Çocuklara sınır koyabilmek, kimi zaman koyamamak ve bununla başa çıkamamak ya da bazen pes edip tüm sınırları kaldırmak ve kendi haline bırakmak… Bazı ebeveyn tutumları bu yönde olabiliyor. Çoğu anne baba bu konuda güçlük çekerler ve uzmanlara danışırlar.

Çocuklara Sınır Koymak Neden Önemlidir?

Öncelikle şununla başlayayım, sınır nedir? Sınır, bir bireyin yapabileceği / yapamayacağı şeyleri ve durması gerektiği yeri bilmesidir. Çocuklar sınırlara ihtiyaç duyarlar, çünkü sınırlar çocuklara güven verir. Sınırsız büyütülen çocuk her şeye ulaşabileceğini bilir ve ulaşır fakat güvende hissedebilir mi? Çoğu zaman hayır…

Çocuklara, istekleri karşısında sınır koymamak, aslında onlarda birçok açıdan kaygıya sebep olur. Yapabilecekleri her şeyin serbest olması, tüm sorumluluğun çocukta olduğunun bir göstergesi sayılır. Bu durum, çocukta büyük bir yük halini alır ve kaygı yaratır. Çocukların bilişsel açıdan da karar verme mekanizmaları gelişmediği için sağlıklı düşünüp karar veremezler. Çünkü zihinleri sürekli bir uçuş halindedir.

Sınırsızlığın başka bir yönden kaygı yaratması da şudur: Anne ve baba tarafından her istediği yapılan çocuk, “istediğim her şey oluyor, çünkü olmadığı zaman baş edilebilecek biri değilim, berbat biriyim.” gibi düşüncelere sahip olabilir. Sınırlar tüm yaş gruplarında çok önemli olsa da, çocuklukta oldukça fazla mühimdir. Çocuklar sınırları çok sever!

Eğer bir çocuk, her istediğine tam da o anda ulaşırsa; mutluluk duygusunun ardında hayal kırıklığı yaşar ve bu durum öfkelenmesine sebep olabilir. Öfke duygusuyla ise baş edebilmesi bu durumda bir hayli zorlaşır.

Her şeyde olduğu gibi, sınır koymada da öncesinde dikkat etmemiz gereken birkaç faktör söz konusu. Şöyle maddeleyeyim:

  • Bu sınır gerekli mi?
  • Bu sınırı tutarlı bir şekilde devam ettirebilecek miyim?
  • Bu davranışa sınır koymazsam, sürekli olarak bu davranışa izin verirsem çocuğumu bu şekilde kabullenebilecek miyim?

İşte bu üç soruyu, sınır koyulması gerektiğini düşündüğünüz konudan önce kendinize sorarak, durumu daha berrak bir hale getirebilirsiniz.

Çocuklara Nasıl Sınır Koyulur?

Çocuklara uygulanacak sınır koyma eğitimini, iki aşamalı olarak düşünebiliriz. Birinci aşamanın fayda etmediği durumlarda genellikle ikinci aşama devreye sokulur. O halde birinci aşama ile başlayalım:

  1. Çocuğunuzu anlayın.
  2. Kural koyun (belirlediğiniz sınırı koyun).
  3. Seçenek sunun (Kuralı koyduktan sonra, yapabilecekleri başka bir alternatif sunulmalıdır).

Bu aşamaya şöyle bir örnek verelim: Diyelim ki çocuk, evin duvarlarını ısrarla çizmek istiyor. Şu sırayı izleyerek sınır koyma uygulamasını ifade edebiliriz:

“ Sanırım bir şeyler çizmek istiyorsun (Çocuğu anladık).

Fakat duvarlar, çizilmek için değildir (Sınırı koyduk).

İstersen kağıtlara çizebilirsin (Alternatif sunduk).”

Yukarıda bahsettiğim adımlar işe yaramadıysa, ikinci aşamaya geçip, sınır koyma uygulamasını daha çok zenginleştiriyoruz. O adımlardan da şu şekilde bahsedeyim:

a) Mahrum Bırakma: Çocuğun sergilediği olumsuz davranışın bedelini ödemesi anlamına gelir.

Örneğin; çocuğunuza “Duvara çizme, kağıda çiz.” dediniz ve dinlemedi. Bu durumda şöyle bir tepki verebilirsiniz: “Eğer duvarı çizmeyi seçersen, bugün bilgisayar kullanmayı seçmemiş olursun.” Bu noktada “seçim” kelimesi oldukça fazla kullanmak çok önemlidir. Önemli olan bir nokta ise, çocuğunuz bağırıp çağırsa bile o gün bilgisayar kullanmasına müsaade etmeyerek tutarlı davranmalısınız. Bize çok fazla öfkelenip duvarı çizmeye devam ederse, “Hım… Demek öbür günler de bilgisayar ile oynamamayı seçiyorsun.” ifadesini kullanabilirsiniz. Yine aynı şekilde, söylediğiniz sınırlamaya uymanız mühimdir.

b) Fiziksel Blokaj: Mahrum bırakma aşaması da işe yaramaz ise, vücudumuzu kullanarak çocuğumuzun olumsuz davranışını yapmasını engellememiz gerekir. Diyelim ki ısrarla hala duvarı boyuyor, bedenimiz ile çocuğumuzu durdurabiliriz. Fakat çok sıkmamalı, silkelememeli ve tırnak batırmamalıyız.

c) Seçenekli Müdahale: Fiziksel blokaj yapmamız da işe yaramadıysa, çocuk hala çizmeye devam ediyor ve bizimle bir savaş halinde ise son aşamamızda şöyle bir ifade kullanabiliriz:

“O kalemi bana vermeyi seçmezsen, onu zorla elinden almamı seçmiş oluyorsun.” deyip bitirebiliriz. “Seçmek” kelimesini hangi aşamada olursa olsun olabildiğince fazla kullanmaya dikkat ederseniz, sorumluluğu çocuğa verip; seçim yapma becerisinin gelişmesine destek olursunuz ve bu ileriki yaşamı için çok önemlidir.

NOT: Bu uygulamayı, sınır koyulmasını düşündüğünüz farklı konulara uyarlayarak deneyebilirsiniz. En az 3 yaşını tamamlayan çocuklarınızda uygulamanız doğru olacaktır.

Çocuklar kendilerini güvende hissetmek için sınırlara ve kurallara ihtiyaç duyarlar. Ama bunları oluşturmak ve uygulamaya geçirmek dikkat gerektiren bir konudur. Sınırlar çocuğunuzu destekleyici, koruyucu ve yaşama hazırlayıcı işleve sahiptir.

Toplumsal yaşama uyum sağlayabilmek ve sorumluluk alabilmek için herkesin belirli sınırlara ihtiyacı vardır. Sınırlarımız sayesinde kişisel bütünlüğümüzü koruruz ve daha rahat iletişim alanı oluştururuz. Sınır, kişinin kendisini hangi alanda, nereye kadar geliştirebileceğinin bir ölçütüdür. Aslında en önemlisi de budur.

Sınırlar çocuğun hareket alanını belirler. Ebeveyn ve çocuk arasında daha az stres ve güç savaşlarının yaşanmasını sağlar, bunun yanı sıra karşılıklı saygı oluşturur. Çocuğu davranışlarından sorumlu tutar ve aynı zamanda sosyal aidiyet, güvenilirlik, güçlü olma, kendine özgü olmayı öğretir.

Anne Babalar Neden Sınır Koymakta Zorlanır?

Çoğu zaman anne babaların sınır koyma konusunda zorlandığını gözlemliyorum. Hadi şimdi birlikte bunun nedenlerini inceleyelim.

  • Yaşam tarzı:İlk olarak yaşam tarzından bahsedebiliriz. Anne babalar bile her şeye hemen sahip olmak istemekte, tüketim toplumuna uyum sağlamakta. Çocuğunuza da bu yönde rol model olduğunuzda sınır konusunda zorlanmalar kaçınılmaz olmaktadır.
  • Bastırılmış istekler ve yetişme tarzı: Önemli bir nokta olarak gördüğüm bastırılmış istekler ve yetiştirme tarzını ele alalım. Anne babalar yaşadıklarına benzer deneyimleri kendi çocuklarına yaşatmak istemiyorlar bu durumun sonucunda da çocuğun önüne bütün dünyayı sermek istiyorlar ve zamanla çocuğun doyum duygusunun gelişmediğini gözlemlemeye başlıyoruz.
  • Şefkat ve iyi ilişki isteği ve çocuktan gelen olumsuz tepkiler: Sen zaten beni sevmiyorsun gibi ifadelerin kullanımı.
  • Suçluluk duygusu: Çocuğun geçirdiği öfke nöbetinden kendilerini sorumlu tutmaları.
  • Yeterince zaman ayıramama: Zaten çocuğumla kısıtlı zaman geçiriyorum en azından bu sürede istediklerini yapayım düşüncesi çocuğun zarar görmesine sebep olur. Önemli olan çocukla kaliteli zaman geçirebilmektir.

Sınırlar bebeklikten itibaren konulmalıdır. Üç yaşında sınırların oluşturulmaya başlanabilir. Yaşla birlikte ve çocuk önceki sınırlara uyum sağladıkça sınırlar genişletilebilir. Oluşturulan sınırların çok kısıtlayıcı ve deneyimleri engelleyici olmaması daha uygun olacaktır. Sınırlara uyulmaması durumunda aşırı tepki gösterilmemesi gerekmektedir. Dengeli sınırlar koyulmalı. Bu tür sınırlar öğrenme ve sorumluluk kazanmayı ve iş birliğini artırır.

çocuğa sınır koyma

Sınır Koyarken:

  • Mesajlarınızı davranışlar üzerine yoğunlaştırın. Doğrudan ve belirgin ifadeleri normal ses tonunuz ile çocuğa verin. Sonuçları en başından belirleyin. Sözlerinizi davranışlarla destekleyin. Gerçekleştirilmeyecek veya belirsiz tehditler kullanmayın. “Oraya gelirsem çok kötü olur, hele bir dene bak neler yapıyorum, seni döverim, babana söylersem görürsün gününü.” gibi söylemlerden uzak durun.
  • Çocuklarınıza yasaklar yerine sınırlı seçenekler sunun. Örneğin; “Hemen masaya otur ve yemeğini ye.” yerine “Yemeğini kendin mi alırsın yoksa ben mi koyayım.” denmelidir. Böylece çocuğun karar verme yetisinin gelişmesine yardımcı olunur.
  • Çocuklara neyi yapmaması gerektiğini değil, neyi yapması gerektiğini söylenmelidir. Örneğin; “Defterlerini ortada bırakma.” yerine “Defterlerini toplayıp çantanın içine koyar mısın?” denmelidir. Bir süre sonra çocuğun bu sorumluluğu ikaz edilmeden almış olması beklenir.
  • “Hayır” demeden önce bir kez daha düşünün. Ağzınızdan çıkacak hayır kelimesi; “belki, “olabilir, evet” anlamlarına gelmemelidir.

Sınır koymayı özetleyecek olursak, çocuğunuz onaylanmayan davranış sergiledi. Sizin bu durumla ilgili kuralı net bir sözel mesajla iletmeniz ve sınırlı seçenekler sunmanız gerekiyor. Birinci seçeneğiniz kurala uymak iken, ikinci seçeneğiniz de kurala uymadığı durumda çocuğun katlanması / yüklenmesi gereken sorumluluk/sonuç olmalıdır. Burada sınırı bu seçenekler çizmektedir. Çocuk işbirliğine mecbur bırakılır. Yine de seçim çocuğa aittir. Çocuk işbirliği yapıp kurala uymazsa, kendi seçiminin sonuçlarına katlanması sağlanır.