İnsülin direncinin başlıca sebepleri arasında; kişinin genetik yatkınlığını, hareketsiz yaşam tarzını ve de sağlıksız beslenme alışkanlıklarını sıralayabiliriz.
Genetik yatkınlığın zeminini oluşturduğu İnsülin direncini; kişilerin hareketsiz yaşamı ve de fast food tüketimi eklenince maalesef çoğu bireyde gözlemliyoruz.
İnsülin Direnci Nedir?
Kısaca tanımlayacak olursak; İnsülin’in görevini yerine getirememe sonrasında ortaya çıkan bir durum diyebiliriz. İnsülin; önceden kan şekerini hücrelere sokarken, artık bu görevini yapamaz hale gelir. Bu duruma yani İnsülin hormonunun yeterince etkili olamamasına “İnsülin Direnci” denir.
Bu direnç yükseldikçe ve İnsülin görevini yapamadıkça; kan şekerinin hücreye girmesi için daha fazla İnsülin’e ihtiyaç olur. İnsülin de pankreastan salgılandığı için pankreas zaman içinde yorulur ve daha sonrasında diyabet yani şeker hastalığı meydana gelir.
İnsülin seviyesi yüksek kişilerin kilo alımı daha kolay olur ve de kilo verme sürecinde biraz daha zorluk çekebilirler. Kişinin ağırlığı arttıkça; İnsülin direnci artar, ağırlığın kaybına bağlı da azalma görülür.
İnsülin Direncine Dair İşaretler Nelerdir?
- Beden kitle indeksi (BKI)’nin 30’un üzerinde olması. (Beden Kitle İndeksi nasıl hesaplanır? Vücut ağırlığının (kg olarak), boy uzunluğunun (metre cinsinden) karesine bölünmesiyle hesaplanır.)
- HDL yani iyi kolesterol oranının düşük olması. (HDL kadın için 50’nin, erkek için 40’ın altında olması.)
- Trigliserid’in 150’nin üstünde olması.
- Açlık kan şekeri 100’ün üstünde seyretmesi.
- Yüksek tansiyon varlığı.
- Bel çevresinin; erkekte 102 cm, kadında 88 cm’nin üzerinde olması.
Yukarıdaki maddeleri İnsülin direncinin belirtileri arasında sıralamak mümkündür.
İnsülin Direncinde Tıbbi Beslenme Tedavisi İçin Neler Yapabiliriz?
- İnsülin direnci olan kişiler daha sık acıkırlar. Bu yüzden uzun süreli açlıkları önermiyoruz. Ana öğünlerin yanı sıra sık yapılan kontrollü küçük ara öğünler bu durumu önlemede bize oldukça faydalı olacaktır. Glisemik indeksi yani kan şekerini yükseltme hızı düşük besinlerle beslenmelerini öneriyoruz.
- Yatmadan yaklaşık 2-3 saat önce besin tüketimini sonlandırmayı öneriyoruz.
- Hazır paketli meyve sularından ve içeceklerden uzak durmayı tavsiye ediyoruz. Meyve suyu yerine meyvenin kendisini tüketmemiz çok daha iyi olacaktır. Tabi ki yine porsiyon kontrolü ile tüketmemiz gerektiğini unutmayalım.
- İşlenmiş yiyecek maddelerinden uzak durmalıyız.
- Beyaz unla yapılan hamur işleri, hazır paketli gıdalardan uzak durmalıyız ve daha sağlıklı alternatiflere yönelmeliyiz. Tam buğday unu ve tam buğday unuyla yapılmış yiyecekleri günlük beslenme planımızda kullanabiliriz.
- Doymuş yağ oranı yüksek besinlere dikkat etmeliyiz. Onun yerine çoklu doymamış yağ içeren besinler tercih edilmelidir.
- Yemeklerimizi yaparken; kızartma yöntemi yerine ızgara, fırında pişirme, haşlama gibi pişirme tekniklerini tercih etmeliyiz.
- Beyaz pirinç yerine bulgur tercih etmeliyiz. Makarna tüketmek istiyorsak tam buğday unlu tercih edip yine porsiyon kontrolü ile tüketebiliriz.
- Şeker eklenmiş içecekleri, kafeinli içeceklere, kaymak, mayonez gibi ürünleri tüketmememiz çok daha iyi olacaktır.
- Düşük glisemik indeksli, posa yönünden zengin besinler tüketmeliyiz.
- Besin etiketi okumayı kesinlikle alışkanlık haline getirmeliyiz. Tükettiğimiz besinlerin; besin içeriğinin zengin olmasına özen göstermeliyiz.
- Yapılan egzersiz; İnsülin duyarlılığını arttırmaktadır. Bu yüzden, zayıflama döneminde egzersizi muhakkak hayatımıza sokup, bunu bir yaşam tarzı haline getirelim.
- En önemlisi de uygulayacağımız sağlıklı beslenme programının kişiye özgü olduğunu unutmayalım. Aşırı kısıtlı, çok düşük kalorili şok diyetlerden uzak duralım. Kendimize uygun, doğru beslenme planını uygulayıp ideal ağırlık sınırlarına gelip bunu hayatımız boyunca sürdürebilirsek kaliteli ve sağlıklı bir yaşama kavuşuruz.