Ruh eşi; Yunan mitolojisinden günümüze uzanan bir kavram, antik dönemlerden gelen bir inanış veya aşkın eş anlamı olarak anılmaktadır. Diğer bir ifadeyle Yunan mitolojisinde tanrıların kralı, göklerin hakimi Zeus’un bir laneti.

Zeus insanları eskiden dört kollu, dört bacaklı, bir kafada iki ayrı yüz ve sırtları birbirlerine yapışmış biçimde çift olarak yaratırmış. Bu insanlar mutlu bir şekilde yaşarken tanrıları Zeus’a şükretmeyi unutmuşlar. Bu duruma sinirlenen Zeus krallığına yakışır bir ceza ile insanların ruhlarını ikiye bölmüş. Her insandan iki tane varmış, birbirinin eşi olmayan ama birbirinin eşi olan parçalar her tarafa dağılmış. Zeus, tüm insanları parçalarından ayrı yaşamakla lanetlemiş ve yaşamları boyunca ruh eşlerini aramakla cezalandırmış. Zeus’un laneti dünyanın bir ucundaki ruh eşini bulma ihtimaliyle, insanları bir arada tutarak bir düzen sağlamış.

Ruh eşi diye adlandırdığımız şey bir nevi kendimizde olmayan özellikleri ve eksiklerimizi karşı tarafta bulduğumuz bağdır. Bunu bir yap-bozun iki parçası olarak düşünebiliriz. Örneğin siz duygularınızı ifade edemeyen biriyken partnerinizin duygularını rahatlıkla dile getirmesi ya da başarısız olduğunuz ve kendinize güven duymadığınız bir konuda partnerinizin yetenekli oluşu ve size güven vererek sizi de bu yönde teşvik etmesi gibi. Burada önemli olan hangi açıdan baktığınız. Günümüzde bir tarafta kendini ruh eşini bulmaya adamış mükemmelleştiren ve kusursuz ilişkiyi arayan bir kesim diğer tarafta her türlü olumsuzluk, kötü giden bir ilişki/evlilik belki psikolojik veya fiziksel şiddete karşı “o benim ruh eşim” diyen bir kesim var. Ruh eşi; sağlıksız bir ilişkiyi sürdürmek veya kafanızda idealleştirdiğiniz mükemmel aşkı bulmanız için ortaya sunduğunuz bir kavram değil ne yazık ki.

Kimse size mükemmel bir aşk ve kusursuz bir ruh eşi vaat edemez çünkü insan iletişim halinde olan bir canlıdır. İletişimin olduğu her yerde çatışma kaçınılmazdır. Çatışmalar bir noktada o ilişkinin devam etmesini isteyen iki kişinin olduğunu gösterir, ortada bulunan sorunu çözmek isteyen ve bunun için tartışan iki kişi. Yeri gelir çatışmalar çözümsüzdür bu noktada değiştiremeyeceğiniz bir durum varsa partnerinizle ilgili bunu kabul etmek gerekebilir. Aynı zamanda konu aşk olduğunda çatışmalar kişiye içinden çıkılmaz bir mutsuzluk ve savaş ortamı da sağlamaz bu sebeple ruh eşim diye değişimden kaçtığınız bir bahane üretmemelisiniz kendinize. Hayatımızın her alanında önemli olan “dengedir.”

Durumu çok güzel özetlemiş ve toparlamış Elizabeth Gilbert “İnsanlar ruh eşinin mükemmel uyum olduğunu düşünür ve hemen hemen herkes onu bulmak ister. Fakat, gerçek ruh eşi; seni hayattan geri koyan şeyleri gösteren bir ayna, seni hayatını değiştirebileceğine dair farkındalığa kavuşturan kişidir. Gerçek ruh eşi muhtemelen hayatın boyunca tanıyıp tanıyabileceğin en önemli kişidir. Tüm duvarlarını yıkar ve seni hayatın içinde uyanık tutar. Ruh eşinin amacı; seni bir güzel sarsmak, egonu biraz yıkmak, sana engellerini ve bağımlılıklarını göstermektir. İçeri yepyeni bir ışık sızabilsin diye kalbini biraz olsun kırmaktır. Sana, hayatına dair kontrolünü öyle kaybettirir ki değişimin kaçınılmazdır.”

Sizin içi aşk eğer ruh eşinizi bulmaksa, ruh eşinizi bulduğunuzu düşündüğünüzde kendinize şunları sorun “Bu kişi bana ne kattı? Nelerle yüzleştirdi? Onunla tanıştığımızda nasıl bir noktadaydım şimdi nasıl bir noktaya geldim?” Ruh eşi size hayatı katlanılmaz kılan değil, kusursuz olan değil, hatasız olan değil; ruh eşi sizi hayatta canlı tutan ve ilk kez nefes alıyormuşsunuz gibi hiç yaşamadığınız bir gerçeklik yaşatan kişidir.