Merhaba Yasemin Hanım, Kadinja.com olarak röportaj teklifimizi kabul ettiğiniz için çok teşekkür ederiz.
- İlk başta sizi tanımak istiyoruz. Bize kendinizi tanıtır mısınız? Yasemin Savaş kimdir?
İstanbul Üniversitesi, Çapa Tıp Fakültesi’nden 1995 yılında mezun oldu. 1995 – 1997 yılları arasında Özel Kadıköy Vatan Hastanesi’nde acil hekimliği yaptı. 1997 -2009 yılları arasında Kadıköy Sağlık Grup Başkanlığı Yardımcısı olarak görev aldı. 2004 yılında Flavius Estetik ve Güzellik Merkezi’nde Medikal Estetik Hekimi, eğitmeni ve yöneticisi olarak görev aldı. 2005 yılında Kadıköy Şifa Ataşehir Hastanesi Kaliteli Yaşam Kliniği’nde Medikal Estetik Hekimi olarak görev aldı ve 2011 yılında bu bölümün işletmesini üstlendi.2015 yılında Dr. Yasemin Savaş Kaliteli Yaşam Kliniğini kurdu. Yurtiçi ve yurtdışında medikal estetik alanında birçok eğitim ve programlara katılan Dr. Yasemin Savaş ın aynı zamanda birçok dernekte mesleki üyelikleri bulunuyor. Türk Medikal Estetik Derneği’nin (MESTDER) kurucu üyesi. Derneğin organizasyon komitesinde yer alıp çeşitli bilimsel eğitimler düzenliyorlar.
- Medikal estetik nedir?
Medikal estetik hastaların ameliyat olmasını gerektirmeden kişinin estetik ihtiyaçlarının karşılanması amacıyla çeşitli tedaviler sunan alandır. Kişilerin medikal estetiği tercih etmelerinin nedenleri daha iyi görünmek ve kendilerini daha iyi hissetmek istemeleridir.
- Medikal estetik alanında ne gibi uygulamalar yapıyorsunuz?
Bizim felsefemiz ve kliniklerimizi kurmamızın amacı, yaşlanmaya bağlı hasarların yaşam kalitemizi bozmasına engel olmak ve bireylere hayatlarının tüm evrelerinde kaliteli ve sağlıklı bir yaşam sürmeleri için gereken bilimsel ve tıbbi desteği sağlamak. Medikal estetik çok geniş bir kavram, özellikle kişiye özel tedavide çözümler üretiyoruz. Kliniklerimizde medikal estetik uygulamalarının tamamını uyguluyoruz. Bizim önceliğimiz gelen her hastanın kendini güvende ve özel hissetmesi. Hastalarımızın ihtiyaçlarını belirledikten ve onların istediklerini dinledikten sonra bütüncül yaklaşım anlayışı ile hizmet veriyoruz. Genel olarak yaşam kalitesini artırmaya yönelik yaklaşımımız var. Onların bedenlerinde medikal estetik operasyonlar yaparken, ruhlarına dokunmak en önemli prensiplerimizden biridir. Kliniklerimizde uyguladığımız enjeksiyonlu uygulamalar, lazer işlemleri, cilt gençleştirme, bölgesel incelme, hamilelik sonrası yapılacak uygulamalar doktor gözetiminde yaşam kalitenizi hem ruhen hem de fiziksel olarak arttırmaktadır.
- Botoks nedir? Botoksu mu yoksa dolgu tedavisini mi daha çok tercih ediyorsunuz? Botoks ya da dolgu uygulamalarının etkisi ne kadar sürer?
Dolgu ve botoks, doğru uygulandığı takdirde hedeflenen doğal güzelliği elde etmek için kullanılan en etkin yöntemlerdir. Özellikle yüzde belirginleşen çizgileri yok etmek için kullanılan botoks, çoğu zaman dolgu yöntemi ile karıştırılıyor. İkisi de enjeksiyonla uygulanıyor ve ikisi de kırışıklıkları azaltıyor. Herhangi bir iyileşme dönemine ihtiyaç duyulmadan günlük sosyal yaşantıya hemen dönmeye imkan veren dolgu ve botoks uygulamaları uzun yıllardır güvenle kullanılmakta ve yeni uygulama teknikleri sayesinde çok daha iyi ve doğal sonuçlar alınabilmektedir. Ancak botoks ile dolgu arasında pek çok fark bulunuyor. Her iki yöntemin hem içerikleri hem etki mekanizmaları hem de yüzdeki kullanım amaçları birbirlerinden tamamen farklı.
Botoks’un Kullanım Alanı
Başta sadece yorgun olduğunuzda fark edilen hafif çizgiler yaş ile belirginleşir ve derinleşir. Yüzümüzdeki kırışıklıkların bir kısmı da yüzümüzü şekilden şekile sokan mimik hareketlerimizdir. Botoks bu mimikleri kısıtlayarak hem görünümü düzeltir hem de çizgilerin derinleşmesini önler. Botoks’un en etkili olduğu yerler, mimikler sonucunda oluşan hareketli çizgilerdir. Bunlar genellikle alında, kaşların arasında ve göz kenarlarında ortaya çıkar. Botoks özellikle alın ve göz çevresindeki çizgilerde çok etkilidir. Botoks nedeniyle mimikler kısıtlandıkça, hem alışkanlıklar değişir hem de kaslar dinlenerek toparlanır. Mimik çizgileri yüzün daha çok üst yarısında oluştuğundan botoksun en çok uygulandığı yerler, kaş arası ve alındır . Bunun sonucunda kırışıklıklar gerçekten azalır ve botoks ihtiyacı seyrekleşir. Botoksun, yaklaşık 4-6 ay içerisinde etkisi azalarak kaybolur ve bu dönem sonunda uygulama tekrarlanır. Botoks yaştan bağımsız yapılabilir, 18 yaş üstüne rahatlıkla yapılabilir hatta tıbbi nedenlerden dolayı yapılacaksa daha erkende yapılabilir.Örneğin kol altı terleme şikayeti veya dış gıcırdatma şikayeti var ise erken yaşta da tedavi yapılabilinir.İhtiyaca göre gerçekten endikasyonu varsa yaştan bağımsız olarak tedavi yapılabilinir.
Dolgu’nun Kullanım Alanları
Dolgular ise zamanla kolajen kaybına bağlı olarak çöküntüye uğrayan, büzülen, cilt altındaki dokuları azalıp boşalan ve sarkan yerleri dolgunlaştırmak için kullanılır, kısacası hacim kaybı olan bölgelerde tercih edilir. Çok farklı maddelerden üretilen dolgu maddeleri mevcuttur. Bunlar içerisinde bugün en güvenli olduğu bilinen ve normal dokuya benzerliğiyle en doğal sonucu veren hyaluronik asit içeren dolgulardır. Dolgu uygulamalarından en çok faydalanılan bölgeler ise dudaklar, elmacık kemiklerinin üzeri, orta yüz bölgesi, göz altı oluğu, yanak-dudak kenarı arasındaki çizgiler, yanaklar, kaşlar ve çenedir . Hyaluronik asit dolgular uygulandığı bölgede 12-18 ay kadar kalarak etkilerini göstermektedir.
Yüzdeki yaşlanma etkileri bir bütün olarak düşünüldüğünde botoks ve dolgu uygulaması birbirini tamamlayıcıdır ve kombine olarak uygulandığında yüzün bütününü gençleştirirken yüzün estetik üniteleri arasında daha doğal ve yumuşak geçişler elde etmeye olanak verir.
- Göz kapağı düşük olanlar bu durumdan oldukça şikayetçi olmaktadırlar. Göz kapağı ile ilgili ne gibi uygulamalar yapmaktasınız? Ameliyatsız göz kapağı uygulaması ile kesin sonuç alınabiliyor mu?
Göz çevresi gençleştirme için çeşitli tedavi yöntemleri vardır. Bunlar, ameliyatsız göz kapağı estetiği, göz mezoterapisi, göz peelingi, göz altı dolgusu, botoks, göz altı yağ butonlarının tedavisidir.
Ameliyatsız göz kapağı estetiği ile cilt yüzeyine etki ederek hızlı bir şekilde yenileme sağlayan başta alt ve üst göz kapağı kırışıklıkları olmak üzere pek çok durumda ameliyata gerek olmadan cildi gençleştirmek mümkün. Uygulamanın yapıldığı bölgede gaz halinde bulunan su buharı ve azot, yüksek enerji ile plazma enerjisine dönüştürülür. Bu enerji ile cilt üzerindeki lezyon buharlaştırılarak problemli dokular yok edilirken, yeni doku oluşum süreci de başlatılır. Bölgesel olarak ciltte sıkılaşma, fazla deriden kurtularak toparlanma meydana gelmektedir. Özellikle cerrahi istemeyen hastalarda kullanılan bir yöntemdir.
Göz Mezoterapi genetik faktörler, stres dolaşım bozukluğu ve gözlenen diğer nedenlerden dolayı göz çevresinde oluşan mor halkalara, göz kapağında oluşan ödeme, çizgi şeklindeki ince kırışıklıklara ve gözaltı torbalarına yönelik uygulanan bir yöntemdir.
Cilde nem ve gerginlik veren maddelerin kaybıyla ortaya çıkan sorunlardan biride göz altı morluklarıdır. Estetik kaygı oluşturan bu durum kişinin yorgun, yaşlı ve hasta görünmesine sebebiyet verir. Göz altı dolgusu gözümüzün hemen altındaki morluk ve halkaları gidermek için yapılan bir uygulamadır. Göz altındaki çökmeler, morluklar, kahverengi halkaları yok eden; yorgun, hüzünlü ve yaşlı yüz ifadesinden kurtulmanızı sağlayan göz altı dolgusu, göz etrafına uygulanan hyalüronik asit işlemleride kırışıklıklarınızı giderir.
Ayrıca, göz kapağı ve kaş düşüklüğü çok ilerlemiş kişilere botoks uygulanır. Göz kapağı ve kaşların düşük olması, kişiye hüzünlü ve asık bir ifade verir. Botoks uygulaması sonrası göz kapağı ve kaş mesafesindeki açılma, yüz ifadesini de olumlu anlamda değiştirir. Botoks istemeyen ve göz çevresi ince kırışıklıkları olanlara da gençlik aşısı veya ameliyatsız göz kapağı estetiği uygulamasını yapıyoruz.
- Lazer tedavilerinin medikal estetik alanında oldukça çok kullanıldığını biliyoruz. Siz lazerle ne gibi uygulamalar yapıyorsunuz? Vücutta bulunan tüm lekeler lazer tedavisi ile geçmekte midir?
Lazeri kliniğimizde farklı tedavilerde kullanıyoruz. Lazer Epilasyon, Lazerle Cilt Yenileme, Dövme Silme, Lazerle Kılcal Damar Tedavisi, Lazerle Topuk Çatlağı Tedavisi, Lazerle Leke Tedavisi gibi gibi. Tüm tedavileri kişiye özel uyguluyoruz. Tedaviye başlamadan önce hastalarımı mutlaka muayene ediyorum ve tedavi yöntemini belirliyorum. Hastanın şikayetine göre seans sayılarını belirliyorum.
- Gençlik aşısı nedir? Kimlere gençlik aşısı uygulanmaktadır?
Gençlik Aşısı cilde nem kazandırmak ve elastikiyetini arttırmak amacıyla uygulanan hyalüronik asittir. Cilt altına çok ince iğne ile uygulanan enjeksiyonların etkisi yaklaşık 3 ay sonra göstermeye başlar.
Cildin Yaşlanması
Hyalüronik asit, vücudun en önemli yapı taşlarından biridir ve kan damarlarından, iç organlara, cilt içinden eklemlere kadar hemen hemen her yerde bulunur. Hyalüronik asit bağ dokusunun ana yapı maddesidir. Ciltteki yaşlanma süreci, Hyalüronik asidin 25 – 30’lu yaşlardan itibaren azalması nedeniyle hız kazanır.
Yaşlandıkça cildimiz kolajenini, kolajenin yapı taşı olan hyalüronik asidini ve yağ dokusunu kaybeder. Bu da derinin sarkmasına ve kırışıklık ve derin çizgilerin oluşmasına neden olur. Hyalüronik asit, cildimizin genç kalmasında çok önemli bir rol oynar. Hyalüronik asit cildin nemli kalmasını sağlarken kolajen üretimini tetikleyerek cilt sıkılığını ve canlılığını arttırır. Hyalüronik asit aynı zamanda anti-oksidan etki göstererek cildimizi serbest radikallerin zararlı etkilerine karşı korur. Böylece cildin yaşlanması gecikir.
• Alın/Kaş Ortası
• Gözler ve Ağız Çevresi
• Yüz/Boyun/Dekolte/El üzerleri üzerinde uygulanır.
30-35 yaşlarındaki kişilerde cilt elastikiyeti henüz bozulmadığından özellikle nem kazandırmak ve oluşabilecek kırışıklıkları engellemek amacıyla 15 günde bir 2 seans olarak uygulamak yeterli olur. İyilik durumunu devam ettirmek için 3- 6 ayda bir seanslar tekrarlanır. Daha ileri yaşlarda ise ilk 2 seanstan 30 gün sonra hyalüronik asidin kalıcılığını arttırıp kırışıklıkların azalması için tekrar seansı önerilir. 2. Günden itibaren ciltte belirgin canlılık, parlaklık, kırışıklarda hafifleme ve gerginlik şeklinde görülür. Kişinin bol su içmesi, beslenme ve uyku düzenine dikkat etmesi etkinliği arttırır. Enjeksiyon yerlerinde minimal morluklar oluşabilir. Bunlarda 2-3 gün içinde yok olur. Alerjik reaksiyonlar çok nadiren gözlenebilir.
- Kellik problemlerinde genelde PRP uygulaması yapılıyor. Başka yöntemler var mı? Kesin sonuç almak için en iyi yöntem hangisidir?
Saç dökülmesi, saçın kendini yenilemesi şeklinde de tanımlanabilir. Normal bir saç dökülmesi, günlük olarak 80–100 adet saç teli kaybı şeklindedir. Bu miktarın üzerindeki günlük dökülmeler normal değildir ve tedavi edilmesi gerekir. Uygulanan medikal tedavilere rağmen dökülmenin devam ettiği durumlarda ise tek ve kesin çözüm cerrahi bir yöntem olan saç ekimidir.
Saç Ekimi Nedir?
Ense üzerinde iki kulak arasındaki dökülmemeye kodlanmış bölgeden alınan saç köklerinin dökülmenin olduğu bölgeye uygun tekniklerle nakledilmesi işlemidir. Greftlerin (saç kümesi) hazırlanması, bekletildiği koşullar ve doğru tekniğin uygulanması sonucu direkt etkileyen faktörler olup, yerine getirildiği takdirde sonuç %100 başarılıdır. Operasyon tarihinden 3 ay sonra küçük küçük görünmeye başlayıp, yaklaşık 6 ay içinde normal uzunluğuna erişir. Saç ekimi operasyonu lokal anestezi altında gerçekleştirilip kesinlikle ağrı ya da acı hissedilmeyen bir işlemdir. Saç ekimi yapılacak bölgenin büyüklüğü, cilt ve saç yapısı, uygulanacak tekniğe bağlı olarak değişmekle birlikte, yaklaşık olarak 4–6 saat arası süren bir işlemdir.
Saç Ekimi Hangi Durumlarda Gerekli Olur?
- Kişinin saçları incelmiş ve zayıflamış vitamin, mineral takviyeleri, PRP ve mezoterapi ile kurtarılamayacak durumda ise ekim yapılması gerekebilir.
- Saç kıran ve sakal kıran gibi hastalıklar nedeni ile küçük bölgesel dökülmelerde ilaç ve enjeksiyon tedavileri sonuç vermemiş ise ekim yapılması gerekir.
- Yanmış veya kaza sebebiyle saç veya sakal kaybı yaşanmış bölgelere ekim yapılması gerekir.
- Genetik, hormonal, stres, vb… sebepler nedeniyle gerek bölgesel gerekse tüm alanda saç dökülmesi sebebiyle açılmış alana ekim yapmak gerekir.
- Kişinin sakalının hiç olmadığı veya sakalda seyrek olan bölgelere ekim yapılması gereklidir.
Günümüzde sıklıkla uygulanan 2 yöntem vardır. Bunlar:
Foliküler Ünite Transplantasyonu (FUT) :
Bu yöntemde, ense üzerindeki sağlıklı ve dökülmemiş bölgeden alınan saçlı deri, mikroskop altında doğal yapıları bozulmadan uygun tekniklerle, saç ve saç köklerini barındıracak şekilde 1’li, 2’li, 3’lü ve 4’lü kümelere ayrılarak seyrelmiş ya da tamamen dökülmüş olan bölgeye ekilir.
Ensede saçların alındığı bölge, plastik ve rekonstrüktif cerrahi yöntemlerine uygun olarak dikilir. Bu sayede, arkadaki dikiş izi en aza indirgenmiş olur ve iz ancak saç tamamen kazıtıldığında görülebilir. Dikiş, ameliyatı takip eden 12–15. günde alınır. Hazırlanan saç kümelerinin yerleştirilmesi (ekimi) aşamasında, dizilimi, uygulanacak saç çizgisi, mevcut saçların çıkış yönlerine uygunluğu ancak bu konuda uzun yıllar deneyimli bir uzman tarafından tasarlanabilir. Doğal görünen saç ekimi ile kötü görünümlü saç ekimi arasındaki fark, işlemi yapan uzman ellerin sanatsal becerisiyle ilgilidir.
Foliküler Ünite Ekstraksiyonu (FUE) :
Foliküler ünite ekstraksiyonu (FUE) yöntemi, saç köklerinin özel ince uçlu iğneler ile ense üzerinden ya da vücudun belirli bölgelerinden tek tek alınarak seyrelmiş ya da tamamen dökülmüş olan bölgeye nakledilmesidir. Ense üzerinde dikiş olmadığı için, dikiş izi de söz konusu değildir. Doğru uygulanmış FUT veya FUE yöntemlerinin, sonuçları bakımından birbirinden farkı yoktur. Eğer saç çizgisi doğru hazırlanmış ve yönlendirilmeleri doğru yapılmış ise her iki yöntemin de sonuçları doğal görünmektedir.
Son zamanlarda geliştirilen ve uygulanmaya başlayan yeni bir yöntemle kök hücre tedavisi artık saç dökülmesi olan hastalar içinde bir tedavi yöntemi. Kişilerin kendi dokusundan elde edilen kök hücre enjeksiyonu, saç dökülmesine engel olurken aynı zamanda kellik sorununa da çare oluyor.
Kök hücre tedavisi ile uyuyan saç kökleri uyarılarak saçların sağlıklı bir şekilde büyümesi, güçlenmesi ve dökülmenin durması sağlanabilmektedir. Ayrıca kök hücre tedavisi uygulanan bölgede yeni hücrelerin oluşması ve hasarlı olan hücrelerin tamirini sağlamak mümkündür. Kök hücre tedavisi tek başına uygulanabildiği gibi saç ekimini desteklemek amacı ile ekimi sonrasında da uygulanabilmektedir. Saç ekimi sonrasında uygulanan kök hücre tedavisi mevcut saçların güçlenmesini sağlarken yeni ekim yapılan bölgenin de daha çabuk iyileşmesini sağlar. Kendi dokusundan elde edilen enjeksiyon sonrasında, yeni ekilen saç kökleri daha hızlı büyür, saçlar daha canlı , kalın, dolgun-gür ve daha sağlıklı bir şekilde çıkar.
Otolog Fibroblast Kök Hücre Nasıl Uygulanır?
Saç dökülmesi bay ve bayanlarda genelde alın ve tepe bölgelerde görülmektedir. Ense ve kulak arkası bölgeler saç dökülmelerine karşı dirençli bölgelerdir. Kliniğimizde uyguladığımız otolog fibroblast kök hücre tedavi sistemi ile kulak arkasındaki dökülmelere dirençli olan bölgeden lokal anestezi uygulayarak 3 adet 2,5 mm çapında doku örneği alarak özel bir kök hücre süspansiyonuna dönüştürüp kişiye özel saç dökülme tedavisi hazırlamaktayız. Bu sistem ile hazırlanan kök hücre süspansiyonu hastanın tamamen kendi dokusundan hazırlanmaktadır. Tedavi tek seans olarak uygulanmakla beraber gerekli durumlarda birkaç yıl sonra tekrarlanabilir.
Herkese Uygulanabilinir Mi?
Genelde saç dökülme nedeni bir enfeksiyona bağlı değilse ki bu çok nadir görülen bir durumdur, kadın erkek herkese uygulanabilinir hatta çok sık kozmetik uygulama, boya ya da kuaför işlemlerine maruz kalan saçlara sadece destek amacıyla da uygulanabilir. Çünkü bu uygulamalar saç kökünün dolaşımını bozarak cansızlaşmasına, parlaklığını kaybetmesine yol açar. Özellikle saç ekiminin sonuçları kadınlarda erkeklerinki kadar yüz güldürücü olmaya biliyor, o yüzden kadınlarda çoğu zaman tercih ettiğimiz bir tedavi yöntemidir.
Bu yöntem Saç Ekimine Alternatif Midir?
Tam tersi yardımcı bir yöntemdir alternatif değildir. Özellikle genç yaşta saç kaybı yaşayan erkek hastalar saç ekimi için 25-27 yaşına kadar beklemek durumundadırlar. Bu dönemde kök hücre tedavisi ile dökülmenin yavaşlatılması ve azaltılması çok önemlidir. Ayrıca Saç Ekimi uygulaması sırasında alınan binlerce saç kökünden sadece 3-4 tanesi kullanılarak hazırlanan bu tedavi hem hızlı iyileşme hem de ekilen saçları hızlı ve güçlü çıkması için önemli ölçüde destekler.
- Genital bölge estetiği konusunda danışanlarınıza ne gibi uygulamalar yapıyorsunuz? Bu uygulamaların herhangi bir zararı var mı?
Genital bölge estetiği, her geçen gün dünyada yaygınlaşmakta olup, sosyal hayat, hem kozmetik hem de medikal nedenlerle yapılmaktadır. Kozmetik neden ile yapılan tedaviler kadının kendine olan özgüvenini artırmakta, cinsel hayatındaki sıkıntıları gidermektedir. Medikal nedenler ise kadının hayat kalitesini bozduğu için önerilmektedir. Bu girişimlerin, genellikle dış görünümün onarılması amacı ile yapılsa da, görüntüden ziyade fonksiyonel ve psikolojik mağduriyetin giderilmesi adına da yapıldığını ve günümüzde genital estetik alanına olan ilgi büyük bir artış gösterdi. Özellikle vajinanın elastikiyetini kaybetmesine bağlı olarak, cinsel ilişkiden zevk alamama problemleri de genital estetik ile ortadan kaldırılabiliniyor.
Kadınların genital organını estetik bulmaması, cinsel ilişkiden zevk alamama ve cinsellik hakkındaki dogmatik düşünceleri, psikolojik olarak kişinin cinsel hayatını ve çiftler arası iletişimi de engellediğini, estetik kaygısı yaşayan kadınların da; yanlış anlaşılma, çekingenlik ve utangaçlık gibi duygulara kapıldıklarını belirtti. Bu faktörlerin de cinsel hayatının olumsuz etkilenmesine yol açabildiğini, ayrıca bu duygulara neden olan deformasyon, şekil bozukluğu, cilt rengindeki değişimlerin cinsel hayatı olumsuz yönde etkileyebildiğini ekledi. Vajinanın fiziksel olarak uğradığı bu değişimlerin aslında kişiye yönelik genital estetik işlemleri başlığı altında değerlendirilmeli.
Birçok kadın cinsel hayatını olumsuz etkileyen sorunlar yüzünden giderek cinsellikten uzaklaşmakta olduğunu ve kendine olan güvenini kaybedip karşı cinsle ilişkilerini çıkmaza sokuyor. Yapılan araştırmalara göre boşanma sayılarındaki artışta bu sebeplerin de oldukça etkin.
Genital Estetik Hangi Durumlarda Uygulanmaktadır?
- Kadınların çok sayıda doğum yapmış olmasından dolayı vajinanın yapısal olarak elastikiyetini kaybetmesi sonucunda genital estetik uygulanmaktadır.
- Doğumsal olarak vajina yapısındaki fiziksel anormallikler genital estetik ile restore edilmektedir.
- Vulvadaki yapısal deformasyonlar özellikle dış dudakların büyük olması veya hacmini kaybetmesi halinde tedaviler uygulanmaktadır.
- Zorlu doğumlarda vajinanın uğradığı deformasyon ya da vajinaya yapılan kesi nedeni ile cinsel ilişki bozukluklarının giderilmesi amacı ile vajina estetiği uygulanabilmektedir.
- Ameliyat endikasyonu olmayan idrar kaçırma durumlarında
- Genital bölgede ağda, yaş, hormonal, gebelik gibi nedenler ile renkte koyulaşma da uygulanır.
- Nem kaybında uygulanır
- Genital bölgede renk koyulaşmasında, renk açmak amacıyla yapılır.
- Dış genital bölgesinde cilt kalitesinde azalma ve kırışıklarda artmada uygulanır
Vajinal Sıkılaşma
Lazer ile vajinal daraltma işleminin süresi yaklaşık olarak 20 – 30 dakika sürmektedir. Uygulamanın etkileri bir gün içinde görülüyor ve kanal daraltılmış oluyor. İşlemin oluşturduğu doku reaksiyonlarının normalleşmesi 1 – 2 hafta olup işleme bağlı etkilerin tamamen fark edilmesi ise ortalama 1 – 2 aydır. İşlem sırasında hasta acı hissetmediği için anestezi uygulamasına gerek yoktur. Hastanın normal cinsel hayatına dönmesi ortalama olarak 2 haftanın sonunda gerçekleşebilir. Uygulamanın riski nadiren görülen hafif kızarıklık, şişlik gibi etkiler genellikle herhangi bir ilaç kullanmaya gerek kalmadan kendiliğinden 1 – 2 gün içerisinde kaybolmaktadır. İşleme bağlı gelişen kızarıklık ve ödem 1 günlük istirahatle normalleşir. Lazer ile vajinal daraltma işlem izsiz bir işlemdir.
Kuruluk Tedavisi
Bu uygulama vajinal dokuyu gençleştirerek, yenileyerek ve kayganlığı sağlayarak, vajinal kuruluk ve tekrarlayan enfeksiyonlardan mustarip olan kadınların bu sorunlarının üstesinden gelmelerine yardımcı olur. Tedavi vajinal bölgenin bağışıklık sistemini güçlendirir, enfeksiyonlara karşı daha dirençli hale getirir ve vajinanın normal değerlerde PH seviyesini doğal olarak muhafaza etmesine imkan sağlar. Çok kısa sürede uygulandığından ve yan etkileri minimum olduğundan uygulama sonrası istirahat gerekmez.
Renk Açma
Kadın dış genital bölgesinin rengi zamanla gebelik, doğum kontrol hapı kullanımı, kistik hastalıklar, hormonal düzensizlikler gibi kadınlık hormonu olan östrojen miktarındaki artışlar ve bazı cilt hastalıkları sonrasında koyulaşabilir. Özellikle doğum sonrasında ve koyu ten rengine sahip olan hastalarda bu koyulaşma daha belirgin olabilmektedir. Hiçbir sebep olmasa dahi genetik yatkınlık ve genital bölgeye uygulanan epilasyonlar sonrasında da koyulaşma ortaya çıkabilir. Depilasyon yöntemlerinin de bir kısmı ciltteki ‘melanin’ pigmentininin üretimini artırmak suretiyle genital bölgenin rengini koyulaştırabilir. İstenmeyen renk değişimi, fiziksel olarak herhangi bir sorun ortaya çıkarmaz ancak eski hallerine dönmek ve genital bölge estetik görüntüsünü sağlamak isteyenler için lazer ile yüz güldürücü sonuçlar almak mümkündür. Lazer ile soyma işlemi yapılarak genital bölgede rengin açılması sağlanabilir. Kullanılan lazer ışığı sayesinde cildin dermis tabakasında yer alan ve rengin koyulaşmasına neden olan melanin pigmentini üreten ‘melanosit’ hücreleri inaktive edilmektedir. Lazer ile yapılan yüzeysel bir soyma işlemi ile genital bölgenin rengi 2-3 ton kadar açılabilmektedir.
G Noktası Dolgu Uygulaması
Vajinanın ön duvarında yer alan ve kadın orgazmına katkı sağladığı belirlenen özel bölge G noktasıdır. Bu bölgenin uyarılması ile duvarda bir kalınlaşma/kabarıklaşma olur, buda cinsel uyarıyı olumlu yönde etkiler. G noktasının büyütülmesiyle, cinsel ilişki sırasında bu bölge daha fazla uyarılır ve cinsel haz artar. Medikal estetik uygulamalarında dolgu olarak kullanılan “Hyaluronik Asit” gibi ürünler , G noktasını büyütmek amacıyla da kullanılır. Kadın orgazmında gerek klitoral (klitoris) gerekse vajinal uyarının önemli rol oynar. Vajinal orgazmın oluşumunda, G noktasının katkısını ortaya çıkarmak ve/veya artırmak için bu bölgeye büyütme işlemi yapılır. Bu maddeler zaman içinde kendiliğinden kaybolur. Hyaluronik asitli dolgularda bu süre 4-10 ay arasında değişir. Ayrıca dış dudaklara hacim kayıplarında da dolgu işlemi yapılabilinir. Bunun yanında cilt kalitesini bu bölgede arttırmak , nem artışı sağlamak ve ince kırışıklıklarda düzelme sağlamak amacı ile o bölgeye mezoterapiler yada vitamin enjeksiyonları da uygulanabilinir.
- Dondurucu işlemler ile nasıl zayıflıyoruz?
Soğuk Lipoliz
Vücut şekillendirmede kullanılan soğuk lipoliz yöntemi, invaziv (iğneli) olmayan en yeni yöntemlerdendir. Uygulanan bölgedeki tüm yağ hücreleri belli derecedeki soğuğa aynı tepkiyi vererek kristalize olurlar. Böylece uygulama yapılan bölgedeki tüm yağ hücreleri yok olacağı için vücut görünümünde düzenli ve orantılı bir incelme görülür. Bu sayede vücudun belli bölgelerinde çökmeler olmaz.
Buz Şoklu Lipoliz (PROSHCOK-ICE)
Bölgesel yağlanma cilt deformesine yol açarken bölgesel anlamda şekil bozukluğu da yaratır. Buz şoklu lipoliz in en büyük avantajı, bir taraftan bölgesel yağ fazlasının olduğu kısımları vakum artı soğuk etkisi ile tarayıp o bölgede bir yağ yakımı meydana getirirken peşi sıra şok dalgaları ile bölgenin toparlanmasını ve parçalanan yağın o dokudan uzaklaşmasını sağlar.
- Yurt içinde ve yurt dışında medikal estetik alanında birçok eğitimlere ve programlara katılmaktasınız. Sizce on yıl sonra medikal estetik alanında ne gibi gelişmeler olacaktır?
Hepimiz genç, güzel ve yakışıklı görünmeyi arzu ediyoruz. Yaşının en güzeli olmayı kim istemez ki… Bakımlı ve genç görünmek, zamanında önlem alarak yaşlanmayı geciktirmek günümüzde kadın erkek herkesi peşinden koşturan bir trend haline geldi. Bu konudaki bilinç de arttı, insanlar doktora gittiklerinde ne istediklerini biliyorlar. Hızını bu trendden alan estetik ve dermakozmetik sektörü, tıbbın imkanlarının her geçen gün artmasıyla büyümesini sürdürecek. Dünyada estetik pazarının ürün bazında 2022’de 10 milyar Euro’yu aşması bekleniyor. Cerrahi ve cerrahi olmayan operasyonlar ise her yıl yaklaşık yüzde 10 artıyor. 2016’da dünyada 2,6 milyon operasyon gerçekleştirildi. 2022’de tüm operasyon sayısının 4,5 milyona ulaşacağını tahmin ediyoruz. Türkiye, 2016’da dünya pazarının yüzde 3,3’ünü elde etti. Yurtiçi pazardaki dinamizmi ve estetik turizmindeki artışı göz önüne aldığımızda beş yıl içinde pazar payımızın yüzde 4 civarında olmasını bekleyebiliriz.
- İzninizle tek kelimeden oluşan tek kelimelik cevaplı sorular sormak istiyorum.
Dolgu: Yüz Şekillendirme
Buz Şoklu Lipoliz: Lokal Yağlanma
Kök Hücre Tedavisi: Yüz Genliği
Medikal Estetik Hekimi Dr. Yasemin Savaş İletişim Bilgileri: