Merhaba Begüm Hanım, Kadinja.com olarak röportaj teklifimizi kabul ettiğiniz için çok teşekkür ederiz.

1.) Begüm Hanım bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız?

Merhabalar, öncelikle röportaj teklifiniz için çok teşekkür ediyorum. Ben Avukat Begüm Gürel, lisans ve yüksek lisans eğitimimi Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde tamamladım.

1985 yılında İstanbul Beyoğlu’nda dünyaya geldim. 2008 yılında halen yönetici avukatlığını yapmakta olduğum AG Hukuk Bürosunu kurdum. Aynı zamanda sicile kayıtlı bir uzlaştırmacıyım.

Hâlihazırda başta Hukuki Haber ve Adalet medya gibi internet siteleri olmak üzere pek çok internet sitesinde ve yine başta İstanbul Anadolu Adliyesi dergisi olmak üzere pek çok basılı dergide makaleler yazmaktayım. Bunların yanı sıra pek çok üniversite ve kurum bünyesinde eğitim seminerleri vermekteyim.

2.) Nafaka kavramını açıklar mısınız?

Nafaka ile ilgili olarak Türk Medeni Kanunu’nda çeşitli düzenlemeler mevcuttur. Bu düzenlemeleri incelemeye geçmeden önce nafakanın tanımını yapmak gerekmektedir. Nafaka; bir kişinin geçimini normal bir düzeyde karşılayamayacak şekilde yoksulluğa düşmüş eşine veya boşanmış olduğu eski eşine, çocuğuna veyahut boşanmadan bağımsız olarak yakın bir akrabasına (alt soy, üst soy ve kardeş) ödeme yükümlülüğü olan kimsenin maddi desteği yani parasal yardımıdır.

Bireylerin yoksulluğa düşmesini önlemek amacıyla kanun koyucu nafaka yükümlülüğü kavramını getirmiştir. Dolayısıyla nafaka, ahlaki bir yükümlülük olduğu kadar aynı zamanda kanuni bir yükümlülüktür.

Türk Medeni Kanunu 175. Maddesi uyarınca; boşanma nedeni ile yoksulluğa düşecek taraf, diğer taraftan daha fazla kusurlu olmamak kaydı ile “yoksulluk nafakası” talep edebilir. Yoksulluk nafakası talep edebilmenin ilk şartı, herhangi bir sebepten değil, boşanma sebebi ile yoksulluğa düşmüş olmaktır. Bir diğer şart ise; nafaka talep eden taraf, diğer taraftan daha az kusurlu ya da aynı kusur derecesine sahip olmalıdır. Diğer tarafa oranla daha ağır kusura sahip olan tarafın nafaka talebi Mahkemece reddedilir.

avukat begüm gürel

3.) Nafaka çeşitlerini açıklar mısınız?

Kanunumuzda pek çok nafaka çeşidi öngörülmüştür. Bunlar; tedbir nafakası, iştirak nafakası, yoksulluk nafakası ve yardım nafakasıdır. Ailenin korunması, kişilerin mağduriyet yaşamaması, kişilerin geçimlerini sağlayabilmesi amacı ile hâkim boşanma ya da ayrılık davası süresince birtakım tedbirler alabilir.

Türk Medeni Kanunu 169. Maddesinde düzenlenen; “tedbir nafakası” da hâkimin boşanma ve ayrılık davası süresince alabileceği tedbirlerden bir tanesidir. Tedbir nafakası; boşanma davası açılmadan önce veya açıldıktan sonra herhangi bir eşin veya ergin olmayan (18 yaşından küçük çocuklar) çocukların geçinmesini sağlamak üzere hükmedilen nafaka türüdür. Hakim, tedbir nafakasına karar verirken tarafın talebiyle bağlı değildir. Yani, eşler talep etmemiş olsalar dahi, hâkim re’sen tedbir nafakasına hükmedebilir. Ancak tedbir nafakası talebi var ise; bu kez “taleple bağlılık ilkesi” gereğince hâkim talepte belirtilen miktarı aşacak bir miktara karar veremez. Boşanma davası kesinleşene kadar tedbir nafakası devam eder.

İştirak nafakası; Türk Medeni Kanunu 182. maddesi uyarınca boşanma davası neticesinde çocuğun velayeti kendisinde olmayan eş aleyhine çocuğun giderlerine katılmasını sağlamak üzere hükmedilen nafaka türüdür. İştirak nafakasında eşlerin kusur durumunun hiçbir önemi yoktur. Amaç ergin olmayan çocuğun yetiştirilmesi, korunması, sağlık, barınma, eğitim gibi giderlerine velayet kendisine verilmeyen tarafın mali gücü oranında katılmasını sağlamaktır.

Yoksulluk nafakası ise; evliliğin boşanma kararı ile bitmesi nedeniyle yoksulluğa düşecek eş lehine, diğer eş aleyhine hükmedilen nafakadır. Yoksulluk nafakasının başlangıcı, boşanma kararının kesinleşme tarihidir. Taraflar istemediği sürece hâkim re’sen yoksulluk nafakasına karar veremez.

Yardım nafakası ise; boşanma davası veya evlilikle ilgili olmayıp, bir kimsenin yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan altsoy ve üstsoyu ile kardeşlerine ödediği nafaka çeşididir.

begüm gürel kimdir

4.) Nafaka sadece eşler lehine mi hükmedilir?

Türk Medeni Kanununun 364. Maddesine göre; “herkes, yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan üstsoyu ve altsoyuna nafaka vermekle yükümlüdür.” Hukuk sistemimizde çeşitli nafaka türleri öngörülmüş olup; sadece eşler ve çocuklar için değil, yoksulluğa düşebilecek olan altsoy veya üstsoy için de “yardım nafakası” söz konusu olabilecek durumlar hüküm altına alınmıştır. Geçim zorluğu çekerek yoksulluğa düşmüş bir kişi, aile bireylerinden yardım nafakası alabilir. Birey, ikame ettiği yerleşim bölgesindeki “aile mahkemesine” giderek, yardım nafakası talepli dava açabilir. Nafaka talebinin Mahkemece kabul edilebilmesi için; nafaka alacaklısına yardım edilmediği takdirde, alacaklının yoksulluğa düşecek olması şarttır. Nafaka alacaklısı, imkânı olduğu halde çalışmıyorsa, o kişi lehine nafakaya hükmedilmez.

5.) Uygulamada nafakayı alan tarafın genellikle kadın olmasının sebebi nedir?

Nafaka, toplumda yaygın olarak zannedilenin aksine sadece kadınlar için değil, boşanma sebebi ile yoksulluğa düşecek, ekonomik gücü daha zayıf olan erkekler için de hükmedilebilir. Ancak ne yazık ki; toplumsal cinsiyet eşitliği konusundaki eksiklikler, kadınların erkeklerle eşit eğitim ve istihdam olanaklarına erişiminin olmaması “nafaka” sözcüğünü kadın ile özdeşleştirmiştir. Bu da uygulamada genellikle nafakayı alan tarafın kadın olmasına neden olmaktadır.

7.) Nafaka süresiz midir?

Hayır, nafaka süresiz değildir. Nafaka alacaklısının evlenmesi, taraflardan birinin ölümü durumunda kendiliğinden; yoksulluğun ortadan kalkması, nafaka alacaklısının evlenme olmadan fiilen evliymiş gibi başka birisi ile birlikte yaşama ve haysiyetsiz hayat sürme durumunda mahkeme kararı ile kaldırılabilir.

Nafaka ödemenizi gerektiren şartların değişmesi halinde, nafaka yükümlüsü kişi, Aile mahkemesi nezdinde “nafakanın kaldırılması davası” açarak, nafakanın kaldırılmasını ya da azaltılmasını talep edebilir.

avukat begüm gürel kimdir

8.) Nafaka nasıl ödenir? Arttırılabilir mi?

Medeni Kanun’un m. 176/3 göre hâkim, tarafların istekleri halinde irat şeklinde ödenmesine karar verilen nafakanın ileriki yıllarda ne miktar arttırılacağını da kararında belirtebilir. Hâkim, yoksulluk nafakasının, her yıl TEFE/TÜFE, DİE, Döviz Artış Kuru, Altın Fiyatları endeksine göre arttırılacağını kararında belirtmek sureti ile sonraki yıllarda ödenecek nafaka miktarını da belirlemiş olur.

Yargıtay içtihatlarında uyarlama davalarında hükmedilecek yeni nafaka miktarının tarafların gelir ve giderlerinde olağanüstü bir değişiklik olmamış olması durumunda TUİK tarafından tespit edilen ÜFE artış oranını geçmemesi gerektiği belirtilmiştir. Yoksulluk nafakası alabilmek için evliliğin bir gün ya da bir saat bile sürmüş olması yeterlidir.

Türk Medeni Kanunu madde 176/4’ya göre; “Tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın artırılması veya azaltılmasına karar verilebilir.”

Nafaka alacaklısı eşin nafaka ücretinin günün ekonomik şartlarına göre az kalması sebebiyle açabileceği ‘nafaka artırım davası’ mevcuttur. Bu davada hâkim nafakayı günün koşullarına göre yeniden değerlendirip bir karar verecektir.

9.) Çocuk reşit olduğunda da nafaka devam eder mi?

Türk Medeni Kanunu 328. Maddesi uyarınca; anne ve babanın bakım borcu, çocuğun ergin olmasına kadar devam eder. Dolayısıyla iştirak nafakası çocuğun reşit olması durumunda kendiliğinden sona erer. Öte yandan, müşterek çocuklar 18 yaşını doldurmuş olmalarına rağmen, yani anne ve babanın bakma mükellefiyeti sona erdiği halde, ergin çocuğa rızaen nafaka ödemesi ahlaki bir görevin yerine getirilmesi olarak değerlendirilebilir.

İştirak nafakası, çocuğun reşit olması ile son bulacaktır. Ancak eğitimi devam eden ergin çocuğun da eğitim ve bakım yükümünün anne ve baba üzerinde olacağı yine Medeni Kanunumuzda düzenlenmiştir. Bu durumda çocuk reşit olduktan sonra eğitim hayatı devam ediyorsa; anne ve babasından nafaka talebinde bulunabilecektir. Bu nafaka “yardım nafakası” niteliğinde olup, müşterek çocuğun eğitiminin devam etmesi nedeni ile kendi geçimini sağlayamaması ve eğitim giderlerinin de karşılanması gerekliliğine dayanmaktadır.

Kişi, mevcut yasal düzenlemeler uyarınca 18 yaşını doldurmakla birlikte ergin olur ve fiil ehliyetini kazanır. TMK328/2 uyarınca; talep edilecek nafaka davasını açmaya yetkili kişi, artık reşit olmuş bulunan çocuk olacaktır. Bu davayı, iştirak nafakasının aksine anne veya baba açamayacaktır. Çünkü bu davanın açılması aşamasında artık “velayet hakkı” söz konusu değildir.

Eğitimi devam eden reşit çocuğa ödenen bu nafaka, iştirak nafakasının aksine kendiliğinden ortadan kalkmaz. Bu nafakanın sona ermesi, ancak nafaka yükümlüsünün açacağı nafakanın kaldırılması davası ile mümkün olabilecektir.

begüm gürel hakkında

10.) Çocuğum için ne kadar nafaka isteyebilirim, bu miktar nasıl belirlenir?

Nafaka miktarı belirlenirken mahkeme çeşitli kriterleri göz önünde bulundurmaktadır. Bu hususta hâkimin takdir yetkisi geniştir. Nafaka miktarının belirlenmesi noktasındaki en belirgin kriter; tarafların ekonomik ve sosyal durumlarıdır. Hâkim, nafaka miktarını belirlerken nafaka ödeyecek eşin iş durumu, çalıştığı pozisyon, ailenin daha önceki yaşam koşulu gibi hususları dikkate alarak hakkaniyete göre bir miktar belirler.

Çocukların yaşına göre değişmekle birlikte uygulamada ortalama 200-600 TL arasında bir nafakaya hükmedilmektedir.  Eşin ekonomik şartları normal vatandaşın oldukça üzerinde ise; bu rakamda doğru orantılı olarak artacaktır.

11.) Nafaka ödenmediği takdirde başvurabilecek hukuki yollar nelerdir?

Ne yazık ki; günümüzde nafaka borçlusunun nafaka alacaklısına nafaka borcunu zamanında ve tam olarak ödemediğini görmekteyiz. Öyle ki; birçok nafaka borçlusu, borcunu ödemekten kaçınmakta, hatta borcunu ödememek adına üzerine malvarlığı almamakta ve maaşına haciz gelmemesi adına da SGK’sız çalışmaktadır. Fakat nafaka borcu adi nitelikte değildir. Kanunda nafaka borcu ile ilgili diğer borçlar için olmayan bir kısım özel düzenlemeler yapılmıştır. Yani bir kimse üzerine mal almayarak ya da SGK’sız olarak çalışarak nafaka ödeme yükümlülüğünden kurtulamaz.

Eğer nafaka alacaklısı iseniz; alacağınızı tahsil etmek adına başvurabileceğiniz bir takım hukuki yollar bulunmaktadır. Bu yollardan ilki; icra takibidir. Mahkeme hükmü ile kararın yerine getirilmesi için Yetkili İcra Müdürlüğü’ne başvurmanız ve nafaka borçlusuna icra emri tebliğ etmeniz gerekmektedir. Söz konusu takipte geçmişe yönelik olarak 10 yıllık birikmiş nafaka alacaklarınızı faiziyle birlikte talep etme hakkınız da bulunmaktadır. Ayrıca nafakaya ilişkin takipler sadece geçmişe yönelik değil, aynı zamanda ileriye yönelik olan nafaka alacakları için de yapılması gerekmektedir.

İcra takibine rağmen; nafaka borçlusunun borcunu ödememesi halinde, bu kez nafaka borçlusunun üzerinde kayıtlı malvarlığı veya maaşı üzerine haciz koydurmanız mümkündür. Nafaka alacaklarında diğer alacaklardan farklı olarak emekli maaşına da haciz konulmasına kanun cevaz vermektedir.

begüm gürelin hayatı

13.) Nafaka borcunu ödemeyen nafaka borçlusu şikâyet edilebilir mi?

İcra İflas Kanunu madde 344. uyarınca; “Nafakaya ilişkin kararların gereğini yerine getirmeyen borçlunun, alacaklının şikâyeti üzerine, üç aya kadar tazyik hapsine karar verilir. Hapsin tatbikine başlandıktan sonra kararın gereği yerine getirilirse, borçlu tahliye edilir.”

İcra takibi yoluna başvurmanıza rağmen nafaka borçlusunun nafaka borcunu ödememesi halinde; bu kez 3 aylık zamanaşımı süresi içerisinde; nafaka alacaklısı nafaka borçlusu aleyhinde yetkili ve görevli İcra Ceza Mahkemesine başvurarak, nafaka borçlusunun cezalandırılmasını talep edebilir.

“Nafaka borcunu ödememenin cezası”; İİK m. 344’e göre 3 aya kadar tazyik hapsidir. Tazyik hapsinin uygulanmaya başlamasından sonra nafaka borçlusunun borcunu ödemesi halinde; tahliye edilir. Yasa koyucunun bu düzenlemedeki asıl amacı; nafaka borçlusunu cezalandırmaktan ziyade, ceza evi korkusuyla nafaka borçlusunun nafaka borcunu ödemesini sağlamaktadır.

Nafaka borçlusu, borcunu ödedikten sonra yerel mahkeme tarafından aleyhine verilmiş olan tazyik hapsi cezası ortadan kalkacaktır. Ancak, nafaka borçlusu devam eden aylara ilişkin nafaka borcunu ödemeye her daim devam etmek zorundadır. Yeniden nafaka borcunu ödememesi halinde; nafaka borçlusu aleyhinde yeni bir takip başlatmaya gerek yoktur, ilk başlatılan icra takibi üzerinden yasal işlemlere devam edebilmek mümkündür. Yani nafaka borçlusunun tazyik hapsinden kurtulmasının akabinde; bir diğer dönem nafaka borcunu yine ödememesi halinde; nafaka alacaklısı tarafından yapılacak şikâyet üzerine, nafaka borçlusu yeniden tazyik hapsi ile cezalandırılabilecektir.

begüm gürel röportaj

14.) Tazyik hapsi nedir?

Tazyik hapsi, bir kimseyi bir işi yapmaya zorlamak için verilen bir yaptırımdır. Tazyik hapsinin, Ceza Muhakemesi Kanunun’da tanımı yapılmış değildir. Ancak tazyik hapsinin de, disiplin hapsi gibi benzer özelliklere sahip olduğu doktrin ve uygulamada kabul edilmektedir. Tazyik hapsinin de özelliklerini şu şekilde gibi sıralayabiliriz.

Takdiri indirim nedenleri uygulanamaz. Uzlaşma, ön ödeme ve koşullu salıverilme hükümleri uygulanamaz. Tazyik hapsi ertelenemez. Adli sicil kaydına geçmez tekerrüre esas olmaz. Dava zaman aşımı süresi ön görülmemiştir, ancak tazyik hapsinde ceza zaman aşımı iki yıldır.

Tazyik hapsi yaptırımı TCK’da düzenlenen yaptırımlardan farklı niteliktedir. Bu nedenle duruşma açılarak yapılan bir yargılama sonunda verilmelerine karşılık İcra İflas Yasasının 353/1 maddesinde yasa yolu olarak itiraz yolu ön görülmüştür. Tazyik hapsi yaptırımını içeren kararlar CMK’nın 223. Maddesinde belirtilen hüküm niteliğinde değildir ve bunlar hakkında hükümler için öngörülen yargılama kuralları uygulanamaz.

Tazyik hapsi kararını, alacaklının talebi üzerine İcra Mahkemesi verir. Ancak Cumhuriyet Başsavcılığınca uygulanır.

15.) Nafaka toplu ödenebilir mi?

Türk Medeni Kanunun 176. Maddesi uyarınca; “Maddî tazminat ve yoksulluk nafakasının toptan veya durumun gereklerine göre irat biçiminde ödenmesine karar verilebilir.”

Hâkimin takdiri nafakanın irat (gelir) şeklinde ödenmesi ise; toplu ödeme mümkün değildir. Böyle bir durumda nafaka dönemsel olarak (genelde aylık) ödenir. Ancak bazen hâkimin nafakanın toplu ödenmesine karar verdiği durumlarda toplu ödeme yapılabilir.

avukat begüm gürel röportaj

16.) Yoksulluk nafakası alacaklarında zamanaşımı nedir?

Mahkeme ilamları ile ilam hükmündeki diğer kararlar son işlem tarihinden itibaren 10 yıl geçmekle zamanaşımına uğrar. Yani bu ilam, dayanak alınarak işlem yapılamaz.

Nafakaya ilişkin ilamlar bu kuralın istisnasıdır. Yani, yoksulluk nafakası alacağına dair bir mahkeme kararı üzerinden 10 yıl geçse dahi, o mahkeme kararı geçerlidir. Ancak biriken nafaka alacakları üzerinden 10 yıl geçmekle ilam zamanaşımına uğramasa bile, biriken nafaka alacakları zamanaşımına uğrar. Mesela 10.10.2006 tarihinde hükmedilen iştirak ya da yoksulluk nafakasını 10.10.2017 tarihinde tahsili için icraya koyduğumuzda 10.10.2007 tarihinden önceki nafakalar zamanaşımına uğramış olur. Ancak ilamın üzerinden 10 yıldan fazla bir süre geçmiş olmasına rağmen ilam geçerliliğini korur.

Avukat Begüm Gürel İletişim Bilgileri: