Pek çok insan ara ara kalbinin sıkıştığından, ölecekmiş gibi olduğundan bahseder, fakat o an bu yaşadığı bu hissiyatın bir panik atak olduğunu bilmez. Panik atak başka bir diğer ismiyle korku nöbeti olarak da adlandırılır. Panik atak; ortada herhangi bir tehlike olmamasına karşın, yine de kişinin kendini çok büyük bir tehlikede varsayarak öleceğini düşünerek, yaşadığı psikolojik süreç ve bu korku beraberinde gerçekleştirdiği davranışlardır. Panik atak genellikle birden bire ortaya çıkar, zaman zaman kendini tekrarlar ve beraberinde kişinin yaşam kalitesini düşürerek mutsuz ve korku dolu bir yaşam sürmesine sebep olan psikolojik bir rahatsızlıktır.
Kişi bu durumlarda kendini sıkıntılı bir süreçte ve korku dolu bir anda hisseder. Bu korku nöbetlerinin süreleri genel hatlarda kişiden kişiye ya da yaşadığı baskıya göre değişebilir. Genellikle 10 dakika üzerinde en şiddetli düzeyine ulaşabilir. Panik atak süreci yine kişiden kişiye bağlı olarak genellikle 2 dk. ile 30 dk. arası değişebilir. Panik atak erkeklere oranla kadınlarda daha fazla olduğu görülür. Panik atağın belirtileri kişiye bağlı olarak değişiklik gösterse de sık olarak görülen belirtileri şu şekilde sıralanabilir:
- Göğüste baskı hissi,
- Göğüste sıkışma,
- Nabzın hızlanması,
- Solunum hızlanması,
- Kalp çarpıntısı,
- Nefes darlığı,
- Boğulma hissi,
- Ağız kuruluğu,
- Terleme,
- Titreme,
- Sıcak basması,
- Uzuvlarda uyuşukluk hissi,
- Karıncalanma,
- Mide bulantısı,
- Kusma,
- Baş dönmesi,
- Baş ağrısı,
- Bayılma hissi,
- Kontrolü kaybetme hissi,
- Kalp krizi geçiriyor hissi,
- Aklı yitirme ya da delirme hissi,
- Ölüm korkusu vb. Şeklinde pek çok belirtiyle sıralanabilir.
Panik atak zaman içerisinde kendiliğinden geçer. Kişinin o an yaşadığı korku, kaygı endişe o anda kalarak kişi stabil hayatına tekrar döner. Bu konuda uzmanlar her insanın hayatında bir kaç kez panik atak geçirebileceğini söylerler. Yine kişiden kişiye değişen bu süreçte yaşanılan bu panik atak süreci kendini devam ettirdiği takdirde kişinin bu sürekli kendini tekrarlayan süreç için hemen bir psikoloğa ve psikiyatriye başvurması önerilir. Çünkü kişi bu durum için bir desteğe ihtiyaç duyabilir, dıştan gelen bir destek kişiye iyi gelebilir.
Toplumda yaklaşık her 100 kişiden 3’ünde var olduğu düşünülen bu rahatsızlık, kişide sempatik sistemin devreye girmesine sebep olur. Devreye giren sempatik sistem kişinin solunumunun hızlanmasına, soluğunun kesiliyor gibi olmasına bunun beraberinde kalbi duracakmış gibi hissetmesine sebep olur. Devreye giren bu sempatik sistem kişide “Kaç ya da savaş” tepkisinin oluşmasını sağlar. Beraberinde kişin vücudunda belli fiziksel değişime sebep olur. Kişiye kalp krizine benzer çok ciddi bir sorunla karşı karşıya kaldığını ve ölmek üzere olduğunu düşündürür. Panik atak genellikle stres seviyesinin yoğun olduğu dönemlerde ortaya çıkar. Mesela; yoğun bir iş hayatı yaşayan bir baba ve yoğun bir ev hayatı yaşayan anne ve ya yoğun ve yorucu bir sınav dönemi geçiren genç gibi…
Bu panik atak durumu yaşanılan yoğunluğun ve stresin aksine bazen ortada herhangi bir problem yokken de oluşabilir. Kişi, panik atak yaşadıktan sonra sakinleşerek tekrar eski hâline dönse de o an yaşadığı tecrübenin oluşturduğu olumsuz etkiyi üzerinden atamaz, kısa süre olarak bu durumun etkisinden çıkamaz.