmayan ama sırf indirimde diye satın alma halini yaratma durumudur. İndirimler satış arttırma politikasından başka bir şey değildir. Marka ne kadar indirim yaparsa yapsın her zaman kazanandır.

 

  1. Tahmin etme yanılgısı: Amerika’da yapılan bir araştırmada en çok ölümlerin neden kaynaklandığını insanlara sorulur ve iki şık arasından seçim yapmalarını isterler. Şıklardan biri, cinayet, diğeri de şeker hastalığıdır. Araştırmaya katılan insanların neredeyse hepsi cinayet diye cevaplar. Fakat doğru cevap şeker hastalığıdır. Diyabetten ölen insan sayısı karşılaştırılmayacak kadar çoktur. Bunun sebebine gelince günlük haberlerde, şeker hastalığından ölen birinin haberi yerine bir katil tarafından öldürülen insanların haber olarak sunulmasından dolayıdır. Şeker hastalığının sebep olduğu ölüm oranlarını bilmek için ya doktor olmak ya da sağlık konuları ile ilgili istatistikleri takip ediyor olmanız gerekir. Bize ne gösteriliyorsa o yönde yorum ve tahminde bulunmak doğru olmayacaktır. Ancak araştırıp, verilere, akademik araştırmalara dayandırabilirsek kesinliğinden bir derece söz etmek mümkün olabilir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir