Yetişkin obezite rakamlarında Avrupa ülkeleri arasında açık ara birincisi olmamızın ardında çocuk ve ergen obezitesinde görünmeyen tehlike

“Tam gün ve apartmandan bozma bahçesiz okullar.”

Annelerin ekonomik ve sosyal şartlar nedeniyle çalışma hayatlarında daha aktif rolleri, uzaklaşılan kalabalık aile yapısı, çocuklar ile ilgilenecek aile büyüklerinin yakında olmaması, ayrıca bakıcıya bütçe ayırmak gibi problemlerin varlığı, aileleri tam gün okul arayışına sürükledi.

Aman dikkat! Tam gün okul ararken nelere dikkat etmeliyiz, çocuklarımızı okul ve sonrasında nasıl obeziteden koruyabiliriz? Çocuk ve ergen obezitesi için neler yapabiliriz?

obez öğrenci

Aileleri beslenme ve okul seçimi konusunda özellikle uyarıyoruz, nelere dikkat etmeliyiz;

  • Konferans salonu, yüzme havuzu olan değil, mümkünse büyük ve koşup oyunlar oynayabileceği bahçesi olan,
  • Kantin hizmeti vermeyen veya sağlıklı yiyecekler barındıran,
  • Eğer tam gün okul ise mutlaka hijyenik yemekhanesi olan,
  • Kalabalık olmayan devlet veya özel okullar seçmeye en az eğitimi kadar önem verilmelidir.

Okul sonrası evde ise;

  • Okul saatlerinden sonra çocuklarımızın uygun havalarda dışarıda arkadaşları ile oynayabilecekleri ortamlar oluşturmaya ve arkadaş edinmeleri için teşvik etmeye, hatta zorlamaya,
  • Okuldaki beslenme saatleri için, hazır paketli ürünler yerine, sağlıklı ve taze besinlerden oluşan bir beslenme çantası hazırlamaya,
  • Bilgisayar veya televizyon karşısında geçirilen zamanlarının kısıtlı olmasına azami dikkat etmeye,
  • Evde paketli hazır ürün (cips, şekerleme, çikolata) bulundurmamaya,
  • Mümkünse zevk alarak yapabileceği bir spor aktivitesi edinmesine destek olmaya,
  • Ergen ya da çocuğun reddetmekte zorlanacağı pasta, kurabiye, kuruyemiş, cips, asitli ve şekerli içecekleri evde bulundurmamaya özen göstermeye oldukça dikkat etmeliyiz.

obez çocuk

Yetişkin obezitesinde oran şu an %30 olmasına rağmen, toplumsal gıda üretim politikalarında yeterince önlem alınmaması, mahallelerdeki ortak yaşam alanların kaybolması, hazır gıdaya ulaşımın kolay ve ucuz olması, hareketsiz yaşam ve sağlıksız beslenme alışkanlıkları gibi nedenlerle bu oran önümüzdeki yıllarda gittikçe artacaktır.

Avrupa ve birçok dünya ülkesinde okullar daha butik ve alçak katlı, geniş bahçeli ve bahçeye kolay ulaşılabilen mimaride tasarlanmakta ve güzel havalarda çocukların açık havada oynaması teşvik edilmektedir.

Maalesef şu an gittikçe artan sağlıksız beslenme ve hareketsiz yaşamlar nedeniyle daha 13-14’lü yaşlarda 130-140 kilo çocuklar obezite ve metabolik cerrahi kliniklerine başvurmakta, bu sebeplerden de obezite cerrahide alt yaş sınırı maalesef dünyada ve ülkemizde kurul onay vermesi halinde 13-14’e kadar gerilemektedir.

Unutmayın çocuklarımız geleceğimiz, onlara iyi bakalım…

Tüm dünyada ve en çok ta ülkemizde korkutucu boyutlara ulaşan obezite oranları nedeniyle her geçen gün obezitenin tedavisinde yeni arayışlar, yeni denemeler ve uygulamalar bulunmaktadır.

Artan obezite oranlarına paralel ülkemizde ameliyatsız obezite tedavisinde bir talep patlaması olmuştur. Neredeyse her gün mide botoks uygulaması ile ilgili onlarca telefon alıyor defalarca hasta adaylarına anlatıyoruz; botoks nedir, ne değildir? Gerçekten işe yarıyor ve zayıflatıyor mu? Yoksa bir para tuzağı ya da kandırmaca mı?

Kimi hastalar VKİ’i obezite cerrahiye ameliyatlarına uygun olduğu halde korktukları için, kimi hastalar cerrahiye oranla daha ucuz olduğu için, kimi hastalar da ameliyattan önce farklı bir yöntem daha denemek için alternatif tedavi seçeneklerine dolayısıyla da son moda olan mide botoksuna yönelmektedir.

Alternatif Tedaviler Her Zaman İşe Yarar Mı? Yoksa Obezite Tedavisinde Mide Botoksu Gerçekten Bir Aldatmaca Mı? Beraber Bir Bakalım!

Maalesef obezitenin cerrahi tedavisinden korkan hasta sayısının hiç de az olmaması, ameliyattan önce zayıflamak için her yolu denemek isteyen hastalar, VKİ yani obezite oranı tüp mide veya diğer cerrahi tedaviler için yeterli olmayan adaylar ile ekonomik olarak daha uygun fiyatlı alternatif tedavi arayan hastalar için daima mide botoksu veya farklı yeni ve daha basit obezite tedavi yöntemleri tüp mideye karşı her zaman denenecektir.

mide botoksu nedir

Peki Mide Botoksu Nedir ve Nasıl Yapılır?

Sedasyon altında midenin iç duvarına endoskopik yöntemle botulinum denen bakteri toksininin enjeksiyonu ile mide kaslarının geçici inaktivasyonu yani felç olması sağlanır. Kasılamayan midenin boşalması geciktirilerek hastanın daha geç acıkması ve doğal olarak ta zayıflaması hedeflenir. Normalde mide 2-4 saatte boşalırken mide botoks uygulamasından sonra 6-8 saate varan mide boşalma süresi olur. Ancak mide botoksu sayesinde hastaların verdikleri kiloların istisnalar hariç, 3-6 kg gibi çok düşük oranlarda kalması, tüp mide ameliyatı ile kıyaslandığında çok fazla hayal kırıklığı yaratmıştır. Elbette ki mide botoksu uygulaması sonrası 3-6 kilonun üstünde veren hastalar da olmuştur, ancak bu hastaların mide botoksu uygulaması sonrası zorunlu önerilen diyetle mi? Ya da mide botoks uygulamasının etkisi ile mi verdiği biraz tartışmaya açık bir konudur! Unutmayın sakın istisnalar kaideyi bozmaz!

Bazı üniversitelerde karşılaştırmalı hasta gruplarıyla yapılan uzun süreli bilimsel çalışmalarda bir grup hastanın midesine botoks enjeksiyonu yapılmış, diğer grup hastalara da sadece steril su enjeksiyonu yapılmış ve bu hastalar uzun süre takip edilmiştir. Hangi hastaya botoks hangi hastaya steril su yapıldığına dair hiçbir bilgi uygulamayı yapan doktorlarla veya hastalarla kesinlikle paylaşılmamış ve uzun süre takip edilen hasta gruplarında maalesef hiçbir fark olmadığı gözlemlenmiştir.

Mide Botoks uygulamasının, maalesef tüp mide veya mide bypass gibi obezite cerrahi tedavi yöntemlerine bir alternatif olamadığı bu çalışmalarla da defalarca gösterilmiştir.

Mide Botoks uygulamasının fiyatına aldanmayın! Paranızı sokağa atmayın!

Halen tüm dünya literatüründe obezitenin en iyi tedavisi obezite cerrahi ameliyat yöntemleri ve en çok önerilen ameliyat şekli de Tüp Mide ameliyatıdır.

Obezitenin en etkin tedavisi ve detaylı bilgi için…

Hayat Bilgisi dizisindeki tombiş Arif rolü ve 142 kiloluk haliyle hafızalarda yer eden Ümit Erdim bir süre önce tüp mide ameliyatı olmaya karar verdi. Sessiz sedasız ameliyat olan daha sonra ameliyatın duyulmasının ardından takipçileriyle bu durumu paylaşmak durumunda kalan Ümit Erdim, sosyal medyada takipçileri tarafından acımasızca, anoreksia olmasından, yüzünün çökmesine kadar ağır eleştiri bombardımanına tutuldu. Polemiklerin ardı arkası kesilmeyince, Ümit Erdim 142 kilogramlık fotoğrafını sosyal medyada paylaşıp takipçilerine “Bunu mu istiyorsunuz? anlamadım” diyerek tepki gösterdi. Bu tepkinin ardından sosyal medyada “Tüp mide ve obezite cerrahi ameliyatları ile ilgili ameliyat olanlar hastalıklı görünüyor! sağlıksız oluyor!” şeklinde polemiklerin arkası gelmeye başladı.

Ümit Erdim’ in Tüp Mide Ameliyatı Sonrası Bu kadar Zayıflaması Normal Miydi? Korkutan Bir Problem Var Mıydı?

Daha önce spor ve sağlıklı beslenme alışkanlıkları edinmeye çalışarak ciddi kilo veren ve bunu bir süre koruyan Ümit Erdim bir süre önce kontrolsüz kilo artışı ve metabolik sendrom ön tanısıyla tüp mide ameliyatı oldu. Ameliyat sonrası hiçbir doktor kontrollerini aksatmayan Ümit Erdim’in kilo verim hızı, kan tetkik düzeyleri ve tüm ölçümleri beklenen seviyede ve normal seyrinde devam etmiştir. Tüp mide veya diğer obezite cerrahi ameliyatları sonrası hızlı kilo verme dönemlerinde hastaların orantısal olarak en hızlı kayıpları yüzdeki yağlı dokudan olmakta bu da hastalara çevrelerinden “Çöktün, hastalanacaksın, çok zayıfladın, hastalıklı gibi oldun” tepkileri almasına neden olmaktadır. Bu durum özellikle erkek hastalarda yüzdeki yağ doku oranının bayan hastalara oranla daha az olması nedeniyle sık rastlanmaktadır. Aslında bu olağan ve beklenen bir süreçtir. Sosyal çevrenin baskısı nedeniyle maalesef hastalar ameliyat sonrası çok zor bir dönem geçirmekte hatta böyle bir durumun olabileceğini önceden belirtmemize rağmen panik olmaktadırlar.

ümit erdim

Peki Bu Durum Geçici Mi Yoksa Kalıcı Mı?

Kilo verim süreçlerinde bölgesel yağlı doku kaybı kişiye göre değişen oranlarda olmaktadır. Ameliyattan sonraki ilk aylarda hızlı kilo veriminin ardından, kilo veriminin giderek yavaşlaması ve sonraki dönemde vücuttaki yağlı doku oranının dengeye gelmesiyle bu durumun yavaş yavaş düzelmesi ve normale dönmesi beklenir. Yüz, genellikle kişiden kişiye değişmekle birlikte hastanın denge kilosuna gelmesiyle toparlamakta ve halk arasında çöktü tabir edilen görüntü genellikle geçmektedir.

Peki Önlem Alabilir Miyiz?

Maalesef hayır! Yüzdeki yağ dokusu kaybı herkeste fazla olacak diye panik olmaya veya çözüm aramaya gerek yok. Ameliyatınızın ve kilo vermenizin tadını çıkarın. Panik olmayın!

Etrafınızın kilo ve dış görüntünüze odaklı eleştirilerinden ve insanlardan uzak durmaya ve kulak asmamaya gayret edin. 6-9 ay sonra bu dönem geçecek ve toparlayacaksınız. 1-1,5 yıl sonra halen yüzünüzde memnun olmadığınız bir görüntü olursa unutmayın yağ enjeksiyonu veya dolgu gibi küçük estetik müdahaleler de yaptırabilirsiniz.

Ameliyatlardan beklenen sonucun sağlıklı ve hafif bir yaşam olduğunu unutmayın…