Merhaba Yaren Hanım, Kadinja.com olarak röportaj teklifimizi kabul ettiğiniz için çok teşekkür ederiz.
- İlk başta sizi tanımak istiyoruz. Yaren Karaca kimdir?
Merhaba, öncelikle başarılı çalışmalarınızdan dolayı sizi kutlarım. Röportajlarınızı dikkatle takip etmekteyim. Ben psikolog Yaren KARACA. Psikoloji lisans eğitimini tamamladım, uzmanlık eğitimim devam etmektedir. Lisans eğitimim devam ederken birçok alansal çalışmanın yanında Çapa Tıp Fakültesi’nde 2,5 yıl asistanlık yaptım. Dönüm noktalarımdan biri oldu diyebilirim. Daha sonra bir vakıf üniversitesine bağlı bulunan Türkiye’deki tüm kolejlerin Türkiye rehberlik ve psikoloji yapılanmasını oluşturma ve yürütme aşamalarının yönetiminde koordinatör vasfında bulundum. Hâlen eğitim koordinatörü olarak çalışmaktayım.
Bilişsel Davranışçı Terapi, Şema Terapi ve Cinsel Terapi çerçevesinde; çocuk, ergen ve yetişkinlerle; üniversite kariyer planlaması, meslekler, stres, kaygı bozuklukları, davranış ve kişilik bozuklukları, depresyon, panik atak, obsesyon, cinsel bozukluklar, öz güven, dikkat eksikliği, fobiler,kariyer planlaması ve ilişkiler üzerinde yoğun çalışmaktayım.
- Psikolog olmaya ne zaman ve nasıl karar verdiniz?
Meslek lisesinden psikoloji bölümüne uzanan bir serüven aslında benimkisi. Meslek lisesinde okurken, kurumsal bir yerde staj gerçekleştirdim. Bu süreçte kurumun endüstri psikoloğu ile tanışma fırsatı buldum. Çalışmalarını takip ederken, 2 klinik psikoloğu da ziyaret etme, gözlemleme fırsatı yakaladım. Problem çözme, yardım etme hususunda arkadaşlarım hep beni tercih ederdi. Kişilik özellikleri ve başarı ile meslek arasında bir ilişki bulunmaktadır. Ben hep buna inandım ve kişiliğim ile mesleğimi çok güzel bağdaştırdım. Çalışıyormuş gibi hissetmiyorum kendimi işimi yaparken, yardım ediyor ve sorunlara profesyonel bir bakış açısı ile çözüm buluyorum bu beni çok mutlu ediyor.
- Hangi alanlarda çalışmalar yapıyorsunuz? Psikolojik destek verirken hangi yöntemlerden yararlanıyorsunuz?
Çalışmalarım çocuk, ergen ve yetişkin gruplarını baz almaktadır. Fakat en sık çalıştığım grup; çocuk ve ergen grubudur. Çocuklarda davranış bozuklukları, kaygı ve panik bozukluğu üzerine danışanlarım daha fazla. Bilişsel davranışçı ekol ve bunun içinde şema terapi ekolünü benimsedim. Fakat her danışana her ekol uyumlu olmuyor. Bu nedenle probleme ve çözümlemelere yönelik hangi metot uygun olacaksa o metodu uygulamaya özen gösteriyorum.
- Çocuklarda görülen davranış bozukluklarına örnek verebilir misiniz? Çocuklarda davranış bozukluğu neden oluşur?
Çocuklarda en sık karşılaşılan davranış bozuklukları; tırnak yeme, yalan söyleme, inat, tikler, alt ıslatma, uyku ve yeme bozuklukları, saldırganlık, saç koparma, çalma ve küfürlü konuşmalardır. Çocuklarla çalıştığımızda davranış bozukluklarının temel sebebi, ebeveyn tutumlarıdır. Aşırı koruyucu, otoriter veya tutarsız ebeveyn davranışlarına karşı çocuklarda tepki ya da dikkat çekme olarak davranış bozuklukları oluşmaktadır. Uzun vadede ise bu davranışlar öz güven eksiklikleri, kaygı bozuklukları olarak karşımıza çıkmaktadır.
- Gençlerde günümüzde sıklıkla rastlanılan sorunlardan biri de kaygı bozukluğu olarak karşımıza çıkıyor. Kaygı bozukluğu nedir? Neden oluşur?
Kaygı bozukluğu tür ve belirtileri; panik ataklar, fobiler, obsesif kompulsif bozukluk olarak karşımıza çıkmaktadır. Gençlerin; yoğun korku, kaygı ve endişe içinde oldukları gözlemlenmektedir. Kalp atışının hızlanması, terleme, baş dönmesi, karın ağrısı gibi semptomlarla kendini göstermektedir. Destek amaçlı başvuran danışanların temel nedeni; üniversite/lise sınavı, akran ilişkileri ve ailesel problemler olarak göze çarpmaktadır. Kaygı bozuklukları tedavi edilmediğinde ise öz güven eksiklikleri, okul problemleri, fiziksel hastalıklar, depresyon, yaşam kalitesinin düşüklüğü ve bireyin yaşamında genel olarak mutsuzluk olarak görülmektedir. Gençlerle çalıştığımızda, günlük yaşamda karşılaştıkları problemler, anne-baba ilişkileri, ikili ilişkiler ve sınav dönemlerinin kaygı bozukluğuna neden olduğu görülmektedir.
- Bu durumda anne ve babalar neler yapmalıdır?
Anne babalara genel olarak tavsiyem; çocuklarını dinlemeleri ve koşulsuz sevmeleridir. Çocuklarını koşulsuz seven anne babalar, onların öz güvenlerine olumlu katkı sağlar ve olumlu kişilik yapılanmalarına da destek olurlar. Alay etmeden, küçümsemeden, kızmadan ve cezalandırmadan çocuklarına destek olan onları dinleyen ve anlamaya çalışan anne-babalar çocukların sınav dönemlerinde dahi yaşayacakları kaygıları minimum seviyeye indirmeye destek olmaktadırlar. Sevmeyi ve sevilmeyi anne-baba tutumlarından rol model alan çocuklar; çevresindeki her şeyi sever. Olumsuz duyguları daha az yaşar ve daha mutlu olur diyebilmekteyiz.
- İzin verirseniz tek kelimeden oluşan tek kelimelik cevaplı sorular sormak istiyorum.
Kaygı: Korku.
Davranış Bozukluğu: Tepki.
Eğitim Koordinatörlüğü: Yönetim
Psikolog Yaren Karaca İletişim Bilgileri: