Kendi ile konuşan insana “Delirdin mi?” derler. Halbuki bilmiyorlardır ki kendi ile sohbet eden, kendine açık olan insanın yaşadığı zenginliği… İletişimde alıp-verilen mesajları bir de kendi iç dünyamızda alıp verebilsek… Hani, şu kendiyle alıp veremeyen insanlar vardır ya; işte onlar kendilerine herhangi bir yerden mesajları depoluyorlar, ama kendilerine dahi cevabı ya veremiyorlar ya da açık olamıyorlar. Yoruldukları konu işte tam da burada başlıyor. Kendilerine karşı açık olmadıkları için, etkileşim halinde olduğu insanlar ile gereken açık iletişimi kuramıyorlar. Hep bir engel ve hep bir tıkanık iletişim içerisinde, yanlış anlaşılmalar ve iletişim kazaları başlıyor.

Peki, ne yapmamız gerekiyor?

İletiştiğimiz kişiler ile yaşadığımız iletişim kazalarını en aza indirgemek için bizde uyandırdığı duyguları zamanında paylaşmamız gerekiyor. Tüm samimiyetimiz ve içtenliğimiz ile yaşanılan duygu durumunu karşımızdaki kişi ile paylaşmalı; ardından, karşılıklı bir biçimde diyaloğa girmeli ve nihayetinde, uzlaşma üzerine odaklanmalıyız. Yani bu kazaları engellemenin tek yolu: Konuşabilmektir. Konuşma vasıtası ile ya da onun yüzünden yaşanılmakta olan bunca kazalara rağmen, çözüm reçetesinin tam da konuşabilmek olması, biraz garip değil mi?

Çünkü: Sözel iletişmemiz esnasında, cümlelerimize, beden dilimizin %30; ses tonumuzun ise %10’luk oranlar ile eşlik etmekte olduğu, ilgili sosyal bilimler araştırmacılarınca etüde edilmiş ve yayınlanmış durumdadır. Yani, sözel iletişmemiz esnasında phrasel dediğimiz (İngilizce olarak Kelime Seçerek Anlatmak manasını taşımaktadır.) yani özel olarak kullanmayı seçtiğimiz kelimelerin kendi önemi ve nüansı konusunda gösterdiğimiz hassasiyetimiz, iletişimimizin sağlığına dolaysız bir biçimde yansımaktadır.

Kısacası, Kanadalı ünlü iletişim uzmanı Herbert Marshall McLuhan’ın da teorize ettiği biçimiyle: Medium is message. Mesajlarımızı dalgalandırma filtremizin yansıdığı sonuç: Davet ettiğimiz iletişimin sonucunda gelinen noktadaki durumdur.

Bu kısa paylaşımım esnasında, yeniden bir doktora tezi yapamayacağım; yaptıramayacağım ya da tezimi sunamayacağım için,  iletişimin sağlığı konusunun tüm bilimsel argümanlarını spesifik olarak incelemem mümkün değildir. Dolayısı ile, sizlerle paylaşmakta olduğum bu kısa yazım içerisinde iletişimin sağlığına dair indirgenmiş verileri, tabir-i caiz ise püf noktalarını paylaşıyor olacağım.

Sen Dili – Ben Dili

Kabuledilmezlik alanında yer alan bir sorun karşısında, duygularımızı açıklamadan oluşturacağımız tümceler “Sen” ikinci kişinin adılıyla biçimlenen tümceler olacaktır.

Örneklersek;

Bir öğretmen ve öğrencisi üzerinden gidelim.

Bir öğretmen öğrencisine: Terbiyesizlik ediyorsun. (Sen)

Duygularımızı dile getirerek oluşturacağımız tümceler ise birinci kişi adılı, “Ben”li, tümceler olacaktır.

Örneğin;

Dikkatim dağıldı, rahatsız oldum. (Ben)

Senli tümcelerde sorun, öğretmenin engelleme duygusunun sorumluluğunu almayıp, öğrenciyi suçlaması ve yargılamasıdır.

Bu tür tümceler kullanıldığında karşı tarafa genellikle olumsuz, savunmacı bir tutum oluşur. Yargılayıcı, denetleyici, üstünlük bildiren bu tutum karşısında gelinen sonuçta da öğrenci iç dünyasını kapatır.

Sen Dili

  • Suçlayıcıdır.
  • Davranıştan çok kişiliğe yöneliktir.
  • Kişiye anlaşılmadığını hissettirir.
  • Yeniden konuşma isteğini engelleyicidir.
  • Neye kızıldığının anlaşılmamasına neden olur.
  • Kişiyi incitir, kırar.
  • Kişinin direnmesine, savunucu iletişime neden olur.
  • Savunucu iletişim ise iletişimin içerik düzeyinden ilişki düzeyine geçmesine, ilişkinin bir savaş, bir kazanma sorununa dönüşmesine neden olacağı için iletişimin asıl amacına ulaşmasını engelleyecektir.

Biraz daha örnek cümlelerle devam edelim;

  • Yeterince açık konuşmuyorsun.
  • Derse hep geç geliyorsun.
  • Çok fazla gürültü yapıyorsun.
  • Dikkatini derse vermiyorsun.
  • Arkadaşlarına haksızlık ediyorsun gibi sen dillerine örnekler verebiliriz.

sen dili

Ben Dili

Ben Dili ise, özellikle olumsuz duyguların yaşandığı durumlarda, sorun karşısında duygularımızı dile getiren iletilerdir.

Etkili olabilmesi için sırayla:

  • Olumsuz duyguların yaşandığı kişiye davranış veya durum tanıtılmalı.

Örneğin: ‘Ben ders anlatırken sözüm kesilince…’

Bu tür tümceler bizi kaygılandıran durumları içerir.

  • Birinci bölümde tanımı yapılan davranışın öğretmen üzerindeki somut etkisi belirtilmeli.

‘Ben ders anlatırken sözüm kesilince tekrarlamak zorunda kalıyorum…’

İnsanların davranışını değiştirmesi amacıyla, davranışının somut etkileri olduğuna inandırılmasını sağlar.

  • Duygular dile getirilmelidir.

‘Ben ders anlatırken sözüm kesilince tekrarlamak zorunda kalıyorum. Bu da benim canımı sıkıyor.’

Ben Dili:

  • Savunmaya itmez.
  • Suçluluk hissettirmez.
  • Duygunun nedeni anlaşıldığı için iletişim sağlıklı olur.
  • Ben iletisini alan kişi, başkalarını düşünmeyi de öğrenir.
  • Yakınlaşmayı sağlar.
  • Anlaşılmazlıkları azaltır.
  • Konuşan kişiyi rahatlatır.

Bir başka örnek,

Yüksek sesle konuştuğunuz zaman (davranışın yargılamadan tanımlaması) dikkatim dağılıyor. (davranışın somut etkisi) Böyle olunca da gerginleşiyorum.(duygunun ifadesi)

“Kaybeden yok” yöntemi bir süreçtir. Taraflar olumlu sonuca ulaşıncaya kadar pek çok iletişim içine girerler. Çatışmalarda her iki taraf soruna çözüm getirebilmek için baş başa verip çeşitli çözümler üretir ve içlerinden her iki tarafın gereksinimine yanıt verecek biri seçilir.

Toparlayacak olursak, öncelikle kendimize açık olmayı unutmadan etkileşim içerisinde olduğumuz kişiler ile de açık olmalıyız. Açık olmayı da söyleyeceğimiz cümleyi pat diye söylemek olmadığını bilmeli, takdir duygularımızı, memnuniyetimizi ve teşekkürlerimiz gibi olumlu paylaşımlarımızı da tüm boyutları ile aktarabilmeyi göz ardı etmemeliyiz. Konuşurken Sen Dili’nin yerini Ben Dili aldıkça iletişim kazalarını önlemiş olabilme ihtimalimiz oldukça yüksektir.

Alıcıya mesajlarımızı iletirken bu mesajların gidiş gelişleri ile varmak istediğimiz iyi bir iletişim içinde miyiz, değil miyiz? Diye öncelikle kendimiz ile mukayesesini konuşabilir ve aktarmak istediğimiz mesajlara ve duygulara uygun sözcükler, ses tonu ve beden dilimizi kullanmaya dikkat etmeliyiz.

Bir sonra ki yazıda “Beden Dili nedir? Vücut Dili ile Etkili İletişim” konulu yazıda görüşmek üzere.

Sevdiklerinizle huzurlu ve sağlıklı günler dilerim.