Türkiye’den çıkmış ve uluslararası literatürün onayladığı bir ebeveynlik felsefemiz olduğunu biliyor muydunuz? Psikoloji biliminin duayenlerinden Edward Deci ve Richard Ryan, araştırmacı yazar Gülüş Türkmen’in ortaya koyduğu “Sürdürülebilir İyi Ebeveynlik” yaklaşımını değerlendirip, Yeni İnsan Yayınevi’nden çıkacak olan kitapta okuyabileceğiniz yazısında “Sürdürülebilir İyi Ebeveynlik bir iletişim başlatıyor ve bu iletişimin doğru yönde ilerlemesini sağlıyor” sözleriyle takdirini dile getiriyor. 7 Aralık’ta Ankara’da, 28 Mart’ta İstanbul’da yapılacak yeni SİE Konuşmalarının öncesinde, projenin isim annesi ile söyleştik.
- Sürdürülebilir İyi Ebeveynlik felsefesi ne anlatıyor?
Ailedeki herkesin elini taşın altına koyacağı ama özerkliğini de koruyacağı bir yaşam tarzının sürdürülebilir olduğunu anlatıyor. Pek çok ailede bütün yük annenin üzerine yıkılıyor. Bu; ne sağlıklı, ne de uzun vadede işlevsel.
- Sürdürülebilir İyi Ebeveynliğin ilkeleri neler?
Çok güzel bir soru. Çünkü “çocuğunuza bağırmayın”, “çocuğunuzu 2 yıl emzirin” gibi eğilip bükülmez ilkelerden bahsetmiyoruz. Çocuklu hayatın hem sağlıklı hem de olabildiğince kolay olmasını sağlayan birkaç evrensel ilke var, ama diğerleri döneme, kültüre ve bireye has ince ayarlar yapılması gereken durumlar.
- Evrensel olan ilkelere örnek verir misiniz?
Tabii. Evrensel olanlar, hem tarih boyunca hem de farklı kültürlerde aynı kalanlardır. Mesela ben, yaptığım araştırmalarda her kültürde bir bebeğin ortalama altı ay emzirildiğini gördüm. Demek ki bebeği altı ay emzirmek sağlıklı, yeterli ve işlevsel. Farklı söylemler günün siyasetine ya da modasına bağlı olarak değişiyor: İşe dönmek için memeden kesmek kadar uzatılmış emzirme yapmak da herkese tavsiye edilmesi gereken uygulamalar değil. Bir başka örnek de, bebek kırk günlük olduğunda kendi yatağında uyumasını sağlamak. Antik Yunanda bile özellikle erkek bebeklerin özerkliğini bir an önce sağlamaya bakmışlar. Bugünkü “birlikte uyuma” yatkınlığı tamamen moda. Aynı şeyi “ödülsüz cezasız eğitim”, “bebek önderliğinde beslenme” gibi yaklaşımlar için de söyleyebiliriz. Bunlar, başka sorunlar doğurabilecek hevesler gibi görünüyor.
- Neden bu kadar çok geçici heves var?
Dikkat ederseniz emzirme, bebek taşıma gibi aslında doğal biçimde yaptığımız eylemler metalaştırılıyor, markalaştırılıyor. Böylece emzirmenin, bebek taşımanın, beslemenin eğitimini vermek, satışını yapmak mümkün oluyor. Bunu yapabilmek için de ikna edici ve farklı bir şey önermek gerek.
- Bunları eleştiriyor musunuz?
Eleştirmekten ziyade durum tespiti yapmaya bakıyorum: Yapılanların doğurduğu sonuçlar nelerdir? Bir sorunla baş etmek için bir çözüm bulunuyor ama bu çözüm herkesin özerkliğini korumuyorsa, bir ihtiyacı karşılarken bir başka ihtiyacı baskılıyorsa, başka sorunlar doğuruyor ya da sürdürülebilir olmuyor.
- Edward Deci ve Richard Ryan psikoloji dünyasında çok iyi bilinen isimler. Onlar “Öz Yönetim Kuramı”nı ortaya koyanlar. Sürdürülebilir İyi Ebeveynliği neden destekliyorlar?
Türkiye özelinde, eksikliğini en çok hissettiğimiz ihtiyaçlardan biri özerklik. Akademik danışmanlarımızdan Dr. Özge Kantaş, New York’ta Ryan ve Deci ile birlikte çalışıyor. Sürdürülebilir İyi Ebeveynliğin Öz-Yönetim Kuramını ne kadar iyi desteklediğini, çalıştığı Türk anaokulunda gözlemleme fırsatı bulmuş. Türkiye’de orta halli ailelerin dahi çocuklarını gerçek hayata hazırlamadıklarını, onları altın kafeslerde büyüttüğümüzü söylüyor. Bebeği hiç ağlatmamak, çocuğa hiç bağırmamak, kötü not almasın diye ödevlerini onun yerine yapmak pek çoğumuzun peşine düştüğü amaçlar. Diyelim ki bunu başarabildik, sizce bu sağlıklı mı? Gerçek hayat kimsenin üzülmediği, hiç zorluk çekmediği bir yer değil ve ütopyalar yıkıldığında çok can acıtırlar. Çocuklarımızı seviyorsak, onların önünde değil, yanında durarak iyi günde kötü günde birlikte olmayı başarmalıyız. Çocuk annesinin ona siper olmasını değil, yanında durup sabretmesini, ruhen destek vermesini ister.
Sürdürülebilir İyi Ebeveynlik oluşumunu takip etmek için: www.sieturkiye.com