Polikistik Over Sendromu (PKOS), üreme çağındaki kadınlarda sık görülebilen, kronik olarak devam eden endokrin bir hastalıktır. Erkeklik hormonları olarak adlandırılan androjenler, erkeklerde fazla salgılanırken; kadınlarda çok az miktarlarda salgılanmaktadır.

Polikistik Over Sendromu’nda ise artan androjen miktarları ve anormal insülin aktivasyonu ile; aşırı tüylenme ve yumurtalıklarda mikrokistlere sebebiyet vermektedir. Hastalığın etkileri ise menstrual düzensizlik, yumurtalıklarda milimetrik boyutlarda kistler, kan kolesterollerindeki artış, cilt ve iştah sorunları, insülin metabolizmasının dengesizliği / insülin direnci, karın bölgesinin fazla yağlanmasının eşlik ettiği obezitedir. Bu hastalığa sahip kadınların %40-60’ı kilolu veya obez olabilirken yağ dokusunun anormal dağılımı, insülin miktarındaki artışı ve glikoz metabolizmasında bozukluğa sebebiyet vermektedir. Bunun yanında vücuttaki yüksek yağ miktarları, doğurganlığı azaltabilmekte, düşük yapma ve zorlu doğurganlık dönemlerinin riskini arttırabilmektedir.

Yani aslında fazla kilo ve özellikle karın bölgesinde yağlanma çeşitli yollardan PKOS’a sebep olabilirken, PKOS hastalığı da kilo kontrolünün sağlanamamasına zemin hazırlayabilmektedir. Bu nedenlerle hastalığın medikal tedavisine ek olarak vücut ağırlık kaybının sağlanması ve uzun dönemde ağırlık kontrolü sağlayacak bir beslenme düzeninin olması gerekmektedir. İlaç ve diyet tedavisi hastalığın başlıca tedavi yöntemi olmalıdır. Diyetle beraber düzenli egzersiz alışkanlığı ve davranış tedavilerinin birlikte olduğu bir düzen yaşam kalitesini artıracaktır.

Vücut ağırlığı kontrolünü sağlamak amacıyla 30-45 dakika orta şiddette yapılan fiziksel aktivite ve kişiye özel zayıflama programının diyetisyen tarafından kontrolünün sağlanmasının yanında, stres kontrolünün sağlanması da önemlidir. Çünkü stres, kan şekerini yükseltmekte ve yüksek düzeyde ilerleyen kortizol, insülin direncini şiddetlendirdiğinden hastalığın tedavisi üzerine olumsuz etki göstermektedir. Bu nedenle kişiye çevresinden gelecek sosyal destek de çok önemlidir.

PKOS’lu kadınlarda %2-5 oranında kilo kaybının, ovülasyonun artmasında ve insülin duyarlılığının artmasında faydası olduğu, %5-10 oranında kilo kaybının ovülasyonu ve menstrual işlevleri düzelttiği, fazla androjen salınımını engellerken, Tip 2 diyabet ve kalp-damar hastalıklarının gelişimini engellediği belirtilmiştir.

Polikistik Over Sendromu’na sahip bireylerin kişiye ve ihtiyaçlarına göre beslenmesi iyi planlanmalıdır. Kan şekeri kontrolünün sağlanması için ara öğünler mutlaka yapılmalı ve düzenli öğünler oluşturulmalıdır. Doymuş yağlar ve doymuş yağ içeren gıdalar sınırlandırılmalı, trans yağ içeren gıdaların fazla tüketimi infertilite (kısırlık) riski oluşturabileceğinden, trans yağ içeren gıdaların günlük alınacak enerji miktarının %2’sini aşmamalıdır.

Çoklu doymamış yağ asitlerinden zengin omega-3 yağ asidine diyette yer verilmesi, kontrolsüz insülin salınımını engelleyeceğinden, omega-3 kaynakları olan balık, ceviz, keten tohumu, semizotu gibi besinlere diyette yer verilmelidir. 104 kadın üzerinde yapılan bir çalışmada omega-3 alımının plazma testeronun düşmesine katkı sağladığı görülmüştür.

Karbonhidratların yeri beslenmemizde önemli iken, karbonhidratın türü ve miktarı da kan şekeri ve insülin yanıtını etkilemektedir. Karbonhidratlar kan şekerini etkileme hızlarına göre yani glisemik indekslerine göre sınıflandırılırlar. Kan şekerini yavaş yükselten ve yavaş sindirilen besinlerin glisemik indeksleri düşükken, kan şekerini daha hızlı yükselten besinler yüksek glisemik indeksine sahiptirler.

Polikistik Over Sendromu’ndaki beslenme düzeninde, tüketilen karbonhidrat kaynaklarında dikkat edilmesi gereken bir nokta ise; düşük glisemik indekse sahip gıdaların tüketiminin arttırılması, yüksek glisemik indeksine sahip besinlerin azaltılmasıdır. Düşük glisemik indekse sahip gıdaların tüketilmesi kan şekeri kontrolüyle beraber sağlığınız için daha iyidir.

Şeker, şekerli gıdalar, paketli gıdalar ve atıştırmalıklar, meyve suları, beyaz ekmek, makarna, pirinç vb yerine bol lif içeren sebze ve meyveler, tahıllardan zengin tam tahıl, tam buğday, çavdar ekmeği, tam buğday unlu makarna, tahıl ve kurubaklagil gruplarındaki besinleri tercih etmeye çalışın.

Akdeniz Diyeti sürdürebilir ve güvenilir olmasıyla beraber sağlığa birçok olumlu etkisi olan bir beslenme şeklidir. Akdeniz Diyeti tarzında beslenme, insülin direncini önleme etkisiyle PCOS’ta olumlu etkiler göstermektedir. Diyetten çok sağlıklı beslenme prensibi olan Akdeniz Diyeti’nde temel yağ olarak zeytinyağı kullanılırken, sağlığa faydası olan tahıllar, kurubaklagiller, sebze ve meyveler, sert kabuklu meyveler ve balık tüketimi yoğunluktayken diğer besinler daha az sıklıkta tüketilmektedir.

Sonuç olarak; düzenli olarak kullandığınız ilaçlarla beraber, size özel hazırlanan, çeşitliliğin bol olduğu bir beslenme düzenine ek fiziksel aktivite hastalığın seyrinde ve yaşam kalitesinde önemi çok fazladır. Sağlıkla kalın…

Instagram adresim, @dyt.gamzekaplan üzerinde aklınıza takılan ve sormak istediğiniz soruları yöneltebilir, talep ettiğiniz konular için bana ulaşabilirsiniz.