Merhaba Tuba Hanım, öncelikle Kadinja.com olarak röportaj teklifimizi kabul ettiğiniz için teşekkür ederiz.
- Kısaca sizi tanıyabilir miyiz?
Merhaba, ben Uzman Klinik Psikolog Tuba Dadaşoğlu. Çocuk, ergen ve yetişkinler ile ilgilenmekteyim. Kendi ofisimde danışanlarıma hizmet veriyorum. Amacım ve hayalim birçok kişiye ulaşabilmek ve hayatlarında minicik de olsa bir iz bırakabilmek. Her hafta bir video çekiyorum ve Youtube’da yayınlıyorum. Genelde hepimizin sık yaşadığı sorunları tercih ediyorum. Hikayelerimiz farklı olsa da acılarımız ortak, bunu biliyorum. Instagram’dan yazılarım ile birçok yüreğe dokunup hayatlarında küçük ama anlamlı değişiklikler yapmayı hedefliyorum. Psikolog olarak, bir birey olarak ve en önemlisi bir arkadaş olarak içimden geçenleri, danışanlarımın hayatlarında yaşadıklarını ve bizlere yaşatılanları kısa kısa kaleme alıyorum. Amacım; kalplerimize bir nebze su serpebilmek ve birlikte bir şeyleri paylaşıyor olabilmek. Bunu başarabilirsem ne mutlu bana! Mesleğimi; adaletli, doğru, gerçekçi ve önemlisi temiz bir şekilde yapıyor olmak ve bunun için çabalıyor olmak bana onur veriyor. Hayatlarına dokunduğum, hayatıma dokunan herkese sonsuz teşekkür ediyorum. Temennim hepimiz için. Hayatımızda olan ya da olmayan insanların, hayallerimizi engelleyemediği bir yaşam diliyorum.
- Klinik psikolog olabilmek için hangi eğitimleri almak gerekir? Klinik psikologlar hangi alanlarda çalışır?
Klinik Psikolog olabilmek için sırasıyla lisans mezunu olup, bu lisansın üzerine bir Klinik psikoloji programında yüksek lisans yapmak gerekiyor. Öncelikle klinik psikoloji, psikoloji dalının bir alt dalıdır. Psikoloji biliminde spor psikolojisinden tutunda trafik psikolojine kadar geniş bir yelpaze mevcuttur. Klinik psikoloji ise; psikolojik problemler yaşayan kişilere yönelik çalışmalar yapabileceği her alanda çalışabilmektedir.
- Ergenler ile çalışmaktasınız. Ergenlik döneminde kritik yaş olarak adlandırabileceğiniz bir yaş evresi var mıdır?
Ergenlik dönemi başlı başına önemli bir evredir aslında. Yani 12-18 yaş aralığını kastediyorum. Bu dönem; bedensel değişikliğin yaşandığı bir dönemdir. Bu dönem hem ergenlik dönemindeki gençlerin hem de ebeveynlerin zorlandığı dönemlerden biridir. Fakat en çok gençler için çalkantılı bir evredir.
- Genellikle aileler “Biz de genç olduk. Biz böyle miydik?” diyerek kendi gençlik dönemleri ile şimdiki zamanda yaşayan gençlerin ergenlik dönemlerini kıyaslamaya çalışıyorlar. Bu doğru bir davranış mıdır? Bunun ne gibi yanlışları olabilir?
Evet bende ergen danışanlarımın ebeveynlerinden ve kendi yakın çevremdeki insanlardan bu tarz cümleler duyuyorum. Açıkçası hiç doğru bir cümle değil. Büyüklerimizin farkında olmadan dikkatlerinden kaçırdığı çok önemli bir nokta var. Onların yaşadığı dönem ile bizlerin yaşadığı dönem asla bir ve aynı değil. Şartlar aynı değil, hayatlar aynı değil. Biz eğer büyüklerimize, ergenlik dönemindeki gençler ile gerçek empati kurmayı öğretirsek, inanın o zaman daha sağlıklı iletişim kurabileceğiz.
- Ergenlik döneminde olan bir gencin ailesi ne gibi davranışlar sergilemelidir? Ailelere neler tavsiye edersiniz?
Ergen bir çocuğa sahip olan ebeveynlerin yapması gereken en en en önemli nokta: “Anlayış”. Ne demek istiyorum? Ergenler bu evrede kimsenin onları anlamadığını ve anlamayacağını düşünür. Hem de yoğun bir şekilde. Bu yüzden de çevresindeki herkese öfkeli ve sabırsız bir tutum sergiler. Aileler ise bu süreçte çocuklarının yanında olduğunu göstermeye çalışırken yanlış hamleler ile kendilerini olumsuz bir şekilde ifade eder. Benim ailelerden tek istediğim gerçek anlamda çocuklarını dinlemeleri, anlamaya çalışmaları ve onlara saygı göstermeleri.
- Ailelere çocuk ve ergen psikolojisini anlayabilmeleri amacıyla eğitimler veriyorsunuz. Bu eğitimleri nasıl gerçekleştiriyorsunuz?
Birçok konuda insanlara eğitimler vermekteyim. Fakat inanın ergenler benim daha hassas olduğum bir konu. Çünkü bugünün gençleri, bizlerin yarınları olacak. Sağlıklı bir toplum olmasını istiyorsak, sağlıklı ve bilinçli bireyler yetiştirmeliyiz. Bu eğitimleri genelde anne ve babalara yönelik yapıyorum, ebeveynlerin doğru bildiği fakat yanlış yaptığı davranışlar üzerinde durarak bilgilendiriyorum.
- Aileler bu eğitimler sonucunda size nasıl dönütlerde bulunuyorlar?
Her eğitim sonunda çok güzel ve olumlu sonuçlar alıyorum, bu beni daha huzurlu ve mutlu hale getiriyor. İnsanlar gerçekten bir şeyleri fark ediyor, öğrenmek istiyor ve bunu uygulamak istiyor. Bunları görmek beni daha da umutlandırıyor. Umarım ailelerin bu öğrenme ve çabalama istekleri hiç bitmez. J
- Danışanlarınız size başvurdukları zaman kendilerini tüm gerçekleri ile anlatabiliyorlar mı?
Bir çırpıda anlatabilen olduğu kadar zorlanan danışanlarımda var. Fakat zorlanan kısım çok azınlıkta olan bir kısım. Ta ki 2. seansa kadar J Tabii ben bu durumun aslında psikoloğun tutumu ile ilintili olduğunu düşünüyorum. Çünkü psikolog ne kadar gerçekçi, içten ve samimi bir tutum sergilerse inanın karşı tarafta bir o kadar rahat ve kendisini olduğu gibi ifade edebilecek pozisyona gelebiliyor.
- Yetişkinlerin sorunlarını anlamaya ve çözmeye yönelik olarak nasıl bir yol izliyorsunuz?
Açıkçası bu soruya tek bir yanıt ile cevap vermek mümkün değil. Çünkü birbirinden farklı birçok kişiyle seans oluşturuyorum Buradaki deneyim ve tecrübelerime dayanarak söyleyebileceğim en önemli şey; akışta olmak. Bizler birçok eğitim alıyoruz, terapiler ile ilgili. Ve birçok ekol var. Her ekolu tek tek uygulamak değil de kişiye göre değişkenlik gösterecek şekilde uyguluyorum. Ama benim için öncelikli gelen en önemli iki ana unsur var. Bir güven bir de samimiyet.. Çünkü bir insan; güvenmediği ve samimiyetine inanmadığı hiçbir ortam ve insan ile aynı ortamı solumak istemez.
- Çift terapilerinde genellikle ne gibi sorunlar karşınıza çıkıyor? Ülkemizde aile yapısı açısından düşünürsek genç çiftler mi yoksa daha uzun soluklu evliliği olan çiftler mi size başvuruyor?
Çift terapilerinde en çok karşılaştığım nokta “anlaşamamak”. Her insan sevdiği değer verdiği kişi tarafından anlaşılmak ister. Bizler anlaşıldıkça daha çok severiz ve daha sağlıklı iletişim kurmaya gayret ederiz. Fakat bizim kültürümüzde karşı tarafı anlıyor olmak, karşı tarafla aynı fikirde olmak gibi algılanıyor. Bu yüzden de evliliklerde çok ciddi kırılmalar yaşanıyor. Şuan yaşadığımız hayat gerçekten zor ve her türlü ilişkiyi yürütmesi güç bir dönem. Eskiden belki uzun soluklu ilişkiler, sağlıklı ilişki diye adlandırılıyordu. Fakat günümüzde böyle bir şey söz konusu bile değil. Yeni evlenen çiftler ile uzun soluklu birlikteliği olan çiftlerin bana başvurma oranı berabere gibi.
- Günümüz evlilikler çok kısa sürebilmektedir. Çiftler hemen boşanmaya yönelmektedirler. Niçin evlilikler artık bu kadar kısa sürmektedir? Nerelerde hatalar yapılıyor?
Çok güzel bir noktaya değindiniz. Evlilikler artık çok kısa sürüyor. Kimsenin kimseye tahammülü yok. Herkes pimi çekilmiş bir bomba gibi dolaşıyor ortalıkta. Ve ne enteresandır ki herkes anlaşılmayı bekliyor fakat kimse bunun için adım atmıyor. Evliliklerde yapılan en çok hata, birbirimize karşı olan minnet duygumuzun olmamasından kaynaklanıyor. Bir gün gerçekten anlamak ve anlaşılmak için ortak paydada bulunursak bu hataları minimalize etmiş olacağız.
- Çiftlerin birbirlerini anlamaya yönelik yapması gerekenler sizce nelerdir?
Her şeyin başı “doğru” iletişim. Çiftler karşılıklı olarak doğru iletişim kurmayı öğrenirse inanın ortada hiçbir sorun kalmayacak. Cevap basit fakat gerçekleştirmesi zor ve sabır gerektiren bir süreç.
- İzin verirseniz birkaç kelimeden oluşan tek cevaplı sorular sormak istiyorum.
Psikoloji: Gelişmek, değişmek, düşmek, kalkmak..
Ergenlik: Değişim ve dönüşüm..
Aile: Yaşam kaynağı
Terapi: Uykudan uyanıp hayata karışmak.
Uzman Klinik Psikolog Tuba Dadaşoğlu İletişim Bilgileri: