Merhaba Hasan Bey, Kadinja.com olarak röportaj teklifimizi kabul ettiğiniz için çok teşekkür ederiz.
- İlk başta sizi tanımak istiyoruz. Bize kendinizi tanıtır mısınız?
Elbette, 1972 yılında Almanya Jülich kentinde doğdum, 4-5 yaşında ailemle Türkiye’ye döndüm. İlk orta ve liseyi memleketim Zonguldak’ta, Üniversiteyi ise Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesinde okudum, genel cerrahi ihtisasımı yine Hacettepe Üniversitesinde tamamladım. Bilgisayar bilimleri, program yazılımı, teknoloji genel olarak hobilerim.
- Obezite ve metabolik cerrahi alanına sizi yönelten şey neydi? Neden bu alanda uzmanlık yapmak istediniz?
Asistanlığım boyunca laparoskopik ameliyatları daha fazla sevdiğimi ve bu konuda kendimi daha fazla geliştirebileceğimi düşündüm. Uzmanlık sonrası yurtdışı eğitimlerimi bu yönde tercih ettim. Sadece obezite ve metabolik cerrahi değil, ileri laparoskopik cerrahi, mide fıtığı, özofagus yani yemek borusu ameliyatları da uzmanlık ve ilgi alanım oldu. Obezite cerrahisine gelince, hastalar ve yaşam enerjilerinin bu alanda çalışmaya başladıkça beni mutlu ettiğini gördüm. Ameliyat sonrası değişen hayat kaliteleri ve size mutlulukla sarılmaları bizim için inanılmaz bir motivasyon oluyor. Bunu neredeyse hiçbir ameliyatta yakalayamazsınız.
- Obezite nedir?
Çağın gerçekten salgın hastalık gibi vebası diyebiliriz. Vücutta gereğinden fazla yağ depolanması diye çok basit bir tanım da yapabiliriz.
- Bir kişinin obez olup olmadığını ya da obeziteye yatkınlığını anlamak için ne gibi uygulamalar yapılmaktadır?
Aslında bireyin obez olup olmadığını anlamak için kısa bir hesaplama aracı var, Vücut Kitle İndeksi de dediğimiz bir hesaplama aracı kullanarak veya bazı detaylı vücut analizi cihazları yardımıyla bireyin obeziteye yatkınlığını anlayabiliriz.
Detaylı vücut analizi yapan cihazlar vücuttaki yağ, kas, ödem oranlarını belirleyerek kişinin obez veya obezite yatkınlığı olup olmadığını anlamamıza yardımcı olurlar.
- Vücut kitle endeksi denilen bir kavramdan sıkça söz edilmektedir. Vücut kitle endeksi nedir ve nasıl hesaplanmaktadır?
VKİ kilonun boya oranını belirleyen bir değerdir. VKİ; kilonun, boyun metre cinsinden karesine bölünmesiyle hesaplanır, vücut kitle endeksimizi sayı olarak verir.
- Vücut kitle endeksinde çıkan sonuçlara bakılarak kişi hakkında ne gibi kararlar alınabilmektedir?
VKİ değerleri ile obezitenin değerlerini saptarız;
20-25 arası ise normal,
25-30 kilolu,
30-35 obezite 1,
35-40 obezite 2
40-45 morbit obez olarak sınıflandırılır.
VKİ 25-30 arasındaki bireylerin sağlıklı beslenme ve yaşam şekillerine dikkat etmelerini tavsiye ederiz.
VKİ 30 ve üzerindeki bireylerin ise mutlaka profesyonel bir destek almaya başlamalarını önerebiliriz.
- Obezite bir kader midir yoksa obeziteden kurtulmak mümkün müdür?
Aslında biraz kader, çokça çevresel faktörler diyebiliriz. Çok ciddi genetik altyapımız yoksa çevresel faktörleri değiştirerek obeziteden kurtulmak mümkündür.
- Obeziteden kurtulmak için günümüzde hangi cerrahi müdahaleler yapılmaktadır?
Aslında oldukça fazla sayıda ameliyat çeşitliliği varmış gibi gösterilse de tüm dünya cerrahları ve dünya obezite ve metabolik cerrahi dernekleri birkaç ameliyatı hastalar için uzun dönemde güvenli, başarılı ve düşük riskli bulmakta ve önermektedir.
Bunlar; tüp mide, mide bypass ve duedonal wsitch ameliyatlarıdır.
- Mide küçültme ameliyatlarındaki başarı oranları nedir? Mide küçültme ameliyatının riskleri nelerdir?
Mide küçültme ameliyatlarının başarı oranları %85 oranında olup bir cerrahi işlem için oldukça yüksek bir orandır. Aslında iyi bir obezite cerrahi merkezinde tüp mide ameliyatının riskleri obez bir bireyin herhangi bir cerrahi ameliyatında karşılaşabileceği riskler kadar düşüktür.
Örneğin, en çok korkulan ölüm oranı başarılı ve iyi merkezlerde binde 1-2 olarak rapor edilirken, safra kesesi ölüm oranları ortalama binde 2 civarındadır. Kaçak komplikasyon riski ise iyi bir merkezde%1-2 (yüzde 1-2) civarındadır.
- Mide botoksu nedir? Nasıl uygulanmaktadır?
Mide botoksu, yüze estetik amaçla uygulanan botulinum denen bakteri toksininin (botoksun), endoskopik yöntemle mide kaslarına enjeksiyon ile uygulanması işlemidir. Bu uygulama ile midenin geç boşalması ve zayıflama hedeflenmektedir. Ancak tüm dünyada mideye botoks uygulaması ile ilgili bilimsel çalışmalar değişik hasta gruplarıyla yapılmış, botoks uygulanan ve sadece steril su uygulanan hastalar arasında maalesef anlamlı farklar bulunamamış ve hiçbir işe yaramadığı defalarca gösterilmiştir.
- Obeziteden kurtulmak için cerrahi müdahale geçiren bir hasta bundan sonraki yaşamında nelere dikkat etmelidir?
Obezite cerrahi geçiren bir hasta hangi ameliyatı geçirirse geçirsin şunu bilmelidir ki, ameliyat tek başına yeterli değil ama çok ciddi destekleyici ve yeniden başlamak için iyi bir fırsattır. Ameliyat sonrası hastaların yaşam stili değişikliği yapmaları uzun dönem başarısı için esastır. Hareketli bir yaşam şekli, sağlıklı beslenme düzeni edinmeli ve sürdürmelidirler. Cerrahi geçirmiş hastalar gazlı ve şekerli içecek içmekten uzak durmalı, küçük midelerini zorlamadan az ve sık besin tüketmeli, öğünlerde öncelikle protein, sonra sebze ve diğer besinleri tüketmeye özen göstermelidirler.
- Şeker hastalarına yönelik diyabet cerrahisi uygulamaları da yapmaktasınız. Bu konuda kısaca bilgi verir misiniz?
Elbette, aslında tek başına diyabet cerrahisi diye bir ameliyat yoktur. Uluslararası otoriteler obezite ameliyatlarının tamamının obezite problemi için yapıldığında obezite cerrahi, metabolik hastalıklar için yapıldığında ise metabolik cerrahi olarak adlandırır. Tüp mide dahil tüm ameliyatlar tip 2 diyabet hastalığını hastanın durumuna göre tam tedavi edebilir veya insülin ya da ilaca bağımlılığı ciddi oranda azaltabilir. Sadece tüp mide veya mide bypass ameliyatı ile yıllardır insüline ara veren ya da hiç ilaç kullanmayan hastalarımız var. Bu ameliyatlar öncesi hastanın bazı testlerle pankreas bezinin rezervine bakılarak ne oranda fayda göreceği belirlenir. Eğer insülin salgılayan hücrelerin rezervi azaldıysa hasta ameliyattan fayda görür kendi rezervini ameliyat sayesinde daha uzun süre kullanabilir. Ama rezerv bittiğinde ilaca ihtiyacı tekrar olabilir. Ancak bu durum korkutucu olmamalıdır. İlaca bağımlılık ameliyat sayesinde eskiye oranla çok daha az olacaktır. Eğer hasta kısa süredir şeker hastası ise pankreas rezervleri iyi durumda olacaktır ve ameliyattan çok daha yüksek oranda fayda görecektir. Her şeker hastasına metabolik cerrahi ameliyatı uygulanır mı, derseniz maalesef hayır olacaktır cevabımız. Metabolik cerrahi uygulanacak hastanın VKİ’nin 30 un üzerinde olması uluslararası obezite ve metabolik cerrahi derneklerince önemle vurgulanmakta, daha düşük VKİ olan hastalarda ise kesinlikle önerilmemektedir.
- Diyabet ameliyatı olan bir hasta tekrardan diyabet oluyor mu?
Daha önce de belirttiğim gibi, diyabet ameliyatı daha doğru adıyla metabolik cerrahi ameliyatı geçirecek hastanın ameliyat öncesi pankreas rezervi iyi durumda ise uzun yıllar sağlıkla yaşamına devam edebilirken, eğer rezervi az ise ameliyat sayesinde maksimum süre idare edebilecek, ancak rezerv bittiğinde ise ilaca yeniden ihtiyaç başlayacaktır. Ancak ameliyat sonrası, ameliyatın yapıcı etkisi devam edecek ilaç ihtiyacı eskiye oranla çok daha az olacaktır.
- Yapılan araştırmalara bakıldığında Türkiye’de kadınların %40’ı, erkeklerin ise %20’u obezite rahatsızlığı olduğu ortaya çıkmıştır. Her geçen günde bu oranların arttığı vurgulanmaktadır. Sizce Türk toplumu neden obezleşiyor?
Bunda en önemli etken toplumsal gıda işleme ve saklama politikaları gelmektedir. Özellikle işlenen paketlenen hazır gıdalardaki katkı maddeleri, lezzet arttırıcılar, hazır gıdaya oldukça ucuz ulaşılabilmesi, özellikle buğday ve birçok tahılın sanayi değirmenlerinde kimyasal yöntemlerle işlenmesi, sokak ve mahallelerde kaybolan park ve bahçeler, tam gün ve bahçesiz okullara hapsolan çocuklar, obezitenin günden güne artmasını tetikleyen en önemli etkenlerdir. Avrupada birçok ülkede hazır gıdaya ulaşım oldukça pahalıdır, okullarda tam gün olmasına rağmen kantin yoktur, evden iş yerine ve okula sandwich götüren Avrupada buna rağmen obezite oranları çok oldukça düşüktür. İtalya pizza ve makarna cenneti olmasına rağmen avrupanın obezite oranı en düşük ülkesi olma özelliğini korumaktadır. Obezitenin acilen önüne geçilmesi için daha ciddi toplumsal politikalar geliştirilmelidir. Doğal buğday ve tarım ürünleri üretimi hükümetlerce desteklenmeli, okullarda kantin ve market satışları kaldırılmalı çocukların sağlıklı beslenmeleri teşvik edilmelidir. Aksi takdirde maalesef obezitede hızla Amerikaya benzemeye devam edeceğiz.
- Son zamanlarda obezite sadece yetişkinlerde değil aynı zamanda da çocuklarda ve hatta bebeklerde de görülmektedir. Bu konuda annelerin ve babaların neler yapması gerekmektedir? Az yiyen çocuk için anneler “Çocuğum doymadı” diyerek zorla yedirmeye çalışıyorlar. Sizce bu tutum doğru mudur?
Az yiyen çocukların arkasından dolanıp zorla yedirmek elbette doğru bir davranış değil, genellikle bu çocuklar büyüyünce yemekle bu seferde farklı problemleri olabilen yetişkinler olmaktadır. Mümkün olduğunca çocukların acıkmasını sabırla bekleyerek doyurmak gerekir. Bebekleri doğumdan itibaren sağlıklı ve dengeli beslemek, mümkün olduğunda paketli ve hazır gıdalardan cips, gazlı ve şekerli içecek, çikolata dahil tehlikeli üçgenden korumak, evde tabletle oturmak yerine arkadaş edinmesini teşvik etmek, hatta zorlamak, açık havada arkadaşlarıyla oynayabileceği ortamlar oluşturmaya gayret etmek, en önemlisi hareketli ve sağlıklı yaşam şekli edinmesi için öncelikle onlara iyi bir örnek olmak gereklidir.
- Birçok ünlüye de cerrahi müdahale yaptığınızı biliyoruz. Ünlülerin bu tarz ameliyatlar olması insanlar üzerinde ne gibi etkiler bırakıyor?
İlk Işın Karacayı ameliyat ettiğimizdeki etkisi inanılmazdı. O zamana kadar herkes obezite cerrahi ameliyatlarından korkuyordu, ki haklıydılar. Halen bile yeterli donanımda obezite cerrahi merkez sayısı bir elin parmaklarını geçmezken o zamanlarda çok daha azdı. Işın Karaca arkasından Fatih Ürek, Çiçek Dilligil, Şule Zeybek, İskender Paydaş, Emel Müftüoğlu, ünlülerin menajeri Özgür Aras, Seren Serengil, Deniz Seki, Ümit Erdim tüp mide ameliyatını bizim ekibimizle oldular. Halk üzerinde bıraktıkları etki çok yüksekti, “Eğer obezitenin tedavisinin bir yolu olsaydı ünlüler mutlaka olurdu, demek ki başka yolu yok” algısı oluştu ve herkes obezite cerrahi için biraz daha cesaretlendi.
- Alanınızla ilgili kitaplar da yazıyorsunuz. Nasıl zaman buluyorsunuz?
Aslında zaman çok göreceli bir kavram, işlerinizi güzel planlarsanız ailenize de akademik makale ve yazılarınıza da vakit bulabilirsiniz. Elbette bu konuda tüm iş ve aile hayatımda becerisi ve zekasıyla en büyük destekçim eşim olmuştur. Bazı sorumluluklarımı her konuda üzerimden fazlasıyla aldığını inkâr edemeyeceğim.
- İzninizle tek kelimeden oluşan tek kelimelik cevaplı sorular sormak istiyorum.
Obezite: Hastalık,
Tüp Mide Ameliyatı: Yeniden Doğuş,
Diyabet: Beslenme
Obezite ve Metabolik Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Hasan Altun İletişim Bilgileri: