Merhaba Fatma Hanım, öncelikle Kadinja.com olarak röportaj teklifimizi kabul ettiğiniz için teşekkür ederiz.
- Kısaca bize kendinizden bahseder misiniz? Fatma Daryam kimdir?
Ben Fatma Damyan 1978 İzmir doğumluyum. Aslen Selanik’liyim. Evli ve güzel kızım Elif’imin annesiyim.1999 dan 2009 yılına kadar ambalaj mürekkebi üreten özel bir şirkette Arge Bölüm sekreteri olarak görev aldım. Daha sonra planlama ve sevkiyat bölümlerinde çalışma hayatıma devam ettim. 2009 yılında kızımı dünyaya getirdim ve iş hayatımı noktaladım. Kızımı büyütürken bir yandan da hobi amaçlı bir yemek bloğu açtım kendime. Orada yazmaya başladım. Evde kendimiz için hazırladığım tarifleri bloğuma da aktardım. Gördüğüm ilgiden ve geri dönüşlerden oldukça memnun kalınca da ilerlettim. Bloğumda sadece yemek değil hayata dair de paylaşımlara da yer vermeye başladım. Samimi çok güzel bir bağ kurmuştum takipçilerimle. Bloğumda yazmaya devam ederken Ege Metro Gazetesinde Editörlük teklifi geldi. Önce yapabilir miyim diye düşündüm ve sonra en büyük destekçim olan eşimin de desteğiyle gazetede köşe yazarlığı yapmaya başladım. İlk zamanlar gazetenin kadın sayfasının bir köşesinde bir tarifime ve bir de yazıma yer verdiğim gazetede yazmaya devam ettikten kısa bir süre sonra tam sayfa yazmam için teklif aldım. Bu daha çok sorumluluk demekti. Yine başta tedirginlik yaşadım ama sonunda tabii ki kabul ettim. Biraz yorucu ama çokça keyifli olan gazete hayatıma tüm sevgimi enerjimi katarak devam ettim. İzmir Metrosunun vagonlarında okuyucuları gördükçe de seviniyor çok daha keyifle hazırlıyordum bir sonraki yayınımı.. Epey uzun bir süre devam ettikten sonra özel sebeplerden dolayı bırakmak durumunda kaldım. Devam ettiğim bloğuma ağırlık vermiş oradan ilerliyordum yazmaya. Sonra sosyal medya hesaplarım olan Facebook ve Instagram’dan da baya takipçi potansiyeline ulaştım. Gelen mesajlar, yorumlar bana daha çok ilham veriyor daha da keyif alıyordum bu mecrada olmaktan. Tariflerim beğenilip denenince yazdıklarımın birilerine yol gösteriyor ve iyileştiriyor olduğunu görünce ve de güzel dönüşler alınca devam etmem gerektiğini hissettim.
Hayata pozitif bakan, küçük şeylerden mutlu olan, olumsuzlukları hayatına dahil etmeyen biriyim. Sayfalarımda da bunu paylaşıyorum sıklıkla. Takipçilerimin bende gözlemlediği özelliklerden birisi de gülümsemeyi çok sevmem. Bununla ilgili çok mesaj alıyorum. “Bize motivasyonunuzla yaşama sevinci veriyor, şükretmeyi öğreniyor, mutlu olmamız için sebepler aramamamız gerektiğini aktarıyorsunuz” diyorlar… Sizin yazılarınızı okudukça moral buluyor neşemiz yerine geliyor diyen çok takipçim oluyor.
Kısacası yazmayı öğrenmeyi öğretmeyi paylaşmayı gülümsemeyi sahip oldukları için şükretmeyi ve her ne yaşarsak yaşayalım bunun bir imtihan olduğunu düşünüp sabretmeyi, tevekkül etmeyi bilen biriyim.
Sanırım sorunuzun cevabını vermiş oldum.
- Size göre blogger ne demek? Kimlere blogger denir?
Bana göre blogger kendini geliştiren, hayatı her yönüyle ele alıp paylaşımlarına sentezler katarak okuyucularına/ takipçilerine aktaran, öğrenmeye ve eleştiriye açık, araştırmacı, kendini yenileyen, tek düzelikten uzak kendine has bir yorumla takipçilerine ulaşan seslenen bir kişidir.
Kopyala yapıştır değil de kendisini yansıtan paylaşımlar yapan kişilere blogger denir bence.
- Blog yazarlığının zorlukları nelerdir?
Ben kendimden örnek vermek istiyorum bu soruya. Zorluk demeyelim de sorumluluk diyelim bence biz bunun adına. Sorumlulukları çok fazla blogerın. İyi ve takipçilerine fayda sağlayacak içerikler üretmek durumundadır bloger. Sayfası yazdıkları bilgi içermeli bir blogerın. Kendi hayat felsefesi çerçevesinde sunmalı paylaşımlarını. Kendi görselleri ve kendi cümleleri yer almalı paylaşımlarında.
- Blog sayfanızı güncelleme sıklığınız nedir?
Bloğumu ilk açtığım zamanlarda haftada 2 / 3 paylaşım yapardım. Instagram hesabı açmamla biraz tembellik yaptım ama elimden geldiğince yazmaya ve sayfamı güncel tutmaya özen gösteriyorum. Bu ara daha sık yazı ve içerik paylaşmam gerektiğini düşünüyorum. Yazın değil de sonbaharla birlikte bloğuma daha sık paylaşımlar yaptığımda bir gerçek.
- Blogunuzda yayınlayacağınız içerikleri nasıl belirliyorsunuz?
Ben bir yemek bloğu yazarı olduğum için ağırlıkla tarif reçetelerimi ekliyorum sayfama. Mekan menü tadım / tanıtım ve Marka PR yazılarımı da ekliyorum bloğuma.
Yazılarımı kendime has yorumlayarak toparlıyor bloğuma o şekilde aktarıyorum. Doğru bilgiyi aktarmaya, samimi ve güvenilir olmaya çok dikkat ediyorum.
- Takip ettiğiniz bloglar var mı?
Evet ilk bana feyz olan blog vardı. Sevgili Hatice’nin “Portakal Ağacı” bloğu. Yazıları tarifleri bana hep örnek olmuştur.
Sonra sevgili Elif ve Yasemin Atalar kardeşlerin birlikte kurdukları “Nefis Yemek Tarifleri” web sayfası vardır. Onları da çok beğenirim.
- Gazete editörlüğü yapmış biri olarak blog yazarı olma fikri ne zaman ve nasıl oluştu?
Kızım daha çok küçüktü. 1 yaşında yoktu bloğumu açtığımda. Ve ben de mutfakta çok fazla deneyimli değildim açıkçası. Annemden öğrendiğim birkaç tarifim vardı. Ve bahsettiğim sayfalara giderek tariflerini deneyerek yazılarını okuyarak ilham aldım diyebilirim. Bir gün birden heyecanlanıp ben de mi açsam dedim ve çok amatörce bir blog hazırladım. İlk tarifim hiç unutmam havuçlu kek olmuştu. Onu fotoğraflayıp yayınlamıştım. Gelen yorumlar, deneyen kişilerin beğeni mesajları beni daha da heveslendirdi. Tariflerimi yayınlarken sunumlarıma da özen göstermeye başladım. Başak burcu kadını olunca hem lezzet hem de görsel önemli oluyor. Birkaç tariften sonra kendime has pratik öneriler ve reçeteler sunmaya başladım. İlgiyi ve takipçi artışını gördükçe” doğru yoldayım” dedim kendime. İlk hobi olarak başlayan serüvenim şimdilerde büyük bir sorumluluk ve inanılmaz keyifli bir uğraşa dönüştü.
- Yemek yarışmalarında birincilikleriniz var. Aynı zamanda birçok yemek yarışmasında jürilik yapmış birisi olarak sizin için yemek yapmak neyi ifade ediyor?
İşte bu soruyu çok sevdim. Benim için yemek yapmak sadece karnımızı doyuracak bir şeyler sofraya sunmak değil. Beni tanıyan yakın çevrem bunu çok iyi bilirler. Hep şunu söylemişimdir. Mutfak benim terapi yerim. Orda hem çok mutluyum hem de öğreniyorum sürekli. Billindik bir tarifi değişik şekillerde denemeyi seviyorum. İçine farklı lezzetler ekleyerek ortaya çıkan eserin beğenildiğini görmekse inanılmaz keyif veriyor. Yapmak kadar paylaşmayı da çok seviyorum. Hatta takipçilerim şunu söyler genelde “keşke size komşu olsaydım”. Yemek yapmayı inanılmaz seviyorum, hiç mutfaktan çıkmasam şikayet etmem galiba.
- Yemek veya mekan tanıtımı yaparken öncelikle nelere dikkat ediyorsunuz?
Mekan davetlerinde öncelikle mutfak kısmının temiz olmasına, kullanılan ürünlerin kalitesine, sunum ve servis aşamalarına çok dikkat ederim. Ben eğer mekanı beğenip tavsiye ediyorsam giden takipçilerimin de aynı memnuniyette geri dönüş sağlamasını faklı bir durumla karşılaşmamalarını bekliyorum. Bazen takipçilerim özelden mesaj atıp soruyorlar. Bu sunumlar ya da porsiyonlar sadece size özel mi yoksa genel mi diye merak edip yazıyorlar. Mekandan da şunu istiyorum sunumundan porsiyonuna kadar müşteriye nasıl servis ediliyorsanız bana da aynı şekilde servis edin şeklinde belirtiyorum. Yoksa pek anlamı kalmıyor tavsiyelerin. Bu arada mekanın beğenmediğim yönlerini de açık sözlülükle işletme sahibiyle paylaşıyor kendilerini düzeltmeleri yönünde fikirlerimi sunuyorum.
- Bir başak kadınısınız. Burcunuzun özelliklerini taşıyor musunuz?
Evet Başak kadınıyım. Çocukluğumdan beri burcumun hemen hemen tüm özelliklerini taşıyorum diyebilirim. Düzenli, titiz, temiz biriyim. Bir eşyanın yeri neresiyse onu orada mutlaka görmeliyim. 10 yaşındaki kızımı da bu şekilde yetiştiriyorum. Düzenli olursan her zaman karlı çıkarsın aradığın şeyi kolayca bulursun diyorum. Dikkat ediyor mu bazen evet bazen hayır ama büyüdüğünde çok daha iyi anlayacak beni.
Görsele çok önem veririm. Evde bazen hikaye atıyorum Instagram’da. Sıradan bir yemek olsa bile bu, sunumla çok şık bir şekilde servis edebiliyorum. Yemeklerimi görenler “ ne kadar özenlisiniz” diyorlar. Bunu içimden geldiği için yapıyorum. Sadece misafire ya da paylaşım yapacağım tabağa değil kendim için de aynı özende hazırlıyorum. Bu artık bir yaşam tarzı oldu bende. Seviyorum özel, düzenli ve tertipli olmayı.
- Başak kadınlarının genelde çok iyi anne oldukları bilinir. Siz anne olmak ile ilgili neler söylemek istersiniz?
Bu soruyu kızıma sorsaydınız bence daha doğru olurdu ama elimden geldiğince cevaplamaya çalışayım. Başak burcu ya da Yengeç burcu demeyelim de annelik çok kutsal bir duygu. Burçla ilgisi var elbette ama sadece düzen ve titizlikle değil hayata bakış açısıyla yoğurmak lazım evlatlarımızı. Doğruyu göstermek. Hem anne hem arkadaş kalabilmek. Yeri geldiğinde sırlarını paylaşan kişi olmak çok önemli. Ben bazen oyun oynayalım anne dediğinde oyun arkadaşı, bazen canı sıkılıp eve geldiğinde dert ortağı, bazen de mutfakta iki aşçı olabiliyorum kızımla.
Benim en iyi arkadaşım diyorum bazen de. Onunla öğreniyor, onunla büyüyor, onunla hayatı paylaşıyorum. En önemlisi her zaman doğru olmasını, haksızlık karşısında kendini savunmasını ve bol bol kitap okuması gerektiğini aşılıyorum. Ben Atatürkçü bir anneyim kızımın da o ruha sahip olması için elimden geleni yapıyorum. Çok şükür ki bilinçli, inançlı, vicdanlı ve vatanına sahip çıkacak bir birey olarak yetişiyor. Bu yüzden gurur duyuyorum evladımla. Uzun bir konu başlığı seçmişsiniz. Çok konulurum bu konu üzerine ama şimdilik anne olmak muhteşem bir duygu diyor Allah isteyen her kadına bu duyguyu doyasıya yaşatsın diyorum.
- Size göre mutluluk nedir? Bir insan nasıl daha çok mutlu olabilir?
Bana göre “mutluluk” sebepsiz yüzde beliren gülümsemedir. Sabahları kalkınca bahçeden gelen serçenin cıvıldayan sesidir. Komşunuzun size günaydın demesidir. Her sabah uyandığında nefes aldığına şükretmektir. Sahip oldukların için minnet duymak. Arkadaşlarınla sohbet ederken yüzlerinde gülümseme oluşturmaktır mutluluk. Saksıda yeni açmış çiçeğin rengarenk gülümsemesidir mutluluk. Arabada radyoda en sevdiğin şarkının çalmasıdır mutluluk. Kaldırım kenarında bekleyen kediye yemek getirdiğin andaki hazdır mutluluk. Telefonda beklemediğin eski bir dostun “Nasılsın? Özledim…” demesidir mutluluk.
Bir insan daha çok nasıl mı mutlu olur? Severek mutlu olur. Etrafındaki her şeyi oldukları haliyle kabul ederek değiştirmeye çalışmayarak. İnsan isterse çok küçük şeylerle bile mutlu olabilir. Bunu biliyorum. Yukarıda bahsettiğim ve daha yazacak onca şey var ki mutlu olmakla ilgili. Ben mi böyleyim yoksa insanlar mı uzaklaşıyor bilmiyorum ama. Umudumu da kaybetmek istemiyorum hiçbir zaman. Gerçekten sevmeyi öğrendiğimiz zaman mutlu da olacağız…
- İzin verirseniz birkaç kelimeden oluşan tek cevaplı sorular sormak istiyorum.
Blogger: Özgürlük
Mutluluk: Gülümsemek
Yemek: Terapi
Anne: Herşey
Blogger Fatma Damyan İletişim Bilgileri: