Merhabalar, bugün sizlere hepimizin bildiği ve sıkça da kullandığı bir dilden bahsetmek istiyorum. Bu dil, “keşke dili.”

“Keşke dili” hayatlarımızın içerisinde kendine özgü bir yeri olan, kendi kuralları, kendi dinamiği, kendine has bir sistemi bulunan bir iletişim şekli. Biz bu dili çoğunlukla geçmiş odaklı olarak kullanmaktayız. Geçmişe yönelik gerçekleştirilmiş, gerçekleştirilmesi olanak halinde olmuş veya gerçekleştirilmesi olanak halinde olmasa da gerçekleştirilmesi dilenmiş durumlar üzerine kullanmaktayız.

Bu dilin gelişimiyse, gerçekleştirilmesi dilenmiş veya gerçekleştirildiğinde olumsuz sonuçlara sebebiyet vermiş durumların içerisinde başlar. Her an bir seçimi beraberinde getirir ve aslında bir seçim yapmak demekse diğer ihtimallerin sona ermesi anlamına gelir. Seçim yapmamak bile bir seçimin kendisidir. Seçim yapmayarak da bir seçime doğru sürükleniriz.

Yapılan seçimlerin sonuçlarıysa bizlerin sonrasını etkiler. Bugün yaşadığımız hayat, bu seçimlerin birikimlerinden oluşur. Bugününden memnuniyet duymayan ise, duruma bir “suçlu” bulma isteği ile geçmişe doğru zihinsel bir yolculuk yapar ve kendine bir “hatalı seçim” örneği bulur.

Bugün yaşanan durumdaki olumsuz duygulanımlar kendilerini geçmişe yönlendirerek, bugün yaşanmış olan durumu daha az kaygı, üzüntü, öfke verici hale getirmeye çalışırlar. Bu kişinin kendini korumaya çalışmasının ve kendine içinde bulunduğu durumdan sıyrılabilmek için bir çıkış kapısı aramasının yollarından biridir.

Tüm bu sürece ise “pişmanlık” denir. Pişmanlık bir duygulanımdır ve kendini dışsal olarak ifade edebilmek için “keşke dilini” kullanır.

Pişmanlık genel tanımıyla, gerçekleştirilmesi istenmiş olan ancak korku, kaygı gibi çeşitli içsel sebeplerle gerçekleştirilememiş durumları veya gerçekleştirilmiş olan ancak sonucunun haz vermemesi/acı vermesi halinde, gerçekleştirilmemesi dilenen durumları ifade eder. Bu gerçekleştirilen veya gerçekleştirilemeyen şeyler, bir söz, bir davranış veya bir karar olabilir.

Örnek vermek gerekirse, “Keşke O’na bu cümleyi kurmasaydım.” veya “Keşke zamanında şu seçeneği değerlendirebilseydim.” gibi..

Bu örnekleri kendi hayatlarımız içerisinde çoğaltmak mümkündür.

Şimdi bir satranç oyunu oynadığımızı düşünelim, Siz ve ben karşılıklı olarak oyunu oynamaktayız. Ben bir hamle yapıyorum ve siz de karşılık olarak başka bir hamle yapıyorsunuz. Ama taşlarınızdan biri kırıldığında veya istediğiniz reaksiyonu alamadığınızda hemen aklınızdan şu düşünce geçiyor; “keşke o taşı değil de, şu taşı oynatsaydım veya keşke bu hamleyi yapmasaydım..” Bunu yaparken de aynı zamanda oyun devam ediyor ve sizin odağınızın büyük bir kısmı oyunun şuanki seyrine değil, o birkaç hamle öncesine yani geçmişe takılıp kalıyor. Çünkü aklınızda istemsizce şu fikir var; “işler farklı olabilirdi / böyle olmak zorunda değildi..”

Bu düşünce egzersiziyle varmaya çalıştığım nokta ise şu, kısacık oyun süresi içerisinde bile oldukça aktif olan “keşke dili”, uzun yaşamlarımız içerisinde kim bilir kendine ne büyüklükte yerler edinmiştir ?

Bugün yaşam koşullarımızdan duyduğumuz memnuniyetsizlik, kendini geçmişe yöneltir ve bu yöneltmeyi de “keşke dili” aracılığıyla yapar dedikten sonra, bir de döngüsel “keşke dilinden” bahsedelim istiyorum.

Döngüsellikte, bugüne dair duyulan her memnuniyetsizlikte, her olumsuz duygulanımda zihnimizi geçmişe yöneltmeye, bugünümüzden kaçınmaya başlarız. Her memnuniyetsizlik, bir keşkeyi beraberinde getirir. Ve her keşke daha çok memnuniyetsizliğe yol açar. Bu durum bir döngüsellik yaratır. Bir noktadan başlayıp diğer noktaya giden, ancak bir varış noktası veya hedefi olmayan bir yol haritasıdır.

Bu döngüsel mekanizma fark edildiğinde ve mekanizmayı oluşturan durumlardan biri mekanizmadan çıkarılabildiğinde döngüsellik de kırılır. Kullandığınız “keşke dilinin” hayatlarınız içerisinde ne derece yer kapladığını bilmek, dili otomatikleşen halinden bilinçli şekilde kullanılacak bir hale çevirebilmek, yaşanan her olumsuzlukta keşkeye sığınmamak, keşke dilinin kısa vadede etkili, ancak uzun vadede işlevsel olmayan doğasını keşfedebilmek, her keşkenin bir keşke daha yaratmamasını sağlamak sunulabilecek çözüm önerilerilendir.

Keşkelerden mümkün mertebe uzakta ve sevgiyle kalın…