Merhaba Ayça Hanım, Kadinja.com olarak röportaj teklifimizi kabul ettiğiniz için çok teşekkür ederiz.

  1. Ayça Hanım bize kısaca kendinizden bahseder misiniz?

İnsanları, hayvanları, doğayı, çok seven, bardağın hep dolu tarafını gören çok iyimser, sabırlı, çok okuyan ve çok yazmaya çalışan, paylaşmayı seven bir insanım.

  1. Eğitim hayatınız nasıldı?

Oldukça zor ve güçlü bir eğitim hayatı yaşadım. Eğitim hayatım boyunca çok çalışkan bir çocuktum ama hiçbir zaman en başarılı öğrenci olamadım. J Hep çok ders çalışırken hatırlıyorum kendimi.

Öğretmenlerimi çok iyi dinlerdim. Herkesten 5 kat daha fazla çalışırdım ama hayatımda bir kere takdir aldım. Hiçbir sınavdan en yüksek notu alan bir öğrenci değildim ortalama notlar alırdım.

Kadirli Rasim Ünal İlkokulunda okurken de okulun en çalışkan öğrencilerinden biriydim. O zamanlar Anadolu Lisesi sınavları vardı ve yaşadığım ilçede en büyük başarı benden bekleniyordu. Ama o sınavlara girdiğimde en başarısız öğrenci ben oldum. Birçok arkadaşım puanı daha yüksek okullar kazanırken ben Kahramanmaraş Anadolu Lisesini kazandım. O zamanlar Kahramanmaraş Anadolu Lisesi yeni açılmıştı ve puanı diğer okullara göre düşüktü. 11 yaşında çok isteyerek bu liseye gittim. Ailem Adana’da yaşadığı ve tayinleri Kahramanmaraş’a çıkmadığı için 7 yıl boyunca pansiyoner olarak başka ailelerin yanında kalarak okudum. Kahramanmaraş Anadolu Lisesinde de çok çalışkan bir çocuktum ama yine derecelik bir öğrenci olamadım hiç. Hatta benim çok çalışıp ortalama notlar almam nedeni ile üzüldüğümü gören matematik öğretmenin İlker Hocam ‘ Biz öğretmenler çalışkan ve sorumluluklarını yerine getiren öğrencileri, çalışmadan çok yüksek notlar alan öğrencilerden daha çok severiz , sen hiç üzülme böyle çalışmaya devam et, bir gün hak ettiğin sonucu alacağını ben çok iyi biliyorum’ demişti. Ben bu sözler karşısında çok azimlenmiştim ve bu sözler yaşamım boyunca hep kulaklarımda çınlamıştır. Ne zaman umutsuzluğa kapılsam hocamın bu sözlerini düşünerek daha çok çalışmıştım.

Lise 2 yaz tatilinde karaciğer hastalığı sebebiyle babamı kaybettim. O yıl girdiğim üniversite sınavını kazanamadım ve çok düşük bir puan aldım. Babam benim doktor olmamı çok isterdi. 2. sene çok ders çalışmaya ve çabalamaya devam ederek 2. Girişimde Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesini kazandım. Tıp Fakültesinde de çok çalışkandım ama en başarılı değildim her zamanki gibi. Ama okulu da 6 yılda tamamlayabilenlerden bir tanesiydim.

Çocukluğumdan beri babamın karaciğer hastalığı olduğu için dahiliyeci olup karaciğer hastalıkları üzerine çalışmayı arzu ediyordum. Tıp Fakültesini bitirdiğimde tıpta uzmanlık sınavında ilk girişimde Haydarpaşa Numune Dahiliyeyi kazandım ve orayı bitirdim. Dahiliyede asistanken obezite hastalığı üzerine geniş bir çalışma yaptım ve bu çalışma ile dünyada ilk defa “obezite tedavisinde çoklu ilaç kullanımının üstün olmadığını” gösterdim. Bitirme tezimi “karaciğer yağlanmaları ve risk faktörleri” üzerine yaparak çocukluğumdan beri hayalini kurduğum çalışmaları yapabildim Bu araştırmalarım bir çok kongrede ve dergilerde kabul edildi. Derken obezite üzerine 4 tane kitap yenilerde 1 tane de çocuk hikaye kitabı yazdım. 5. Kitap üzerine de çalışmalarım sürüyor. Ocak ayı gibi yaşlanma süreci üzerine yazdığım bu kitap okuyucularla buluşacak.

dr ayça kaya

  1. Doktor olmak çocukluk hayaliniz miydi?

Evet çocukluğumdan beri hep doktor olmak isterdim. Hatta 6-7 yaşlarındayken babamın beyaz önlüğünü giyerdim. Evimizin uzun koridorunda “Doktor Ayça Cebesoy, acile” diye koşturup oyun oynardım. O zamanlar soyadım, Cebesoy’du.

  1. Sağlıklı beslenme nedir?

Beslenme; günümüz tıbbında çok önemli, özellikle koruyucu hekimlikte. Bir insan yaşam tarzına ne kadar dikkat ederse o kadar az hasta olur.

Bugün sağlıklı beslenmek için Dünya Sağlık Örgütü beslenmemizin %50-55’inin karbonhidratlar %12-15’ini proteinlerden ve %20-30’unun yağdan alacak şekilde bir beslenme öneriyor ve bunu Akdeniz beslenmesi olarak tavsiye ediyor. Haftada birkaç gün yapılacak kısmi vejeteryan bir beslenmenin de yaşam süresini uzattığını biliyoruz.

Ben de sağlıklı beslenme modeli DSÖ’nün bu önerileri doğrultusunda bizim ülkemize adapte ettiğim  “Sayarak Beslenme” Sistemini geliştirdim. Bu model Dünya Sağlık Örgütünün önerdiği şekilde tahılı, proteini, yağı dengeli olan bir beslenme şekli ve bir “Akdeniz Beslenme” örneği aslında. Bu beslenme şeklinde kişi kendi yeme planını kendi yapabiliyor. Katı diyet listeleri yok. Kişiye metabolizmasına göre bir limit veriyoruz ve bu limit dahilinde özgürce kendi yeme planını oluşturmasını öneriyoruz. Sürdürülebilir, yasakların olmadığı rejimin hiç bozulmadığı bir beslenme sistemi ile hem sağlıklı beslenmeyi hem de kalıcı zayıflamayı başarıyoruz.

  1. Bir doktor olarak size göre Türk halkının yeme alışkanlıkları ile ilgili yaptığı yanlışlar nelerdir?

Biz tahıl gurubu yiyecekleri beraber ve büyük porsiyonlar halinde yiyoruz. Nedir bu tahıllar diye bakarsak; pirinç, bulgur, un, şeker, patates, makarna, erişte, kurubaklagiller… Klasik bir akşam yemeği düşünün; çorba, dolma, ekmek üzerine sütlaç, hepsi tahıl, hepsi karbonhidrat. Bununla birlikte porsiyonlarımız büyük ve “yeme” konusunda çok ısrarcıyız. Yedirdikçe mutlu olan bir toplumuz. Öncelikle bu davranışlarımızdan da vazgeçmemiz gerekiyor.

ayça kaya kimdir

  1. Yeme alışkanlıklarımızdan dolayı yaptığımız yanlışlar sonucunda hangi hastalıklara davetiye çıkarmış oluyoruz?

Kötü beslenme ve beraberinde ortaya çıkan obezite vücutta 236 tane hastalığı tetikliyor. Bunlar arasında en sık gördüklerimiz insülin direnci, diyabet, kan yağlarının yüksekliği, karaciğer yağlanması, koroner arter hastalıkları, tansiyon, eklem hastalıkları, uyku bozuklukları, psikolojik problemler, kolon, meme, prostat gibi çeşitli kanserleri de sayabiliriz.

  1. Zayıflamak için size başvuran hastalarınıza ilk olarak neler anlatıyorsunuz? Onlara neleri öneriyorsunuz?

Zayıflamak için hasta bize ilk geldiğinde ilk yaptığımız şey; hastanın ‘NEDEN’ kilo aldığını bulmak üzere hastayı muayene ediyoruz. Çünkü obezite sadece fazla yemekten kaynaklanmaz. Hastanın hormonları, metabolizması, kullandığı ilaçlar o hastaya uygun mu değil mi, farkında olduğu ya da olmadığı hastalıkları neler? Çok kapsamlı bir dahiliye muayenesi yapıyoruz. Bununla birlikte hasta “Neden kilo alıyor?” sorusunun cevabını bulabilmek için “yeme yapısı ve yaşam tarzında” yaptığı yanlışlıkları bulmak üzere hastaya ödevler veriyoruz. Hastadan kan ve hormon testleri istiyoruz.

Hasta yeme yapısı ve yaşam tarzı ile ilgili ev ödevlerini tamamlayıp, kan testlerini de yaptırıp verileri ile bize geldiğinde %95 hastanın neden kilo aldığını tespit ediyoruz ve hastaya hayatı boyunca nasıl kilo vereceğini öğretiyoruz. Bu bir diyet listesi verme şeklinde değil, hastanın genellikle yaşam tarzını değiştirme ve “sürdürülebilir doğru beslenme alışkanlıklarını” kazandırmaya yönelik bir kurs gibi oluyor. Beslenme uzmanlarımız, psikologlarımız ve spor hocalarımızla birlikte hastaya kendi kendine KALICI ZAYIFLAMAYI başarmasını öğretiyoruz.

  1. Kalıcı şekilde kilo vermek için bize beş küçük tüyo verir misiniz?
  • Bir yiyeceği gerçekten aç olduğunuz için yiyin. Kokusu için, ikram edildiği için, gördüğünüz için değil!
  • Açlığınızı ertelemeyin, yoksa bir sonraki öğün çok aç olacağınız için dünyaları yiyesiniz gelir ve yersiniz. Acıktığınızda öğün saati ise öğününüzü yiyin değilse sütlü kahve, ayran, leblebi, ayva gibi tok tutacak yiyeceklerle kendinize cevap verin.
  • Ayakta atıştırmayın. Yemek yaparken tadına bakmayın, sofrayı toplarken kalanlardan ağzınıza atmayın…
  • Çok sevdiğiniz ve kalorisinin çok yüksel olduğunu düşündüğünüz yiyecekleri gözünüzün önünde tutmayın. Göz görmezse gönül istemez.
  • Yemekte su içmenin kilo aldırdığı tam bir şehir efsanesidir. Her yemekte 2 bardak su içmeye çalışın.

sayarak zayıfla

  1. “Sayarak Zayıfla”, “Beslenme Saati” isimli kitapların da yazarısınız. Kitap yazmadaki amacınız neydi?

Bu kitapları yazarken amacım bize gelemeyen insanlara da ulaşabilmek ve onlara başucu kitapları bırakarak geliştirdiğim “Sayarak Beslenme” tekniğini kendi kendilerine uygulayabilme ve yönetebilme becerisini kazandırmaktı.

  1. TV 360’da “ Beslenme Saati” adlı program sunuyorsunuz. Böyle bir program yapma düşüncesi nasıl ortaya çıktı?

Herkes kitap alamıyor. Herkes bize gelemiyor. “Beslenme Saati” programında herkesin evinde televizyon olduğu için, herkesin evine ulaşabileceğimizi düşündüğümüz için 360 TV’den böyle bir teklif geldiği zaman kabul ettim. Bu programı hazırlarken çok ciddi ders çalıştım. Her programın ayrı bir konusu oldu ve bu programda insanların kendi hayatında uygulayabileceği öneriler, daha sağlıklı beslenmek ve mutfak reformu yaptırabilmek adına evde yapabileceği yemek tarifleri ve hayata karşı olumlu bakış açılarını oluşturmak için de bazı düşünsel öneriler verdim.

İzleyenlerden geri bildirimlerimiz çok çok iyi oldu. Birçok izleyicimiz hayatında çok büyük değişiklikler yaptığını söylüyor. Bu da beni çok mutlu ediyor.

beslenme saati

  1. Yeni projeleriniz nelerdir?

Şu anda çocukların sağlıklı beslenmesi için, çocukları eğitmeyi hedeflediğim bir hikaye kitapları serisini yazmayı düşünüyorum. Bunun ilki yeni çıktı Doğan Kitap’tan “Karnım Zil Çalıyor”. Devamında da çocukların “Sağlıklı Beslenme Alışkanlıklarını” oluşturacağı şekilde, hikayelerin içerisine doğru bilgileri yerleştirerek yeni çocuk kitapları yazmaya devam etmeyi düşünüyorum.

Öbür yandan son yazdığım hikaye kitabı ile birlikte 6. kitabımın üzerine çalışıyorum. Ocak ayında çıkmasını planlıyorum. Bu halen üzerinde çalıştığım yeni kitabımda da son dönemde insan ömrünün uzamasıyla beraber uzayan bu ömürde hasta olmamak için elden ayaktan düşmemek için kimselere muhtaç olmadan yaşamak için hayatımızda nelere dikkat etmemiz gerektiğini anlatıyorum.

Aynı zamanda yine televizyon programlarıyla, halk konferanslarıyla bize ulaşamayan insanlara ulaşıp, onları daha çok bilgilendirmek üzere elimizden ne geliyorsa yapmaya devam edeceğiz.

  1. İzin verirseniz tek kelimeden oluşan tek kelimelik cevaplı sorular sormak istiyorum.

Doktor Olmak: Merhamet.

Sağlıklı Beslenme: Mecbur.

5333: Yapın.

Beslenme Saati: Dünyanın en güzel programı.

İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Ayça Kaya İletişim Bilgileri