Anoreksiya Nervoza özellikle günümüzdeki sosyal medya kullanımıyla artışa uğramış ve kişilerin farkında olmadan, memnuniyetsiz beden algısı yüzünden yakalandığı bir hastalık olma yolunda ilerlemiştir. Peki nedir bu Anoreksiya Nervoza?

Kişilerin aşırı kilo alacakları kaygısıyla çok az yemek yemeyi hatta bazı durumlarda dayanma gücü yetene kadar açlığa dayanmayı alışkanlık haline getirmesidir. Bu kişiler sürekli kalori hesaplayarak, gün içinde alabildikleri en az kaloriyi almaya çalışırlar. Psikolojik olarak, diyet yaparken yaşadığımız süreç yeterince farklı ve plan program isteyen bir süreçtir. Kendimizi yeni bir hayat düzenine uyum sağlamaya zorlarız. Zaman ve sabır gerektiren bu süreç, istenilen beden algısına her yaklaştığında bizim için de bir motivasyon kaynağı haline gelir. Beynimiz istediğimiz şeyi başardığımızı gördükçe mutluluk hormonunu salgılar, böylece bu sürece uyum gittikçe kolaylaşır. Başarı noktasına ulaştığımızda her şey tamamlanmış olur. Yeni düzenimize göre hayatımızı devam ettiririz. Normal ilerleyiş süreci bu şekildedir.

Ancak gelişen teknoloji ve sosyal medyanın derinliği bizi zaman zaman fiziksel görünüşümüzü sorgulamaya itebiliyor. Kimimiz mutlu bir yaşam sürmek amacıyla hayatına spor ve sağlıklı yaşamı adapte etmeye çalışsa da kimimiz gördüğü, etkilendiği kişiler gibi olabilmek adına aç kalma pahasına diyete başlıyor. Sağlıklı kilosunda, sağlıklı bir yaşam tarzı ve hayatına sporu da eklemiş kişilerin psikolojik olarak daha mutlu bir yaşam sürdüğü zaten bilimsel olarak açıklanmış bir gerçektir.  Fakat bir süre sonra psikolojik olarak fiziksel görüntümüzün bize yetmediğini düşünmeye başlarsak ya da aynaya baktığımızda kendimizi aşırı kilolu ve yetersiz bir fizik algısında görmeye başlarsak ne olur? Anoraksiya Nervoza hastalığındaki kişiler bu soruları kendilerine sorduklarında aldıkları cevaplar onları memnun etmez. Bunun beraberinde hayatlarındaki yeni süreç başlamış olur. Bunlar;

  • Zayıfken, sağlıklı kilomuzdayken dahi sürekli kilo almaktan korkmak, yemek yememek
  • Şişmanlama korkusunun fobi haline gelmesi
  • Aklın sürekli kalori hesaplamalarıyla meşgul olması
  • Gereğinden çok spor yapmak
  • Endişeli, depresif ruh hali
  • Çok ağır diyetler yaparak kısa sürede çok kilo vermeye çalışmak

Bu belirtilerin, eylemlerin getirdiği sonuçlar olarak kişi kendisini ne yaparsa yapsın şişman hisseder. Beraberinde bu hastalık depresyonu da tetikleyebilir. Böylece kişi hem ruhsal olarak hem de fiziksel olarak çöküntüye uğrar. Yeterli olabilmek için hep daha fazlasını yapmaya çalışır. Her gün daha az kalori almaya, bunları hesaplarken fazla kalori alımı çıktığında, kusma eylemi gerçekleştirebilir. Gözle görülür bir şekilde kilo kaybı hızlıca devam eder ancak kişi kendini hala yetersiz bulup kilo vermeye çalışır.  Bu durum en sonunda vücudumuz da patlak verir ve durdurulamaz bir kilo kaybı olduğu için kişinin hastaneye yatışı sağlanır, böylece tedavi süreci başlar. “Psikolojik olarak zaman zaman değer verdiğimiz bir kişinin en ufak sen acaba kilo mu aldın?” sorusu bile bizi etkilemeye yetebilir. Önemli olan sağlığınızın daha önemli olduğunun farkında olup, bu süreci daha derin bir hala getirmemektir. Rahatsız olduğunuz fiziksel ve ya ruhsal bir süreç olduğunda ise bir uzmana başvurup, desteğini alarak süreci yönlendirmek bizi mutlu edeceği gibi daha sağlıklı bir sonuç almamızı sağlar. Böylece çok daha kötü sonuçlara yol açmadan, biz o yoldan kolayca dönüş sağlayabiliriz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir