Bu süreç ülkemizde başladığında toplum olarak derinden etkilendik. Büyük bir belirsizliğin içine, göremediğimiz bir şeye karşı kendimizi savunmaya, korumaya çalıştığımız bir döneme girdik. Bir insanı psikolojik olarak en zorlayan stresörlerden biri belirsizliktir. Dolayısıyla belirsizliğin neden olduğu başlıca psikolojik bozukluk ise kaygıdır. Özellikle ilk görülmeye başladığı dönemlerde hastalık nasıl seyrediyor, tedavisi var mı, hasta olan herkes ölecek mi vs. gibi yoğun kaygı duyduğumuz sorular hakimdi. İlerleyen süreçte Evdekal uygulamasıyla birlikte işsizlik ve gelecek kaygısı, sürekli evde vakit geçirmek zorunda olmanın yarattığı depresif ruh haliyle koronavirüsün psikolojimize etkisini birçok alanda görmüş olduk.
Koronavirüsle birlikte kaygının arttığı herkes tarafından bilinen ve hatta yaşantılanan bir gerçek. Her şeyden önce koronavirüse karşı geliştirdiğimiz kaygı, korku, endişe her neyse bu normal bir durum. Öncelikle bunu kabul etmek gerekiyor. Fakat bu kaygı normal sınırlar içindeyse kabul edilebilir. Normal sınırlar içinde derken şunu kastediyoruz; kaygı bilinenin aksine sağlıklı bir düzeydeyse insanın kendini tehlikelerden koruması, tehlikelere karşı savunma stratejileri oluşturması ve tedbirli olması için gereklidir. Ancak kaygı seviyesi fayda boyutunu aştığında yani sürekli kaygı yaratan şeyi düşünür hale geldiğinde, uykusuzluk, keyifsizlik, iştahta azalma yada artma olduğunda, yoğun strese, gündelik her zaman yaptığı işleri yapamaz hale geldiğinde burada bozukluk durumuna gelmiş demektir. İlk başladığı dönemlerde hızla yaşanan vakalar ve ölümler insanlarda kaygı düzeyini oldukça arttırdı. Bu kaygıları da; hastalığa yakalanma ve ölüm korkusu, belirsizlik, kulaktan dolma yanlış yada eksik bilgiler gibi durumlar tetikledi.
Peki bu kaygıyla nasıl baş edebiliriz diye sorduğunuzu duyar gibiyim. Bu noktada da koronavirüs kaygısıyla, Sağlık Bakanlığı’nın açıklamış olduğu 14 temel tedbire uyarak, bu kaygının normal olduğunu kabul ederek, konuyla alakalı bilgileri ve gelişmeleri güvenilir kaynaklardan alarak yani bilgi kirliliğinden uzak durarak, gündelik hayata, alışkanlıklara devam ederek, yapılan aktivite iş her neyse ona tam anlamıyla odaklanarak, sevdiklerinizle temas halinde olamasanız da onlarla iletişim halinde kalarak, konuyla alakalı düşüncelerimizi kaygılarımızı ve korkularımızı yakınlarımızla karşılıklı olarak paylaşıp yalnız olmadığımızı hissederek başa çıkabiliriz.
Bir diğer durum ise obsesif-kompulsif bozukluk. Koronanın şüphesiz hayatımıza kattığı en önemli şey hijyen oldu. Sürekli bir yerlere dokunmamaya çalışma, alınan şeylerin defalarca silinmesi, temizlenmesi, acaba iyi temizlendi mi düşüncesi vs. bizde obsesyon yaratmaya başladı. Bu noktada kısaca obsesyon ve kompulsiyon nedir ondan bahsetmek gerekirse; obsesyon kişinin durduramadığı, engel olamadığı, önüne geçemediği düşünce ve dürtülerdir. Bu düşünce ve dürtüler kişiye dayanılmaz sıkıntı ve huzursuzluk verir. Bu huzursuzluğun giderilmesi için imdada kompulsiyonlar yetişir. Kompulsiyonlar, engellenemeyen düşüncelerin giderilmesi için tekrarlanan davranışlardır. Kuşku obsesyonu, temizlik obsesyonu, cinsel içerikli, dini içerikli obsesyonlar, sayma obsesyonları gibi çeşitleri vardır. Fakat günümüzde koronavirüs nedeniyle temizlik ve bulaşma obsesyonu daha yaygındır.
Evde Kal süreci, yasaklar, sosyal izolasyon derken bu noktada psikolojik anlamda en çok karşılaştığımız durum şüphesiz depresif ruh hali, depresyon. Aktif olamama, eskiden yaptıklarımızı yapamıyor olma, kısıtlanıyor olma, sosyal olamamanın yarattığı çaresizlik ve çökkünlük artık hiçbir şeyden zevk alamıyor olmak insanları bu depresif ruh hali içine almaktadır.
Herkes bir şekilde bu durumları elbette yaşıyor. Bu noktada herkes psikolojim bozuk mu acaba diye sorguluyor olabilir. Tabi ki ruhsal anlamda zorlandığınızı düşünüyorsanız işin profesyonellerinden destek almak çok çok fayda sağlayacaktır. Ama okuduğunuzda “E bende bunların hepsi var, hemen psikoloğa gitmeliyim.” endişesi yaşamadan önce durup bir kendinize bakıp bu durumların seviyesini kontrol edin. Sizi çok zorluyor, günlük yaşamınızı etkiliyor, bu durumu düşünmeden edemiyor, işlerinize yoğunlaşamıyor seviyedeyse mutlaka bir uzmandan destek almanız önemlidir. Fakat genel anlamda bu zorlu ve alışılmışın dışında olan dönemde psikolojimizi nasıl sağlam tutabiliriz sorusuna da cevabım şu şekilde olur; psikolojik anlamda koronavirüsle savaşmayarak onun varlığını kabul ederek ve beraberinde gerekliliklerini yerine getirerek, iyi ve düzenli beslenerek, eski düzeninizi bu sürece adapte edip planlayarak, krizi fırsata çevirip zaman bulamayıp yapamadığınız, okuyamadığınız, öğrenemediğiniz şeyler için vakit ayırarak, sevdiklerinizle iletişim halinde olarak psikolojimizi daha sağlam tutabiliriz.