Bir rüzgar olsam dedim bugün…
Tıpkı bir yabancı gibi bambaşka yerlerde, bambaşka gönüllerde, bambaşka dillerde…
Esmeyi öğretseler dedim bugün…
Öyle bir eseyim ki; esip geçeyim dedim bugün…
Çok yorulmuş gibi esip geçeyim…
Anlat deseler dilimin çözüldüğü bir gün olsun dedim bugün…
Ne anlatsam, nereden başlasam?
Sondan başa mı, baştan sona mı?
Tüm hikayeni anlat desem sen nereden başlardın?
Tıpkı bir rüzgar gibi değil miyiz? Kimi zaman bir fırtına gibi esip geçiyor, kimi zaman ise kavrulmuş yürekleri usulca serinletip geçiyoruz. Bazen de nereye gideceğini bilmeden öylesine, deli gibi savuruyoruz.
Tıpkı bir rüzgar gibi sesimiz bazen çok sert, bazen ise pencereden usulca içeri girip sevmeyi anlatacak kadar narin…
Ben rüzgar olup essem dedim.. Ama usulca, denizleri çoşturmayan, kulaklarda güzel bir tını bırakan, huzur veren, sevmeyi anlatan bir rüzgar…
Ben rüzgar olup essem dedim… Yıkıp geçmeyen, esip iz bırakan bir rüzgar…
Bırak sen de bir rüzgar misali kendini. Belki savrulursun ama kendini bulma yolunda özgürce esmene izin vermezsen bilemezsin nereye ve nasıl gideceğini…
Haydi sen de bugün rüzgar ol, es benimle… Öyle işte…